Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi

AGÜ Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi.
AGÜ Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi.

Türkiye'de Cumhuriyet döneminde sanayileşmenin ve modernleşmenin en önemli sembollerinden biri olan AGÜ Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi, 1933-1935 yılları arasında Rus mimar Ivan Nikolaev tarafından tasarlanıyor. 5423 m² ‘lik bir alanı kapsayan ve 2016 yılında yenilenen yapılar, Kayseri'de Sümerbank Tekstil Fabrikası'nı oluşturan birçok birimden sadece ikisini oluşturuyor.

Mimari tasarım Emre Arolat tarafından yapılıyor.
Mimari tasarım Emre Arolat tarafından yapılıyor.

Rus Konstrüktivist mimarisinin örneklerini barındıran bu endüstri parkı, 1999 yılında kapatılmasının ardından modern bir anıt statüsüne kavuşuyor ve 2012 yılında yeni kurulan üniversite AGU'nun ana kampüs alanı olarak tescil ediliyor. Aynı yıl Emre Arolat, külliyenin tamamının mimari tasarımını ve yeniden kullanım stratejisini yürütmek üzere Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından davet ediliyor. Kampüs içindeki iki binanın, Elektrik Santrali ve Buhar Santrali'nin, içerisinde eğitim ve idari tesislerin yer aldığı Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi olarak yenilenmesine 2013 yılında karar veriliyor ve mimari tasarımı EAA'ya veriliyor.

Geniş bir hacme sahip olan elektrik ve buhar santrali, yıllar süren ihmal ve çürümeden kurtarılıyor.
Geniş bir hacme sahip olan elektrik ve buhar santrali, yıllar süren ihmal ve çürümeden kurtarılıyor.

Genel yaklaşım, zaman içinde varlığını sürdüren her türlü maddeyi korumak ve orijinal özellikleri korumak oluyor. Eski ve yeniyi birleştirmenin mimaristratejisi, farklı dönemlerin eserleri arasındaki karşıtlıkları vurgulamak değil, tutarlıbirmimaribütünoluşturmayı amaçlıyor. Bu anlamda, gerekli güvenlik ve erişilebilirlik düzenlemelerine uyularak, mevcut unsurların korunması ve binanın teknik hizmetlerinin en uygun şekilde tasarlanması için çalışmalar gerçekleştiriliyor.

Malzeme seçiminde yapıların mümkün olan en üst düzeyde korunması ilkesi benimseniyor.
Malzeme seçiminde yapıların mümkün olan en üst düzeyde korunması ilkesi benimseniyor.

Santralin iç mekanı müze olarak yeni kullanımına uygun olarak tasarlanırken, öte yandan da ziyaretçilerin binanın kökenlerini deneyimlemelerine olanak tanınıyor. Yapının restorasyonu, aşırı müdahalede bulunmamayı ve yapının mevcut karakterine zarar vermemeyi amaçlayan bir yaklaşımla yapılıyor. Böylelikle; yapılar özgünlüğünü koruyabilecek şekilde işlevselleştiriliyor ve çağdaş eklemeler ve çıkarmalarla zenginleştiriliyor.

Yapının asli kullanım sürecinden elektrik üretimine ait günümüze ulaşabilmiş kül hazneleri, kömür bacaları gibi benzersiz yapısal unsurlar sergi deneyimine dahil ediliyor.
Yapının asli kullanım sürecinden elektrik üretimine ait günümüze ulaşabilmiş kül hazneleri, kömür bacaları gibi benzersiz yapısal unsurlar sergi deneyimine dahil ediliyor.

Sergi deneyiminin önemli bir parçası olacak şekilde görünür bırakılan orijinal kül çukurları, çeşitli kaplama katmanlarının altına gizlenmiş olarak bulunuyor. Müzedeki kül hazneleri gibi bu yapı içerisinde de işletme döneminden kalan ve yapının orta bölümünde bulunan 9,5 m yüksekliğindeki beton silo ayaklarının eski döneme ilişkin birer hafıza unsuru olarak korunması ve kitaplık alanıyla ilişkilenmesi sağlanıyor.

Buhar Santrali, müzeye yakın bağlantısı olan kütüphane ve arşiv alanıyla modern bir bilgi merkezine dönüştürülüyor.
Buhar Santrali, müzeye yakın bağlantısı olan kütüphane ve arşiv alanıyla modern bir bilgi merkezine dönüştürülüyor.

Daha cüretkar bir müdahaleyle, duvarlara gömülü şekilde tasarlanan 3 katlı kitaplık yapısı, buhar santralinin ana salonunda düzgün bir şekilde konumlandırılıyor ve hem biçim hem de mekansal olarak halihazırda olana en uygun şekilde entegre ediliyor. Enerji santralindeki kül odalarına benzer şekilde, mevcut beton silo tabanları da korunuyor ve artık alanın hacmini vurgulayan rahat çalışma alanlarına dönüştürülüyor.

Sergi tasarımı, tematik bir ziyaretçi yolculuğu algısı için yarı ayrık alanlar kullanılarak yönlendiriliyor.
Sergi tasarımı, tematik bir ziyaretçi yolculuğu algısı için yarı ayrık alanlar kullanılarak yönlendiriliyor.

Sergi tasarımında Türk değerlerinden, geleneklerinden ve kültüründen ilham alınarak binanın hacim, doku ve yapı gibi kendine özgü özellikleri dikkate alınarak tasarlanıyor ve doğal ışık kullanımından kaçınılmıyor.

2016 yılında tamamlanan Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi, misafirperver bir kent merkezinin özgün bir şekilde küresel örneğini oluşturuyor.
2016 yılında tamamlanan Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi, misafirperver bir kent merkezinin özgün bir şekilde küresel örneğini oluşturuyor.
Zaman içerisinde oluşan patinenin özgün endüstriyel yapıların korunması ve katmanlarının sergilenmesinde dönemine ait izlerin barındırılmasına önem veriliyor.
Zaman içerisinde oluşan patinenin özgün endüstriyel yapıların korunması ve katmanlarının sergilenmesinde dönemine ait izlerin barındırılmasına önem veriliyor.

Korumaya yönelik müdahaleler, mevcut uygun bileşenler korunarak, yapı fiziği açısından hayati öneme sahip gerekli onarım ve yenileme işlemlerini de kapsayacak şekilde planlanıyor.

Kısmen bitişik dokuya ek olarak çağdaş günlük kullanıma uygun modern malzemeler kullanılıyor.
Kısmen bitişik dokuya ek olarak çağdaş günlük kullanıma uygun modern malzemeler kullanılıyor.

Mevcut yapılara eklemeler, eskimiş elemanların modernizasyonu, yeni yapısal elemanların eklenmesi ve mevcut endüstriyel atmosferin bütünlüğünü sağlamak, bu projenin özel olarak geliştirilecek en önemli tasarım unsurları olarak değerlendiriliyor.

Vaziyet planı.
Vaziyet planı.
Zemin kat planı.
Zemin kat planı.
1. kat planı.
1. kat planı.
Kesitler.
Kesitler.
Görünüş.
Görünüş.
Görünüş.
Görünüş.
Proje

AGÜ Cumhurbaşkanlığı Müzesi ve Kütüphanesi

Mimar

EAA – Emre Arolat Mimarlık

Alan

5423 m²

Yıl2016
Yer

Kayseri, Türkiye