19 Şubat 1956: Milli Takımın unutulmaz Macar destanı

ANIL KARAKUŞ
Abone Ol

O zamanlar dünyanın en iyi takımı olan kudretli Macarlar 1952 yılından, bizimle oynayacakları maça kadar 41 maçta sadece bir kez yenilmiş, gelene gidene 5, 6 atmışlardı. Ancak tarihler 19 Şubat 1956'yı gösterdiğinde Milli Takımımız Macarlara "Dur" dedi. Lefter (2) ve 'Taçsız Kral' Metin Oktay'ın golleriyle Macarlar'ı dize getiren Milliler, Türk futbol tarihinin en büyük zaferlerinden birine imza attı.

1955 yılının sonlarında Türkiye Futbol Federasyonu, Dünya Kupası finalinde yaşadığı şoku çabuk atlatıp farklı galibiyetlerine devam eden, dünyanın en iyi takımı Macaristan’ın, Türkiye’ye gelip Milli Takımla maç yapması için Macar yetkililerle temasa geçti. 1956 yılında Macaristan Türkiye’ye gelip biri İzmir, biri Ankara ve ikisi İstanbul’da (biri temsili olmak üzere) maç yapması için anlaşılmıştı.

Tüm Türkiye, yeryüzünde bulunan en iyi futbolcuların memleket topraklarına ayak basmasını beklerken onlardan önce soğuk hava dalgası geldi. 28 Ocak’tan itibaren tüm yurdu soğuk hava ve kar yağışı etkisi altına almıştı. Macarlar 1 Şubat’ta Yeşilköy havalimanına inmişti. Dünyanın en kudretli oyuncularının arasında bir tek disiplinsiz hareketleri nedeniyle kadrodan çıkartılan ‘Altın Kafa’ Sandor Kocsis yoktu. Bu sırada Macar yetkililer ile Türk yetkililer arasında ufak çaplı bir para krizi yaşanmıştı. Macarlar, İstanbul’da Milli Takımla maç yapmak için talep ettiği 100 bin Lira’nın önceden yatırılmadığını öğrenince sorun çıkarmış ancak sonradan problem çözülmüştü. Artık maçın oynanmasının önünde tek engel olarak kar yağışı vardı.

Macar takımının teknik direktörü Gustav Sebes(solda) Hasan Polat ve Eşref Aykaç

Beklenildiği gibi 5 Şubat’ta oynanması gereken maç hava şartları nedeniyle ileri bir tarihe ertelendi. Maç ertelenince Macarların İzmir karmasıyla ve Ankara karmasıyla oynayacağı maçlardan sonra İstanbul’a gelmesi kararlaştırıldı. Demiryolunu kapatan kar nedeniyle trenle İzmir’e gidemeyen Macar futbolcular İstanbul’da bulunan Spor ve Sergi Sarayı’nda antrenman yapmaya karar verdiler. Antrenman dönüşü belediyenin Macar takımına tahsis ettiği otobüs bozulunca Macar futbolcular otobüsü iterek çalıştırmaya gayret ettiler ve ortaya bu eğlenceli fotoğraflar çıktı.

Bir gün sonra Macarlar İzmir’e vapurla geçtiler. İzmir’de İstanbul’un aksine soğuk ancak güneşli bir hava vardı. 8 Şubat’ta İzmir karmasıyla 10 bin kişinin önünde karşılaşan Macarlar, şovunu yaparak İzmir karmasını 8-1 mağlup etti. Macar futbolcularu karşılarında görünce sersemleyen İzmir karmasından Karşıyakalı Ergun Öztuna o günü şöyle anlatıyor: “ Maç başlamak üzere, santra olacak. Bir baktım sahaya, Puşkaş tam karşımda duruyor; yanında Hidegkuti, Czibor, Bozsik gibi adamlar. O zamanın en ünlü futbolcuları hepsi. İngiltere’ye altı gol atmışlar.”

Macar takımıyla İzmir karması 2 gün sonra bu kez 15 bin kişinin izlediği maçta karşı karşıya geldi. Macarlar bu sefer daha istekliydi ve İzmir karmasını 11-0 gibi inanılmaz bir skorla mağlup ettiler.

Bu maçtan sonra Macar takımı Ankara karmasıyla maç yapmak üzere uçakla Ankara’ya geçti. 12 Şubat’ta Ankara tarihi günlerinden birini yaşıyordu. 19 Mayıs Stadı hınca hınç dolmuştu. Macarlar ile Ankara Karması 19 Mayıs Stadı’nda karşı karşıya geliyordu. Bu tarihi günü Hacettepeli Oktay Arıca şu sözlerle anlatıyordu: “Son derece soğuk bir hava olmasına rağmen o kadar çok bilet satılmış ki, 19 Mayıs Stadında sahanın etrafındaki atletizm pistine seyyar tribün koydular. Stadın o zamanki kapasitesi - tam bilmiyorum ama 15 binse, o buz gibi havada 20 bin seyirci vardı o gün. Benim rahmetli annem babam bile gelmişti. Hiç hayatlarında maça gelmeyenler şu Macarları görelim diye gelmişlerdi.”

Ankara karması, İzmir karmasına göre daha güçlüydü. Macarlar ilk yarıda çok zorlandı ve sadece 1 gol atabildiler. İkinci yarıya daha iyi başlayan Macarlar skoru bir anda 3-0 yaptı. Ancak toparlanan Ankara Karması Rober ve Oktay’la durumu 3-2’ye getirdi. Son dakikada Macarlar adına Bozsik skoru ilan etti: 4-2.

Bu maçın ardından Macar kafilesi sonunda İstanbul’a geldi. Bu arada günlerdir tüm yurdu etkileyen soğuk hava ve kar İstanbul’u terk etmişti. Maçın oynanmasına engel taşıyan hiçbir şey kalmamıştı artık. Maç Mithatpaşa Stadyumu’nda ( BJK İnönü Stadyumu) oynanacaktı. İzmir ve Ankara’da olduğu gibi İnönü Stadyumu’nun da atletizm pistine seyyar tribünler kurulmuştu. Stadın kapasitesi 25 bin dolaylarına yaklaşmıştı. Dışarıda kalmak istemeyen bazı futbolseverler bir gün öncesinden stadın çevresinde kamp kurup, geceyi betonların üzerinde geçirmişti. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber bilet kuyruğu başlamıştı. Maç 14:30’da oynanacaktı ancak henüz saat 9:00’da tüm koltuklar dolmuştu.

İki takım saat 19 Şubat 1956, saat 14:30’da sahaya çıktığında hava güneşliydi. Macarlar sahaya beklenildiği gibi; Farago-Buzanski, Lantoş, Bozsik, Szojka, Kotasz, Toth II, Machos, Tichy, Puşkaş, Czibor ilk 11’yle çıktı. Milli Takımımız ise; Turgay, Ali Beratlıgil, Ahmet Berman, Beton Mustafa, Naci, Nusret, İsfendiyar, Coşkun Özarı, Kadri, Lefter Küçükandonyadis ve Metin Oktay 11’yle sahadaki yerini almıştı. Milli Takım maça sürpriz bir şekilde çok hızlı başladı ve henüz 6.dakikada Lefter’in golüyle öne geçti. Bu golü yıllar spor yazarı Pertev Tunaseli, gazetede yazdığı yazıda şöyle anlatmıştı:

  • "Uzun bir orta. Ali kafaya çıktı. Naci.. bastıramadılar, sol açık yerinden Czibor geliyor. Kaptı, düzeltti. Mustafa gidiyor. Nafile.. altı pasa girdi, çaktı. Turgay, bravo Turgay. Uçtu kurtardı. Tam göğsünde. Muhakkak goldü. Top hâlâ elinde kaptanın. Czibor'un şutunu, hem de gollük şutunu aldı Turgay. ... Uzun degaj. Sağ açıkta İsfendiyar var. Önünde Lantoş. İsfendiyar yakaladı topu. İyi stop etti. Lantoş kendinden emin geliyor üzerine, aman. Çaktı çalımı İsfendiyar, rüzgar gibi gidiyor sağ açıktan. Ceza sahasına doğru tek başına gidiyor. Kotasz yetişecek, ceza sahasının köşesinde yakalayacak gibi onu. Birden attı ortasını İsfendiyar. Top penaltı noktasına doğru süzülüyor. Szojka çıkacak kafaya. Geçti üzerinden. Sol iç yerinde Lefter.. çaktı voleyi. Sol köşe.. Golll... Golll... Golll... Farago uçtu fakat top girdi içeriye"

Golden sonra da temposunu koruyan Milli Takım, 41.dakikada Lefter’in penaltıdan attığı golle 2-0 öne geçti, Macarlar şaşkındı. İkinci yarıda da iyi futbolunu sürdüren Milli Takım, bu sefer ‘Taçsız Kral’ Metin Oktay’ın attığı golle 3-0 öne geçti.

Lefter'in attığı ilk golde top ağlara giderken...

3-0 öne geçmenin rahatlığıyla skoru korumak için geri yaslanan Macarlar, 83.dakikada FIFA’nın her yıl dünyada en güzel gole verdiği ödüle de adını da veren efsane golcü Ferenc Puskas’ın golüyle duruma 3-1’e getirdi. Kalan dakikalarda başka gol olmayınca karşılaşma Milli Takım’ın zaferiyle sonuçlandı. Maçın bitiş düdüğüyle birlikte yüzlerce seyirci sahaya girdi ve futbolcuları omuzlarına aldı, ortalık bayram yeriydi.

Metin Oktay'ın topu ağlara gönderdiği an...

Ertesi gün çıkan tüm gazetelerde Milli Takımın Macar destanı manşetlerdeydi. Spor yazarları Milli Takım’a övgüler yağdırıyordu. Dönemin ünlü spor yazarı Doğan Koloğlu maç yazısında şu değerlendirmeleri yapıyordu:

  • "Rakiplerimizin pasları her zaman istedikleri yere gidemeden kesildi. Pas vermelerinde isabetsizlik vardı. İyi kombinezonları pek az yaptılar. Ve forvetleri Türk müdafaasında gedikler açamadılar, boşluklar yaratamadılar. Milli takımımız ise sağ iç Coşkun'u tamamiyle geriye çekerek iki kademeli bir müdafaa hattı kurdu. Üç bek ve üç haf olarak oynadı. Forvette ise dört elemandan üçü Kadri, Lefter ve İsfendiyar hem müdafaaya zaman zaman yardım ettiler hem de atak yaparak Metin'le beraber, delici ve şaşırtıcı bir taktikle rakip müdafaayı bastırdılar."

Yabancı basın, muhteşem Macarların Türklere mağlup olmasıyla büyük bir şaşkınlık içindeydi. Hatta alınan skora inanmayan birçok yabancı gazete, Türk gazetelerini arayarak sonucu teyit ettirmişlerdi.

Macar destanını yazan futbolculara ve teknik ekibe 1000’er lira prim verildi. Birkaç gün sonra da tüm takım Ankara’da dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından kabul edildi. Başbakan Menderes, bütün futbolculara birer kol saati hediye etti.