Yüzyılın konut hamlesi

KADRİYE N. TUNÇSİPER
Abone Ol

Türkiye, Kahramanmaraş depremlerinin ardından yüzyılın konut hamlesini başlattı. Depremden etkilenen şehirlerin yeniden inşası için vakit kaybetmeden düğmeye basılırken, akıllara gelen ilk soru inşaat sektöründe belirli ürünlerde oluşan talebin karşılanıp karşılanamayacağı oldu. Sektör temsilcileri ise Türkiye’nin inşaat üretim kapasitesinin yeterli olduğunu savunarak tedarikte bir zorluk yaşanmayacağı görüşünde.

Türkiye’yi sarsan yüzyılın afetinde, 11 şehirde toplam 1milyon 805 bin 842 binanın 653 bin yıkık, ağır hasarlı ve acil yıkılacak olarak belirlendi. Bölgede ortaya çıkan barınma ihtiyacı için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan mart ayından başlamak üzere toplam 250 bin konutun inşasının başladığını duyururken, bölgenin yeniden inşası için tüm sektörlerde seferberlik ilan edildi. Türkiye’nin bugüne kadarki en büyük afet konut hamlesi ile ve 3-4 katı geçmeyen yeni bir şehirleşme modeli ile inşa edilecek konutların altında işyeri olması dönemi de kapanacak. 11 şehirde eşzamanlı olarak başlayacak konut seferberliği, inşaat üretimindeki birçok sektörü de doğrudan etkileyecek.

Demir kapasitesi yeterli

Bölgenin yeniden inşası için tüm sektörlerde seferberlik ilan edildi.

Veysel Yayan.

Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan Türk çelik sektörünün yaklaşık 25 ton inşaat demiri üretim kapasitesine sahip olduğunu, her ay deprem bölgesinde 600 bin ton, Türkiye’nin diğer bölgelerinde ise 1,7 milyon ton inşaat çeliği üretimi bulunduğunu belirterek yeni yatırımlarda bir tedarik sıkıntısının oluşmayacağını belirtiyor. Yayan, deprem kapsamında ortaya çıkan çelik ihtiyacının, öncelikle bölgedeki tahribatın bir an önce giderilmesi açısından önem taşıdığını belirterek, sektörün başlayacak iskân faaliyetleri çerçevesinde, Türkiye’nin tüm inşaat demiri ihtiyacını karşılayacak güçte olduğunu söylüyor.

“Türkiye’nin 2022 yılı ham çelik üretim kapasitesi 55,2 milyon ton seviyesindedir. Deprem felaketi sebebiyle, ağır kayıplar veren İskenderun ve Osmaniye’de, Türkiye’nin çelik kapasitesinin yüzde 32’sini oluşturan çelik üreticilerimizin yanı sıra, çok sayıda haddehane bulunmaktadır” şeklinde konuşan Yayan, deprem bölgesindeki üreticilerin tesislerinde hasar olmamasına rağmen, personel ve ailelerinin kaybı gibi nedenlerle üretimlerine kısa süre için ara vermek durumunda kaldığını, ancak bu dönemde diğer üreticilerin, kapasite kullanımlarını artırarak üretim açığını kapatmaya gayret gösterdiklerini belirtiyor.

Çimentoda ihtiyaç sektörün 2 aylık üretimi

Türkiye’yi sarsan yüzyılın afetinde, 11 şehirde toplam 1milyon 805 bin 842 binanın 653 bin yıkık, ağır hasarlı ve acil yıkılacak olarak belirlendi.

Fatih Yücelik.

TÜRKÇİMENTO Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Yücelik de afetin hemen ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile deprem bölgesindeki toplantılara katıldıklarını, bölgedeki yeni inşaatların yapımında çimento tedariki konusunda herhangi bir sıkıntının bulunmadığını aktardıklarını belirtiyor.

“İlk olarak yapımına başlanacak 30 bin konutun inşası için gereken çimento miktarı yaklaşık 600 bin tondur. Bu rakam afet bölgesinde yer alan 10 fabrikanın toplamda yaklaşık bir aylık üretim miktarına denk gelmektedir. Bölgenin yeniden inşa edilmesi için gereken çimento miktarı ise yaklaşık 10 milyon tondur” şeklinde konuşarak, 2022 rakamları ile ihtiyacın Türk çimento sektörünün yaklaşık 2 aylık üretimine tekabül ettiğini ve bunu rahatlıkla karşılayacak durumda olduklarını belirtiyor.

Yücelik, deprem bölgesindeki 11 ilde toplam 10 fabrikanın faaliyet gösterdiğini hatırlatarak, bu fabrikalarda bir yıkımla karşılaşmadıklarını, makine ekipmanlarının milimetrik ayarlı cihazlar olduğu için bazılarında aksama yaşandığını, ancak hızlıca çözülebilen konular olduğu için herhangi bir sorun yaşamadıklarını sözlerine ekliyor.

Yavuz Işık.

Türkiye Hazır Beton Birliği (THBB) Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Işık ise yeniden yapılaşma sürecine konutlar dışında hasar gören altyapının da dâhil olduğunu hatırlatarak, devasa bir şantiyeye dönecek bölgede inşaat sürecinin aksamaması için sektör temsilcileri ile toplantılar yapıldığını, Bakanlık tarafından hazırlanan projeksiyona göre 35 milyon metreküp hazır beton için tedarik zinciri oluşturulduğunu belirtiyor.

Işık, Türk hazır beton sektörünün, 4,5 milyar doları aşan ciro, 35 bini aşan istihdam ve yıllık 105 milyon metreküp üretime sahip olduğunu vurgulayarak, hazır beton sektörünün toplam kapasitesinin 200 milyon metreküp olduğunu; dolayısıyla sektörün kapasitesinin deprem bölgesi için gayet yeterli olduğunu sözlerine ekliyor.

Bölgede 51 tanesi THBB üyesi firmalar olmak üzere toplam 112 hazır beton tesisi bulunduğunu açıklayan Işık, “Agrega oradaki kayaçlardan elde ettiğimiz kırma taş diye tabir edilen birtakım işlemden geçirilen çok önemli bir dolgu malzemesidir. Beton içinde kullandığımız kimyasal katkının bir kısmını ithal ediyoruz ama Gaziantep'te de çok önemli üreticilerimiz var. Dolayısıyla beton üretiminde bir sorun yaşamayacağız” diyerek sektörün ihtiyacı olan hammaddeler konusunda da bir sıkıntı bulunmadığını söylüyor.

Binalarımızın ömrünü uzatmalıyız

Emrullah Eruslu.

İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu ise yalıtım sektörün gerek üretim kapasitesi gerek malzeme kalitesi deprem bölgesindeki imar faaliyetlerini karşılayacak potansiyelinin olduğunu belirterek, mevcut kapasiteye ek olarak ihtiyaç doğduğu anda atıl durumda olan kapasitelerin kullanımı için de harekete geçilebileceğini belirtiyor.

“Sektör kapasitesinin yeterliliğinden bahsederken yeni inşa edilecek binalarda doğru su yalıtımı uygulamasının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Binanın doğrudan suya maruz kalan çatı, temel, ıslak hacim gibi bölgelerinde uygulanacak su yalıtımı ve yoğuşmayı önleyen ısı yalıtımı uygulamalarının doğru ve eksiksiz yapılması ile binalarımızı koruyabiliriz. Bugün ülkemizde 30 yıllık binalar ömrünü tamamlamış olarak görülüyor, oysa binalarımızın ömrü en az 80-100 yıl olmalı” şeklinde konuşan Eruslu, Binalarda Su Yalıtımı Yönetmeliği’nin yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2018’den itibaren inşa edilen ve zorunlu olarak su yalıtımı yapılan bina sayısının toplam yapı stokunun sadece yüzde 1,5-2’sini oluşturduğunu, yaklaşık 10 milyon bina, 22 milyonun üzerinde konutun bulunduğu ülkemizde bu oranların güvenli bina sayısı konusunda olmamız gereken noktadan uzakta olduğumuzu gösterdiğinin de altını çiziyor.