Ankara Etnografya Müzesi

Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan

Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından 1925 ile 1926 yılları arasında tasarlanan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla yapımına başlanan ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk müzesi olan Etnografya Müzesi’nde Türk Sanatı’nın Selçuklu Devrinden günümüze kadar devam eden örnekleri sergileniyor. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihinde sonsuzluğa ulaşmasının üzerine naaşı geçici olarak, 1956 tarihinde Anıtkabir’e taşınıncaya kadar müzenin giriş salonunda muhafaza ediliyor.

Bugünkü yazımızda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün talimatlarıyla yapımına başlanan ve Türkiye Cumhuriyeti’ninilk müzesi olan Ankara Etnografya Müzesi’ni inceleyeceğiz. Cumhuriyet tarihinin önemli mimarlarından biri olan Arif Hikmet Koyunoğlu’nun1925 ile 1926 yılları arasında tasarladığı resmi yapılardan biri olan Etnografya Müzesi, Ankara'nın Altındağ ilçesinde, Hacettepe Mahallesi, TürkocağıSokak,4 numarada, Kurtuluş Savaşı'nda Cuma namazlarının kılındığı, Namazgah Tepesi üzerinde, kent silüetinde görülecek şekilde çevreye hâkim ve yüksek bir noktada konumlanıyor. Müzenin müteahhidinin ise Nafiz Bey olduğu biliniyor. Maarif Vekaleti (Millî Eğitim Bakanlığı) tarafından yaptırılan Etnografya Müzesi, ilk devlet müzesi olarak inşa ediliyor. Dönemin Maarif Vekaleti,Ankara’da bulunan değerli eserlerin sergilenmesi için bir yapı inşa edilmesine karar vererek, söz konusu bu işi Mimar Arif Hikmet Koyunoğlu’na veriyor. Dikdörtgen planlı, tek kubbeli yapının mimarlık tarihimizden Selçuklu ve Klasik Osmanlı Dönemi öğelerini bünyesinde barındıran bir tasarıma sahip olması isteniyor. Müzenin inşasına 25 Eylül 1925’te başlanıyor, devletin isteği üzerine bir yılda, 1926 tarihinde bitiriliyor ancak 18 Temmuz 1930 ‘da ziyarete açılıyor.

Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe.
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe.

Mimarlık ve müteahhitlik faaliyetlerinin artması ile birlikte Koyunoğlu’nun eşini ve annesiniAnkara’ya yanına çağırdığı, Birinci Dünya Savaşı’nda cepheden arkadaşı olan Recep Peker’in Keçiören’de Emval- i Metruke’den aldığı bir bağ evini tamir ederek kiracı olarak yerleştikleri ve bu evde bir süre oturduktan sonra, Koçzade Mustafa Efendi’nin Keçiören’deki bağ evini tamir ederek buraya yerleştikleri biliniyor. 1925 yıllarındaki bu olaylar, Koyunoğlu’nun ilk büyük projesi olan Etnografya Müzesi’ni (1925-1926) de almasıyla aynı dönemde gerçekleşiyor.

Arif Hikmet Koyunoğlu.
Arif Hikmet Koyunoğlu.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihinde vefatı üzerine naaşı geçici olarak Etnografya Müzesi’nin giriş salonuna getiriliyor ve müze ziyarete kapatılıyor. 1938 ile 1953 tarihleri arasında ziyarete kapalı olan müzenin, yalnızca Atatürk’ün naaşının ziyaret edilmesi için özel günlerde açıldığı biliniyor.

Atatürk’ün 10 Kasım 1938 tarihindeki vefatının üzerine naaşı geçici olarak, 1953 tarihinde Anıtkabir’e taşınıncaya kadar müzenin giriş salonunda muhafaza ediliyor. Müze 1956 yılında yeniden ziyarete açılıyor.Günümüzde aynı isimle müze işlevini sürdürüyor. Atatürk’ün naaşı, büyük bir törenle, 19 Kasım günü Dolmabahçe’den alınarak önce Yavuz Zırhlısına, sonra trene nakledilerek 20 Kasım günü saat 10.00’da Ankara Garı’na getiriliyor ve TürkiyeBüyük Millet Meclisi’nin önündeki katafalka taşınıyor. 21 Kasım tarihinde ise Etnografya Müzesi’nde düzenlenen katafalka getiriliyor, 31 Mart 1939 tarihinde kurşunlu tabut, giriş salonunun ortasında açılan geçici kabre konuluyor. Mermer bir lahit şeklinde olan geçici kabir, Yüksek Mimar Hüsnü Tümer tarafından yapılıyor. Müzenin bu salonu 10 Kasım 1953 tarihine kadar 15 yıl süre ile Anıtkabir vazifesi görüyor. 1938 ile 1953 yılları arasında Atatürk’ün naaşını geçici olarak muhafaza eden müze; devlet başkanları, hükümdarlar, sefirler, yerli ve yabancı heyetler ile halk tarafından ziyaret ediliyor.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının geçici olarak muhafaza edildiği salon. Fotoğraf: Uluç Algan
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının geçici olarak muhafaza edildiği salon. Fotoğraf: Uluç Algan
Etnografya Müzesi, Şeref Salonu. Fotoğraf: Uluç Algan
Etnografya Müzesi, Şeref Salonu. Fotoğraf: Uluç Algan

Müzenin önündeki geniş açıklığa, Pietro Canonica tarafından gerçekleştirilen atlı Atatürk heykelinin, 4 Kasım 1927 tarihinde yerleştirildiği biliniyor. Söz konusu heykel Türkiye’nin ilk heykeli olma özelliğini taşıyor. Müzenin koleksiyonunda; Anadolu'nun çeşitli yörelerinden derlenmiş halk giysileri, süs eşyaları, ayakkabı, takunya örnekleri, Sivas yöresi kadın ve erkek çorapları, çeşitli keseler, oyalar, çevreler, uçkurlar, peşkirler, bohçalar, yatak örtüleri, gelin kıyafetleri, damat tıraş takımları, çeşitli yörelerden halı ve kilimler, Anadolu maden sanatını temsil eden çok çeşitli eserler, Osmanlı Devri yayları, okları, çakmaklı tabancalar, tüfekler kılıç ve yatağanlar, Türk çini porselenleri ve Kütahya porselenleri, tasavvuf ve tarikatla ilgili eşyalar, Türk yazı sanatının güzel örneklerinden levhalar bulunuyor. Müze yapısına 28 basamaklı bir merdivenle çıkılıyor. Kapıdan girilince kubbe altı holüne ve buradan da iç avlu denilen sütunlu kısma geçiliyor. Söz konusu iç avlunun orijinal ilk tasarımında, ortasında mermer bir havuzun yer aldığı, çatı kısmının ise açık bırakıldığı ancak daha sonra bu iç avlunun Atatürk'e geçici kabir olarak ayrılması ile, havuzun bahçeye nakledilerek çatısının kapatıldığı biliniyor. İç avlunun etrafında simetrik olarak büyüklü küçüklü salonlar yer alıyor. İki katlı müzenin idare kısmımüzeye bitişik şekilde tasarlanıyor.

Pietro Canonica tarafından gerçekleştirilen atlı Atatürk heykeli.
Pietro Canonica tarafından gerçekleştirilen atlı Atatürk heykeli.

Betonarme müze yapısının cephesi düzgün kesme taş ile duvarlar, zemin kat cephesi açık renkli küfeki taşı,bodrum kat cephesi koyu renkli Ankara yöresine özgü andezit taşı ile, pencereleri çevreleyen yüzeyler ve giriş alınlığı mermer ile kaplanıyor. Yapıda sütun ve başlıkları, kemerler, merdivenler, giriş ve iç avlu mekanının zemin döşemesi de mermer, sergi salonlarının zeminleri, idari bölümdeki odalar ve buradaki kat merdiveninin malzemesi ise mozaik olarak karşımıza çıkıyor. Giriş kapıları ve çerçeveleriahşap, kapıların üzerindeki panolar çini, giriş bölümünün üzerini örten büyük kubbenin dışının kurşun ile kaplandığı görülüyor. Yapının üst örtüsü özgün halinde kiremitle, günümüzde ise bakırla kaplıdır. Arif Hikmet Koyunoğlu tarafından çizilen kubbe üzerindeki bronz süslemelerin rölyef kalıplarının dökümünün Hakkı Usta tarafından yapıldığı mermer işçiliğinin ise Hüseyin Avni Usta tarafından gerçekleştirildiği biliniyor. Yapının Türkocağı Sokağı tarafına bakan arka tarafında bir bahçe yer alıyor. Simetrik olarak tasarlanan yapı kütlesi, kuzeydoğu-güneybatı doğrultusunda yatay vurguya sahip olacak biçimde konumlandırılıyor. Etnografya Müzesi, yüksek bir bodrum üzerine önde tek katlı, arkada iki katlı idari kısımdan meydana geliyor. Müzenin iç mekân orta ekseninin üzerini örten kurşun kaplı kubbesekizgen bir kasnak üzerine oturuyor.

Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan

1938 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşının buraya yerleştirilmesiyle üzeri dokuz çapraz tonoz görünümlü bir örtüyle kapatılıyor. Sonradan “Şeref Salonu” olarak isimlendirilen iç avlu, 1953 yılında “Atatürk Köşesi” olarak düzenleniyor. Bu kısım halen Atatürk'ün anısına hürmeten sembolik bir kabir şeklinde korunuyor. Arkadaki idari kısım, kendi içinde dar bir koridora açılan mekanlardan meydana geliyor. Yan eksenlerdeki sekiz dikdörtgen biçimli sergi mekânı arasında geçişler düz söveli açıklıklarla sağlanıyor. Etnografik eserlerin sergilendiği mekanlar; süsleme öğeleri yer almayan, üzerleri düz tavanla örtülü duvarları düz sıvalı, sade bir tasarıma sahipolması ile dikkat çekiyor. Üzeri dışarıdan kırma çatıyla örtülü yapıda duvarların yanı sıra iç avludaki sütunlar da taşıyıcı görevi görüyor. Yatay bir kütleye sahip müze yapısının tasarımında simetrik bir kütle anlayışı öne çıkıyor. Kuzeybatıya bakan ön cephede orta ve iki köşenin dışa çıkıntılı düzenlenmesiyle beş bölümlü bir cephe düzenlemesi elde edildiği görülüyor. Orta eksendeki bölüm dışa doğru çıkmış şekilde tutularak ön plana çıkarılıyor. Bu bölüm, yüksek mermer merdivenlerin bitimindeki sivri kemerli revak ve girişin üzerini vurgulayan büyük kubbesiyle anıtsal bir görünüm sergiliyor. Üç yönlü merdivenlerle ulaşılan revak, mukarnas başlıklı dört sütuna oturan sivri kemerli üç açıklık şeklinde oluşturularak, ortadaki kemer açıklığının üzerine daha yüksek taç şeklinde bir alınlıkla sonlanan üzerinde “T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Etnoğrafya Müzesi” yazan kitabe yerleştiriliyor. Revak gerisinde, zemin kata girişi sağlayan basık kemerli üç kapı açıklığı yer alıyor.

Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe.
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe.

Giriş bölümünü vurgulamak amacıyla eklenen, sekizgen kasnak üzerine oturan kubbeyleorta eksen anıtsal bir şekilde sonlandırılıyor. Ön cepheiki köşesindeki çıkmaların yüzeyine birer dikdörtgen pencere açılarak, üzerlerine sivri kemerlimermer alınlıklar yerleştiriliyor. Pencerelerin iki yanına mukarnas kavsaralı nişler açılarak bu bölümler taç şeklinde alınlıklarla sonlandırılıyor. Yan cephelerdeki pencerelerde ön cephedekilerle benzer düzenlemeler görülüyor. Yan cephelerdeki pencerelerdeki tek fark mermer kullanılmaması oluyor. Ters T planı oluşmasını sağlayan arka cephe orta ekseni özgün halinde hem kütleden hem de beden duvarlarından dışa doğru çıkma yapıyor. İki katlı idari kısmın zemin katında ortada basık kemerli bir kapı ve iki yanında basık kemerli birer pencere açıklığı yer alıyor. Birinci kattaki üç adet ikiz pencere açıklığının dikey dikdörtgen biçimli tasarlandığı görülüyor. Yapının arka cephesine sonradan eklenen sergi salonları, orta eksendeki bölümden cephe görünüşü itibariyle farklılaşıyor. Orta eksendeki bölümde konumlanan duvarlarda almaşık taş örgüsü görülüyor, sonradan eklenen bölümün duvarları ise tek renk düzgün kesme taştan meydana geliyor. Bu bölümde, çatı seviyesinde yatay dikdörtgen biçimli pencere açıklıkları bulunuyor.

Yapının revak kısmında mukarnasbaşlıklı sütunlar yer alıyor. Revak üzerindeki alınlık, kubbe kasnağının dış yüzeyi ve cephe duvarı çatı seviyesinde palmet motifli bir süslemeşeridi dolaşıyor. Cephe duvarı boyunca dolaşan prizmatik üçgenli bir silme çatı seviyesinde hareketlilik katıyor. Köşe çıkmalarının üzerindeki tepe alınlığının yüzeyi, rumi, palmet ve kıvrık dal motifleriyle bezeli olmasıyla öne çıkıyor. Bu bölümdeki pencereleriniki yanına yerleştirilmiş nişlerin yüzeyine hatayi üsluplu bitkisel motifler işleniyor. Bu bölümde pencere kemer köşelerine ve revak sivri kemerlerinin arasına kabaralar yerleştiriliyor. Yan cephelere ise köşeleri yumuşatmak amacıyla kum saati başlıklı sütunların eklendiği dikkat çekiyor.

Ankara Etnografya Müzesi. Fotoğraf: URL-5 Salt Arşivi
Ankara Etnografya Müzesi. Fotoğraf: URL-5 Salt Arşivi
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: URL-6 Salt Arşivi
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: URL-6 Salt Arşivi

Yapının ahşap giriş kapılarının üzerindeki sivri kemer biçimli çini panolar, yeşil rengin ağırlıklı olarak kullanıldığı rumi, palmet, karanfil, lale ve kıvrık dalların olduğu bitkisel bezemeleri ile dikkat çekiyor. İç mekân tasarımında kubbe içinde süslemenin kullanıldığı görülüyor. Kubbe merkezine sekiz kollu bir yıldız yerleştirilerek içi bitkisel motifli kalemişleriyle bezeniyor. Merkez etrafında gelişen bezemede rumi ve palmetmotiflerinin kullanıldığı bitkisel bir kompozisyon yer alıyor. Buradaki kalemişi süslemelerde kiremit rengi, sarı ve mavi renklerin hâkim olduğu görülüyor. Kubbeye geçişteki üçgenlerdesekiz kollu yıldızımerkeze alan geometrik desenler bulunuyor.

Ankara Etnografya Müzesi, geleneksel Ankara Evi. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, geleneksel Ankara Evi. Fotoğraf: Uluç Algan

Anadolu’da yaşayan halklara ait zengin ve nitelikli etnografik eserlerden oluşan koleksiyona sahip Etnografya Müzesi, Türk sanatının Selçuklu Dönemi’nden günümüze kadar devam eden örneklerinin sergilendiği bir müze olması ile yeni ziyaretçilerini bekliyor.

Ankara Etnografya Müzesi, detay. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, detay. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Şeref Salonu. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Şeref Salonu. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan
Ankara Etnografya Müzesi, Kuzeybatı ön cephe. Fotoğraf: Uluç Algan