Albümlerde Gizlenen Kareler: Ankara

Ankara. Bir idealler bütünü, hayallerin binalarla ayağa kaldırıldığı kent. Albümlerde saklı kalmış bazı fotoğraflar, bu tanımlamaların Ankara’ya ne kadar yakıştığını her seferinde gözler önüne seriyor. Aşina olduğumuz veya daha önce görmediğimiz; ama mimari mirasımızda kendine yer bulmuş bu binaların birkaç dakikalık belgesel gibi izlenesi fotoğraflarına gelin birlikte göz atalım.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

Dönemin önde gelen yabancı mimarlarından olan Theodor Jost tarafından tasarlanan Sağlık Bakanlığı binası, yeni siyasi atmosferin ve iktidarın farklı bağlamlara dair ideallerinin fiziksel hali olarak karşımıza çıkmaktadır. Cumhuriyetin modern mimari üslupta inşa edilen ilk yapılardan biri olan bu bina milli mimarlık mirasımızın önemli ögelerinden biridir. Günümüzde Ankara Valiliği tarafından kullanılan yapı, dönemin diğer bakanlık yapılarından farklı olarak Sıhhiye’de yer almaktadır. İnşa edildiği yılların sağlık ve kentleşme politikalarını okumak için başvurulan verilerden biri niteliğinde olan yapı işlev değişikliğine uğrasa da temel mimari niteliklerini korumaktadır.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

İstanbul-Ankara tren hattının son Ankara-Kars hattının ilk durağı olan Ankara Tren Garı, Chemins de Fer Ottomans d'Anatolie / Osmanlı Anadolu Demiryolları (CFOA) Şirketi tarafından Osmanlı Anadolu Demiryolları hattı için inşa edilerek 31 Aralık 1892'de hizmete girmiştir. Gar binası ile birliktelik içerisinde göğe uzanan gazino binası ise barındırdığı sosyal alanlar ve restoranı ile farklı bir ihtiyacı gidermektedir. 1960lı yılların sonuna kadar başkentin önde gelen eğlence mekanlarından olan gazino binası yabancı orkestralara revülere ev sahipliği yapmıştır.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

Ankara Sergi Evi’nin yıkılan kulesini andıran saat kulesi ile Ankara’nın anıt binalarından biri konumundadır. Mimar Şekip Sabri Akalın tarafından tasarlanan gazino binası daha sonraki yıllarda THY yolcu terminali olmuş, günümüzde Ulaştırma Bakanlığı'na bağlı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Binası olarak kullanılmaktadır.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

1933 yılında Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti tarafından açılan yarışma sonucunda projelendirilen Sergi Evi’nin tasarımı Şevket Balmumcu’ya aittir. Yarışmayı kazanan proje İtalyan mimar Paolo Vietti Violi’ye ait olsa da maddi imkansızlıklardan dolayı ikinci olan projenin inşa edilmesine karar verilmiştir. 1933’te yapımına başlanan Sergi Evi, asimetrik yerleşimli girişi, karakteristik dikey saat kulesi tarafından dengelenen uçları yuvarlak ve uzun, yatay bir hacimden oluşmaktadır.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

Tasarlanıp inşa edildiği halinden oldukça farklı bir mimari tasarım ile Paul Bonatz, 1946-1948 yılları arasında Sergi Evi’ni Ankara’nın şimdiki Opera Binası’na dönüştürmüştür. Bu dönüşümden sonra projenin orijinal mimari özelliklerini kaybetmesi ve bu düzenlemenin mimar Şevki Balmumcu'nun ruh sağlığını derinden etkilemesi projenin eleştirilmesine neden olmuştur.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

1932 yılında inşa edilen yerleşkenin mimarları Theodor Jost ve Robert Oerley ‘dir. T biçimli merkez binayı, okul binasını, lojmanları ve ahır yapısını Oerley; aşı üretim merkezini ise Jost tasarlamıştır. Ankara Sıhhiye’de bulunan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’na ait bu yapılar, Cumhuriyet döneminin ilk sağlık yapılarından bazılarıdır. Günümüzde “D Blok” olarak adlandırılan iki katlı yapı, Hıfzıssıhha müessesesinin ilk binası olan eski “Kimyâhane ve Bakteriyoloji” binasıdır.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

Bina, "Magdeburg kentinin baş mimarı" olarak nitelenen ünlü Alman mimar Bruno J.F. Taut tarafından 1937-1938 yıllarında projelendirilerek inşa edilmiştir. Dönemin Kültür Bakanı Saffet Arıkan, Fakültenin “Atatürk’ün yüksek dehâsından doğan ve kendi eliyle kurduğu yarınların Tarih ve Dil hareketi, bunlara bağlı olan Arkeoloji ve Coğrafya bilgileri için” açıldığını vurgulamıştır. Fakülte binasının tasarımında da bu ilkeler ve idealler doğrultusunda tasarlanmıştır. Yapının girişinin bulunduğu orta bölümü dışarı taşmaktadır. Üstte ise Atatürk’ün özdeyişinin harflerinin bulunduğu kısım hafif bir kavis yaparak yükseltilmiştir. Buradaki eş büyüklük ve aralıkta dizilmiş pencereler yan kanatlarda biçim ve boyut değiştirmiş, akslar pilasterlerle belirtilmiştir.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

28 Ekim 1938 günü hizmete açılan ve halen hizmet veren tarihi Ankara Radyoevi binası, genç Cumhuriyetimizin o yıllardaki en modern binalarından biridir. 1936 yılında İtalyan Marconi firması tarafından tasarlanmış, 1938 yılında hizmet vermeye başlamıştır. Yapıldığı dönemin kübik mimarisinin özelliklerini taşıyan, yarım bodrum üzerine üç katlı inşa edilmiş radyoevi binası günümüzde “L” biçimli bir kütleye sahiptir. Yapının bulvar cephesi neoklasik giriş dışında oldukça yalın bir şekilde biçimlenmiştir.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

Ankara’nın kent merkezi olan Kızılay Meydanında bulunan ve 1979’da yıkılan Kızılay Binası geniş bahçe içinde, zamanında da meydana ismini veren bir bina konumundadır. Mimar Robert Oerley tarafından tasarlanan bina Ankara’nın önemli sağlık kuruluşlarından birisidir. 1929 yılında Kızılay Genel Müdürlüğü olarak kullanıma açılmıştır. Bu bina Cumhuriyet'in ilk yıllarında Atatürk Bulvarı ile Ziya Gökalp Caddesi'nin kesiştiği alanda bulunan, sonraki dönemlerde Hürriyet Meydanı olarak anılan büyük meydana doğru açılan parka adını vermektedir. Havuzbaşı olarak da anılan bu park, dönem Ankara’sının en temiz ve bakımlı parklarından birisidir. Ankara Belediye Bandosunun Havuzbaşında verdiği akşam konserlerinin veya ilkbahar akşamları Atatürk Bulvarı’nda yürüyüş yapan Ankaralıların Havuzbaşında soluklanmalarının haber ve fotoğrafları dönemin günlük gazetelerinde sıkça yer almaktadır.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

1930lu yıllarda adı Namazgâh tepesi olan konumda, Numune Hastanesi, Yeni Türkocağı, Etnografya Müzesinin bulunduğu semtte bir arsa alınarak Alman mimar Ernst Egli’ye Ankara Kız Lisesi için bir proje hazırlatılmıştır. Kız Lisesi’nin iki aşamada tamamlanması planlanan yapımına 1930’da başlanmıştır. 1930-1931 ders yılında, lise öğrencileri için projenin üçte birlik bölümü bitirilmiş yeni binada eğitimin başlanması sağlanmıştır. Ortaokul öğrencileri ise, aşağıda, ana caddede bulunan İsmet Paşa Kız Enstitüsü’nün bir bölümüne geçici olarak yerleştirilmiştir. 1935 yılında tüm binaların inşası tamamlanmış ve eğitim öğretim tamamen yeni binaya taşınmıştır.

Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

Holzmeister yapılarının temel benzer özelliklerini üzerinde görebileceğimiz yapıda, neo-klasik mimarinin gerektirdiği biçime ve cepheye yaklaşımın izleri görülmektedir. Simetrik ve anıtsal ön cephenin alt bölümünde yedi adet mekan aksının dışa taştığı yüksek bir subasman olarak da yorumlayabileceğimiz kısım bulunmaktadır. Girişte bizi karşılayan yüksek sütunlu düzen kamu yapılarının önünde görülen giriş motifinin bir başka çeşididir. Ön kütlede simetri, yanlardaki bayrak direkleri ve pencere görünümündeki çerçevelerle pekiştirilmiştir. Giriş cephesinde beyaz Marmara mermeri ve girişin mermerden merdivenleri dışında çevre taş ocaklarından getirtilen düzgün kesilmiş Ankara taşıyla kaplanmıştır.

 Kaynak: Salt Araştırma Arşivi
Kaynak: Salt Araştırma Arşivi

Sıfırdan ayağa kaldırılan bir kent olan Ankara’nın albümlere bıraktığı bu tarihi dönemeçler, mimarlık tarihimiz için incelenmeye değer veri kaynaklarıdır. Döneminin politik ve mimari atmosferlerini tüm yalınlığı ile gösteren bu yapılar, fotoğraflarda, filmlerde ve süreli yayınlarda yer aldıkları her noktada dikkat çekmektedir. Hem o yıllara kadar alışılagelmiş mimari dille yarattıkları kontrast hem de dönemin maddi imkansızlıklarına rağmen büyük bir özveri ile gelişen inşa süreçleri bahsedilen binaları ayrıca önemli kılmaktadır.

KAYNAK / VEKAM ARŞİVİ - SALT ARAŞTIRMA ARŞİVİ - KULTURENVANTERİ.COM