Art Nouveau ve Osmanlı Sanatı arasındaki benzerlik!

Victorien Sardou'nun 'Gismonda' adlı oyunu için Alfons Mucha tarafından tasarlanan afiş.  Fotoğraf: Wikimedia, URL-1
Victorien Sardou'nun 'Gismonda' adlı oyunu için Alfons Mucha tarafından tasarlanan afiş. Fotoğraf: Wikimedia, URL-1

Sanat tarihinde yapılan incelemeler sonucunda Art Nouveau’nun organik formlarının, Osmanlı Sanatı’nda da var olduğu görülüyor. Osmanlılar için aşina bir tasarım anlayışına sahip olan Art Nouveau, Osmanlı’nın geleneksel tasarım mirasının adeta bir devamı niteliğinde ortaya çıkıyor. Bu yazımızda Geleneksel Osmanlı Sanatı ile Art Nouveau akımı arasındaki ilişkiye dikkat çekeceğiz.

II. Abdülhamid’e hediye edilmiş
II. Abdülhamid’e hediye edilmiş
Mahasin Dergisi Kapağı 1906 Sayı:1 Fotoğraf: Atatürk Kitaplığı
Mahasin Dergisi Kapağı 1906 Sayı:1 Fotoğraf: Atatürk Kitaplığı

İstanbul, geçmişten günümüze sanat ve mimarlık alanındaki yenilikler için her zaman bir merkez olmasıyla öne çıkıyor. 18. yüzyıldan sonra Batılılaşmanın da etkisiyle Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sanatsal faaliyetler Avrupa akımlarından büyük ölçüde etkileniyor. Bu akımlardan biri olan Art Nouveau, 19. yüzyılın son on yılından 1914'te I. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine kadar Avrupa tasarımına hâkim oluyor. Yirminci yüzyılın ilk yıllarında ise söz konusu akım Osmanlı İmparatorluğu'nda da son derece popüler bir hale geliyor. Bu popülerlik, metropol şehirlerin ve özellikle başkent İstanbul'un mimari faaliyetlerindeki süslemelerinde açıkça fark ediliyor. Osmanlı hanedanının Art Nouveau ile tanıklığının erken tarihli ve önemli bir belgesinin, 1898 tarihinde II. Abdülhamid’e hediye edilmiş "Der Moderne Stil' (Modern Üslup) isimli Art Nouveau desen albümü olduğu biliniyor. Leipzig’de basılan söz konusu yayın, bizzat yayınevi sahibi Wilhelm Berndt tarafından II. Abdülhamid’e özel bir ithaf ile saraya sunuluyor. Albüm, geniş bir kullanım alanını kapsayan tasarımlar içeriyor; mimariye, kitaplara, çeşitli objelere ve vitraylara uygulanabilecek desenler barındırıyor.

Tevfik Fikret’in idaresinde yayımlanan Servet-i Fünun adlı dergide, Art Nouveau vinyet ve logolara, floral desenlere rastlanmasına ve Art Nouveau mimarisini ve sanatını anlatan bazı yazı ve resimlerin yayımlanmış olmasına rağmen derginin bünyesinde herhangi bir ressam, mimar veya sanatçı bulunmamıştır. Servet-i Fünun Dergisi sayesinde, Art Nouveau üslubu entelektüel çevreye tanıtılıyor. Söz konusu dergi akımı başlatmamış ancak Art Nouveau üslubu ile dirsek teması içinde bulunuyor. İstanbul’da yayımlanmaya başlayan, Avrupa modasının tanıtıldığı kadın dergileri de varlıklı kesimin Art Nouveau’yu öğrenmesini sağlıyor.

Osmanlı toplumunun Batılılaşmasındaki bir başka aşama, Art Nouveau süslemelerinin İstanbul'daki pek çok yapıya uygulanması oluyor. Filiz Özer, Osmanlı’da Art Nouveau’nun etkisinin hızlı bir şekilde yaygınlaşmış olmasının ve bu üslubun yirminci yüzyılın başlarında Osmanlı toplumunun tüm kademeleri arasında sahip olduğu yüksek popülaritesinin yalnızca Batılılaşma arzusu olması üzerinden açıklanmasının yetersiz olduğuna dikkat çekiyor. Geleneksel Osmanlı Sanatı’nın ve Art Nouveau'nun temel estetik ilkelerinin çarpıcı bir şekilde benzer olmasıyla Osmanlılar, Art Nouveau üsluba anında uyum sağlıyor. Her iki dekoratif stilin tasarımlarında detaylara ve işçiliğe gösterilen özen dikkat çekiyor. Bu tarzların her ikisinin de tasarım dili, çiçek imgelerine, kıvrımlı çizgi akışına ve kıvrımlı formlara dayanıyor.

Hattat Ahmet Karahisarî'nin 1540'lı Yıllarda Yazdığı Dini Bir Metin. Fotoğraf: URL-2
Hattat Ahmet Karahisarî'nin 1540'lı Yıllarda Yazdığı Dini Bir Metin. Fotoğraf: URL-2

Osmanlı Sanatı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde gelişmiş ve İslam Sanatı'nın özelliklerini taşıyan zengin bir sanat geleneği olarak karşımıza çıkıyor. Osmanlı Sanatı, mimari, süsleme sanatları, Hat Sanatı, minyatür, çini, metal işçiliği, kumaş ve kilim dokuma, cam işçiliği ve benzeri birçok alanda üretilen eserleri içeriyor. Hat sanatı da bu sanat döneminin önemli bir dalı olarak Osmanlı Sanatı içinde yer alıyor. Bu yazımızda Art Nouveau akımı ile karşılaştırdığımız Hat Sanatı'nın temel amacı, yazıyı güzel bir sanat eseri haline getirmek oluyor. Hat Sanatı’nda yazının estetik bir biçimde yazılması, yazıdaki anlamı daha da güçlendiriyor. Her iki sanat akımı da güzelliğe, detaylara ve el işçiliğine büyük önem veriyor. "Hat" kelimesi, Arapça kökenli bir kelime olup, "ince, uzun, doğru yol" anlamlarına geliyor. Bunların yanı sıra, "birçok noktasının birbirine bitişerek sıralanmasından meydana gelen çizgi", "çizgiye benzeyen nesneler", “güzel yazı” ve "yazı" gibi anlamları da bulunuyor. Özellikle İslam Kültürü’nde ise "güzel yazı" anlamında kullanılıyor. Hat Sanatı’nda yazı bir sanat eseri haline getiriliyor. Yazımızın genelinde belirtmiş olduğumuz gibi, Osmanlı İmparatorluğu’nun tasarım anlayışında, Art Nouveau’nun karakteristik özelliklerinden biri olan akıcılığın, Hat Sanatı’nın tasarım anlayışında görülmesi ile Art Nouveau üslubu Osmanlı’ya oldukça yakın geliyor ve bu coğrafyada seviliyor. Bu durumun en net göstergesi, dönemin Padişahı II. Abdülhamid’in, Art Nouveau üslubun değerli temsilcilerinden biri olan İtalyan Mimar Raimondo D’Aronco’yu sarayın baş mimarı yapması oluyor. Osmanlı'nın önde gelen sanat türlerinden biri olan Hat Sanatı’nın görsel etkisi, soyut, çizgisel bir kompozisyona sahiptir. Osmanlı sanatçıları çoğu zaman eğrisel yazı biçimini tercih ettiklerinden, ortaya çıkan kompozisyonlar, daha sonraki Art Nouveau tasarımlarından bazılarına oldukça benzemektedir. Ünlü hattat Ahmet Karahisarî'nin1540'lı yıllarda yazdığı dini bir metnin ön yüzü bu benzerliğin bir örneğidir. Karahisarî’nin mektuplarında görülen, Art Nouveau tasarımlarının bir özelliği olan kırbaç darbesi(Whiplash), birçok Art Nouveau sanatçısı tarafından beğeniliyor.

Rüstem Paşa Camii revağındaki çini pano. Fotoğraf: Uluç Algan
Rüstem Paşa Camii revağındaki çini pano. Fotoğraf: Uluç Algan

Kompozisyon açısından Osmanlı Sanatı ile Art Nouveau arasında da belirgin bir yakınlık görülüyor. Osmanlı geleneğine yakın olmasından ötürü de Art Nouveau, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde çok tercih edilen bir üslup oluyor. Rüstem Paşa Camii revağındaki 16. yüzyılda tasarlanmış olan çini pano, Osmanlı Sanatı ile Art Nouveau arasındaki yakınlığı mükemmel bir şekilde gösteriyor. Bu kompozisyondaki sembolik çiçekler ve yapraklar kendi içlerinde dalgalı, eğrisel bir halde kullanılıyor. Namaza geç kalanlar için camilerin dışında giriş kapısı önündeki avludan yüksek namaz kılma yeri anlamına gelen son cemaat yerindeki söz konusu bahar ağaçlı çini panodaki laleler, diğer lalelerden boyut olarak daha büyük olmasıyla öne çıkıyor. Bu panoda, bahar dallarının dibinden çıkan lale ve karanfil motiflerinin asimetrik şekilde yerleştirildiği görülüyor. Kompozisyonun dengeli oluşuyla asimetri içinde simetrik görünüm ortaya çıkmıştır. Rüstem Paşa çini panelinin çiçek imgeleri, kıvrımlı formları ve nitelikli simetrisine karşılık kantitatif asimetrisi, daha sonra Art Nouveau üslubu ile ilişkilendirilecek tasarım ilkeleridir.

Toulouse-Lautrec’in Jane Avril posteri. Fotoğraf: URL-3Henri de Toulouse-Lautrec tarafından tasarlanmış Jane Avril posterinde yer alan, saçları kıvrılan kadın figüründe, Art Nouveau üsluba özgü kırbaç darbesi hattı görülmektedir. Elbisenin üstüne sardırılmış yılan da kıvrık formu itibariyle "kırbaç çizgisi" olarak adlandırılan bu çizgiyi simgelemektedir. 18. yüzyıl Osmanlı minyatür ressamı Levni’nin dansçı kız imajı ile Toulouse-Lautrec’inJane Avril posterleri arasında da ilginç bir benzerlik görülmüştür. Geleneksel Osmanlı süsleme repertuarı büyük ölçüde stilize edilmiş çiçek ve ağaçlara dayanıyor.

Levni Dansçı Kız. Fotoğraf: URL-4
Levni Dansçı Kız. Fotoğraf: URL-4

Özer, Art Nouveau döneminin Avrupalı sanatçılarının, saray ressamı Levni'nin dansçı minyatürleri gibi Osmanlı modellerinden yararlanmış olabileceklerine işaret ediyor. Çinilerden malzemelere kadar akla gelebilecek her türlü sanat nesnesi çiçek bahçesi imgeleriyle süsleniyor. Bu aynı zamanda metinleri tezhip etmenin ve kitap kapaklarını süslemenin popüler bir yoluydu. Örneğin, incelikle kıvrılan sembolik çiçekler ve ağaçlar, yaklaşık 1540 tarihli bir Hadis kitabınınlake derikapağının içini muhteşem bir bahçeye dönüştürüyor.

Fransız Art Nouveau'sunun, özellikle de Ecole de Nancy'nin daha figüratif imgelerinin bu geleneksel Osmanlı bahçe tasarımlarıyla büyük benzerlikler taşıdığını belirtmek önemlidir. Victorien Sardou'nun "Gismonda" (1895) adlı oyunu için Alfons Much tarafından tasarlanan taşbaskı afiş, Osmanlı Sanatı ile Art Nouveau arasında çarpıcı bir diğer benzerliğe örnek teşkil ediyor. Söz konusu afişin tasarımı Osmanlı Sanatı'na benzer birçok özellik taşıyor. Bu afiş, ünlü aktris Sarah Bernhardt'ı Osmanlı kaftanına benzeyen bir elbise giyerken tasvir ediyor.

2851 kayıt numaralı Hadis Kitabı’nın kapağının iç kısmı (1540). Fotoğraf: URL-55
2851 kayıt numaralı Hadis Kitabı’nın kapağının iç kısmı (1540). Fotoğraf: URL-55

Aynı zamanda Bernhardt'ın kaftanını süsleyen stilize altın yapraklar Osmanlı motiflerine çok benziyor. Bu motifler, on altıncı yüzyılın ünlü Osmanlı sanatçısı Kara Memi'nin Kanuni Sultan Süleyman'ın Divan-ı Muhibbi (1566) adlı şiir kitabı için yaptığı kenar tezhipleriyle karşılaştırıldığında benzerlik açıkça görülüyor. Kara Memi'nin bu eserin iki cildindeki kenar süslemeleri ile Sarah Bernhardt'ın kaftanının altın varaklarının neredeyse aynı tasarım dağarcığına sahip olması dikkat çekiyor.

Kara Memi tarafından tezhiplenmiş iki yaprak. Fotoğraf: URL-6
Kara Memi tarafından tezhiplenmiş iki yaprak. Fotoğraf: URL-6

Topkapı Sarayı'ndan on yedinci yüzyıla ait bir çini pano. Fotoğraf: Uluç AlganTopkapı Sarayı'ndanon yedinci yüzyıla ait bir çini pano bu olgunun dikkate değer bir örneğidir. Bu kompozisyonun baskın özelliği olan eğrisel kaligrafik formlar, merkezdeki sembolik çiçek ve yaprakları çevreliyor. En kayda değer Osmanlı sanat eserleri 1850'li ve 1860'lı yıllara tarihlenen bazı mezar taşlarıdır. Hepsi Art Nouveau niteliklerine sahip olsa da bu akımdan öncesine ait olmalarıyla dikkat çekiyor. Bu yıllardaki mezar taşları sıklıkla kıvrımlarla şekillendiriliyor.

Süleymaniye Kompleksi, mezar taşı. Fotoğraf: Uluç Algan
Süleymaniye Kompleksi, mezar taşı. Fotoğraf: Uluç Algan

Aşağıda görselleri paylaşılan tüm mezar taşlarının tasarım dili ve kompozisyonları, Osmanlı Sanatı ve Art Nouveau'nun paylaştığı nitelikleri sergiliyor.

Yukarıda bahsedilen sanat eserlerinin de gösterdiği gibi, Art Nouveau'nun organik formlarının Osmanlı Sanatı’nda zaten mevcut olduğu görülüyor. Dolayısıyla Art Nouveau’nun Osmanlı İmparatorluğu'nda böylesine büyük bir popülerlik kazanması da şaşırtıcı olmuyor. Osmanlılar için aşina bir tasarım anlayışına sahip olan Art Nouveau, Osmanlı’nın geleneksel tasarım mirasının bir devamı niteliğinde oluyor. Bu nedenle, bu yeni sanat hareketinin Osmanlı İmparatorluğu'nda bu kadar popüler olması şaşırtıcı olmuyor.

Süleymaniye Kompleksi, mezar taşı. Fotoğraf: Uluç Algan
Süleymaniye Kompleksi, mezar taşı. Fotoğraf: Uluç Algan

Kaynakça

-Algan, U. (2022). Art Nouveau, Art Deco ve Bauhaus Arasında, İstanbul Mimarlığında Üslup Melezlenmeleri: İnönü Caddesi Özelinde Cephe Analizleri Üzerinden Bir Okuma. (Yüksek lisans tezi). Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

-Çevik, G. (2014). Rüstem Paşa Camii çinilerinde lale ve karanfil motifleri (Master's thesis, Güzel Sanatlar Enstitüsü).

-Özer, F. (2002). The Affinity Between Ottoman Art and Art Nouveau. İçinde: Ögel, S. ve Wedekind, G. (ed.) Sanat Tarihi Defterleri, Özel Sayı, Okzident Und Orient. (s.-151-162) İstanbul: Ege Yayınları. -Batur, A. (1995). Art Nouveau Mimarlığı ve İstanbul. Mimari Akımlar, 1, 44-63.