Üniversitede halter dersinden kalan dünya şampiyonu: Naim Süleymanoğlu

BARLAS ATEŞLİ
Abone Ol

Otoriteler tarafından tarihin en iyi haltercisi kabul edilen Naim Süleymanoğlu, tam bir yıl önce bugün aramızdan ayrıldı. Bir sporcudan daha fazlası olan Naim Süleymanoğlu'nun sportif kariyerinden ziyade hayata karşı duruşunu sizler için mercek altına aldık.

Yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın en epik sporcularından biri olan Naim Süleymanoğlu, verdiği yaşam savaşını geçen sene bugün kaybetti ve aramızdan ayrıldı. Ölümünün birinci sene-i devriyesinde Süleymanoğlu’nu rahmetle anıyoruz…

Naim Süleymanoğlu nasıl böylesine önemli bir sporcu oldu? Yoksa bir sporcudan fazlası mı? Tarihte kendi ağırlığının 3 katını kaldıran iki halterciden biri olan Cep Herkülü'ne yakından bakalım... Belki de onu böylesine bir efsane yapan yalnızca sportif başarıları değildir...

1967 yılının Ocak ayı 23’ü gösterdiğinde, Bulgaristan’ın Kırcaali şehrinde dünyaya geldi. Henüz 10 yaşında, evinin yakınlarında bulunan bir çocuk parkında oynarken Enver Türkileri tarafından keşfedildi. Kol boyu ve fiziği haltere ciddi şekilde elverişliydi. Ancak ilk olarak güreşe başladı. Güreşte bekleneni veremeyince, efsane olacağı haltere geçti...

Çok değil, yalnızca 5 yıl sonra ilk iki altın madalyasını kazandı bile. 15 yaşında, Brezilya’da düzenlenen Dünya Gençler Halter Şampiyonası’nda 52 kiloda iki altın madalya kazandı. Bu başarı onu, halter tarihinin en genç dünya rekortmeni yaptı. Artık şöhreti Bulgaristan sınırlarını aşmıştı…

Hal böyle olunca, dönemin Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkoc tarafından baskı altına alındı. Bulgaristan’ı uluslararası arenada temsil ettiği için Bulgarca konuşması isteniyordu. Hatta ismini bile

Naum Shalamanov yapmak istediler. Çünkü Naim’den daha iyi bir vitrin yoktu. Ancak Naim bu ve bunun gibi popülist fikirleresıcak bakmadı. O, her şeyden önce bir Türk'tü. Devlet tabanlı asimilasyon politikaları onu bir hayli mutsuz ediyordu.

Çare, Türkiye’ye kaçmaktı…

Bulgaristan Hükümeti, Naim’in Türkiye’ye iltica etmesini önlemek için onu uluslararası şampiyonalara götürmeme kararı aldı. Bu radikal karar, Naim’in nihai kararı vermesine yardımcı oldu. Kaçacaktı.

Naim Süleymanoğlu: Ben Türküm. İsmimi değiştirmek istemeleri bardağı taşıran son damla oldu.

1986 yılında Melbourn’de dünya şampiyonası vardı. Sıradan bir turnuva olmadığı için Bulgaristan Hükümeti, Naim’i göndermek zorunda kaldı. Bu tam da Naim’in beklediği fırsattı. 1 yıldır Türk yetkililerle şifreli yazışmalar gerçekleştiriyordu. Haberi alır almaz, Türk yetkililere mesaj uçurdu: Avustalya’ya gidiyorum…

Kimi vesikalara göre, dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın bizzat yönettiği ve Dışişleri Bakanlığı ile MİT'in dail olduğu bir ekip, kaçış planı yapar. Plana göre, Naim tuvaletten kaçırılacaktır. Beyhan Bahar isimli bir tıp öğrencisi, imza istemek bahanesiyle kafilenin arasına karışır. Naim de Melbourne’deki Dünya Şampiyonası’nı kazandıktan sonra bir anlık boşlukta Beyhan Bahar'ın yardımıyla kafileden ayrılır ve önceden belirlenen bir kafeye geçerler. Daha sonra cidden arkadakituvaletten kaçırılır…

Naim Süleymanoğlu kaçırıldıktan sonra başkonsolosun evinden saklandı.

Bazı vesikalara göre ise, Turgut Özal’ın operasyondan haberi yoktur.. Naim’in kaçtığını sonradan öğrenen Turgut Özal, ‘derhal buraya gelecek’ diyerek özel jetini gönderir.

Naim Süleymanoğlu’nu Muhammed Ali gibi epik bir sporcu yapan şey, işte bu hikayedir. Çünkü bu hikaye, sıradan bir başarı hikayesi değildir. Bir başkaldırı, bir isyandır…

Bir efsanenin eşine az rastlanır iltica hikayesi
Türk sporunun efsanevi ismi Naim Süleymanoğlu'nun, 1986 yılında filmleri aratmayacak bir operasyonla Türkiye'ye iltica ettiği ilginç hikayeyi sizin için derledik.


Naim’in Türkiye’ye gelmesinin ardından, politik dengeler de değişir. Bulgaristan’da yaşayan Türkler artık ezilmiyordur. Bazıları baş kaldırarak eşit şartlara sahip olurken, bazılarıysa Türkiye’ye döner. Naim’in ilticası, Bulgaristan’dan Türkiye’ye göçleri başlatır.

Tıpkı, Muhammed Ali’nin Vietnam’a gitmeyi reddetmesi gibi…

Muhammed Ali, 1960 Roma Olimpiyatları'ndan döndükten iki gün sonra bir lokantada sadece beyazlara servis yapıldığını öğrenince altın madalyasını Ohio Nehri'ne attı.

Turgut Özal, Naim Süleymanoğlu’nu manevi evladı ilan eder. Artık 3 korumayla geziyordu. Ama Türkiye adına yarışması için önünde bir engel vardı; milli sporcu uygunluk kuralı…

Cardiff’teki Avrupa Halter Şampiyonası’na 1 yıldan az bir süre vardı. Ama bir sporcunun başka bir milli takım adına mücadele edebilmesi için, eski takımıyla son yarıştığı günden itibaren, 1 yıl yarışmadan beklemeliydi. Ya 1 yıl boşta kalma kuralı için bekleyecekti ya da iki ülke özel bir anlaşma imzalayacaktı.

Türkiye kesenin ağzını açtı. Dönemin parasıyla 1 milyon 200 bin lira karşılığında Naim Süleymanoğlu, Türkiye’ye transfer oldu. Parayı alan Bulgaristan Hükümeti, Naim’i Türkiye’ye bıraktı. Bu sayede Naim, Türkiye adına ilk kez Cardiff’teki Avrupa Halter Şampiyonası’nda yarışmış oldu.

Kariyerine tam46 dünya rekoru sığdırdı Naim. Bu efsane profil, Türkiye’de halterin tesisleşmesinde başrol oynadı. Kendini adeta haltere adamıştı. Jetlag olmamak için litrelerce kahve içiyordu. Hatta bunu o kadar abartmıştı ki; kanındaki kafein, doping sınırından 5-10 miligram azdı.

1988 Seul Olimpiyatları öncesinde sarılık oldu. Ama Türkiye’yi olimpiyatlarda temsil etmekten başka bir şey düşünmüyordu. Yaklaşık 2 ay hiç antrenman yapamadı, dönemin yetkilileri yarışmamasını telkin etti. Ama o bunu reddetti. “Bu ülke bana kucağını açtı” deyip, aradaki antrenman açığını kapatmak için günde 3 idman yaptı; sabah, akşam, GECE YARISI…

Seul’de altı Dünya, dokuz Avrupa rekoru kırdı. Ama zaten antrenmanlarda hep dünya rekoru kırıyordu. Dönemin gazeteleri hemen hemen her gün ‘geçersiz dünya rekoru’ manşetleriyle Naim’i haber yapıyordu.

Klasikleşen sportif başarılarından çok, karakterine ve hayata dair duruşuna yer verdik bu yazımızda. Gaziosmanpaşa’dan Time Dergisi kapağına uzanan bu yolculuk, sadece rekorlar, kupalar ve madalyalardan ibaret olmasa gerek…

Dünyaca ünlü Amerikan Dergisi Time'a kapak olan tek Türk sporcu, Naim Süleymanoğlu'dur. Naim Süleymanoğlu bu kapaktan sonra, dönemin ABD başkanı Reagan ile 1 saate yakın görüşmüştü.

Yazımızı, Naim Süleymanoğlu’na dair en ilginç bilgiyle sonlandırıyoruz… Naim Süleymanoğlu’nun, üniversitede halter dersinden kaldığını biliyor muydunuz?

Bu ilginç anektodu, olayı ortaya çıkaran ve bu haberle ödül alan Tayfun Bayındır’ın ağzından dinleyelim…

  • "Naim Süleymanoğlu’nu halter dersinden sınıfta bıraktık biz ülke olarak. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü’nde Beden Eğitimi Bölümü'nde okuyordu Naim. Atina’daki 1991 Akdeniz Oyunları’nda Türkiye’yi temsil ettiği sırada, gazetede otururken biri beni telefonla aradı ve durumu haber verdi. Başta inanmadım ama ne olur ne olmaz diyerek taksiye atlayıp uçarcasına gittim. Cama listeler asılmış ve hakikaten de Naim halter dersinden sınıfta kalmış. Bunun için özür dileyebilirim ama başkası duyar korkusuyla sonuçların yazıldığı listeyi hemen koparttım oradan, katlayıp cebime koydum ve gazeteye döndüm. Bu haberle de ödül aldım. Hocası Mehmet Ziya Ayaslan ile de görüştük; Naim’in stilinin hatalı olduğundan ve devamsızlığından bahsetti ancak her ne olursa olsun, dünyanın en iyi haltercisini halter dersinden bırakmayı başardık, Türkiye’de biz yaptık bunu. Biz Naim’e 'halteri bilmiyor, eksik biliyor' dedik. Bu bile tek başına film olur."
0.