Çanakkale'de geçmiş ile bugünü bağlayan bir müze

Troya Müzesi.
Troya Müzesi.

Troya Müzesinin tohum2011 yılında, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün, Çanakkale’nin Tevfikiye Köyü’nde yapılacak müze yapısı için serbest katılımlı, tek aşamalı, ulusal mimari proje yarışmasını ilan etmesiyle atılıyor. Üç gün süren değerlendirme sonucunda jürinin, oybirliğiyle Ömer Selçuk Baz ve ekibinin projesini birincilik ödülüne layık görmesiyle de müzenin tasarımına karar veriliyor. Troya Müzesi, Troya'nın hikayesini, mitoloji, arkeoloji, coğrafya ve tarihin çok odaklı mercekleri aracılığıyla yansıtmak ve temsil etmek üzere tasarlanmış olması ile öne çıkıyor.

Troya Müzesi.
Troya Müzesi.

Troya’da bir müze inşa etme fikri, Türkiye’de ilk Milli Parkların kurulmaya başladığı bir dönem olan, 1960’lı yıllara denk geliyor. Bu dönemde ve sonrasında hem Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın hem de arkeologların Troya eserlerini sergileyecek bir müze düşüncesine sıcak baktıkları biliniyor. Truva ören yerinin keşfinden sonra, buluntuların bir müzede sergilenmesi fikri, başta 1988 ile 2005 yılları arasında kazı yapan Korfmann olmak üzere alanın arkeologlarının bir hayali olduğu da biliniyor. Eski Troya Müzesi hakkında yayınlanmış çok fazla bilgi olmasa da yeni müze, ulusal bir mimari yarışma sonucu, Yalın Mimarlık tarafından tasarlanıyor. Hem ören yerinden gelen nesneleri sergileyen hem de Troya'nın kendisini konu edinen müze, Troya buluntularının değerini de arttırıyor. Troya Müzesi, 2018 yılında, Troya Ören Yeri’nin UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesinin 20.yılında, kapılarını ziyaretçilerine açıyor. Müze yapısı, 2021 yılında Avrupa Müze Forumu (EMF) tarafından verilen 2020 Yılı Özel Ödülü’ne layık görülüyor. Ödül duyurusunda, müzenin parlak ışık ve gölge oyunlarıyla "zamanın geçtiği hissini" verdiği ve “geçmişle bugünü birbirine bağladığı” belirtiliyor.

Troya Müzesi.
Troya Müzesi.

Yer seçimi konusunda Mimar Selçuk Baz, müzeyi Troya antik alanından uzakta inşa etmeyi tercih ettiklerini, çünkü kalıntılara yaklaştıkça antik ruhun daha fazla tehlikeye girebileceğini söylüyor. Ören yeri ile müzeyi birbirine bağlayan aks, antik ile modern arasında bir köprü görevi görmeyi amaçlıyor. Ziyaretçiler, gezi rotalarını müzeden alana ya da tam tersi yönde başlatabiliyor. Müze yapısı bilinçli olarak modern çizgiler taşıyor olsa da antik aurayı da yansıtıyor.

Troya Müzesi.
Troya Müzesi.

5000 yıl önce, müzenin konumlandığı, günümüzde ova olan yerin, körfez olduğu biliniyor. O dönemlerde Troya, ticaret yolları üzerinde konumlanan değerli bir kent olarak karşımıza çıkıyor. Troya’nın konumlandığı Hisarlık Höyüğü, elverişli konumu nedeni ile 3500 yıl boyunca sürekli yerleşim görüyor. Yapılar ve sur duvarları taş ve kerpiçle inşa ediliyor. Yeni yapıların yapımı sırasında eskiler yenilerin temellerini oluşturuyor ve böylece yerleşimler iç içe inşa ediliyor. Bu durum ile katmanlı bir doku karşımıza çıkıyor. Troya, diğer birçok arkeolojik ören yeri gibi farklı katmanlardan oluşuyor. Bu katmanlar kentin farklı dönemlerde üst üste tekrar tekrar inşa edilmesinden meydana geliyor. Söz konusu durum doğayla birlikte insan eliyle üretilmiş bir höyüğü ortaya çıkarıyor. Bir arkeologdan çok, bir hazine avcısı olan Heinrich Schliemann’ın İlyada’daki metinlerden bu höyüğü keşfedip kazana kadar, çok uzun bir süre Troya’nın lokasyonu hakkında bir bilgiye ulaşılamıyor. Doğal peyzajın örterek kapattığı bu höyükte Heinrich Schliemann, “Schliemann Yarması” dedikleri bir operasyonla Troya ile ilgili buluntulara ilk defa ulaşıyor. Schliemann, Troia IIdöneminiİlyada’daki Troia olarak kabul ediyor. Hisarlık Tepesi’nde, ilk Tunç Çağı’ndan Demir Çağı’na kadar yedi yerleşme katı ve 50’den fazla yapı evresi bulunuyor. Bunların üzerinde Antik Yunan ve Roma Kenti İlion’un kalıntıları, en üstte Doğu Roma Dönemi (Bizans) yerleşmesi yer alıyor. Böylece tepenin kültür dokusu 15 metreyi buluyor.

Troya Antik Kenti.
Troya Antik Kenti.

Troya Müzesi’nin inşası 2013 yılının Ağustos ayında başlıyor, 2018 yılına gelindiğinde ise bu yılın Troya yılı ilan edilmesi sonucu inşaat hız kazanıyor ve 2018 yılının Mart ayında müzenin resmi açılışı gerçekleşiyor. 2013 yılında yapılan inşaat ihalesi ile ilerleyen sürece 2015 ile 2017 yılları arasında ara veriliyor. 2017 yılında ikinci ihale Aksan İnşaat ile yapılıyor ve inşa çalışmalarına yeniden başlanıyor. Troya Müzesi’nin sergi içeriği ve tasarımı, Küratör Deniz Ünsal, Mimar Lebriz Atan Karaatlı, Mimar Burçin Akcan ve Mimar Cristina Rizzello tarafından gerçekleştiriliyor. Müzede Troya'dan ve yakınlarındaki diğer antik alanlardan çıkarılan 2.000 eser sergileniyor ve depo koleksiyonunda 41.000 eser bulunuyor.

Troya Müzesi’ne Giden Patika.
Troya Müzesi’ne Giden Patika.
Troya Müzesi, Giriş, Rampa.
Troya Müzesi, Giriş, Rampa.

Yaklaşık olarak 90.000 m²’lik alan üzerine planlanan Troya Müzesi’nin 12.765 m²’lik kısmını kapalı alanlı müze, teşhir, depolama, idari birimler, laboratuvar ve sosyal donatı mahalleri oluşturuyor. 37.250 m²’lik açık alanda ise teşhir, peyzaj, otopark ve ziyaret alanları yer alıyor. Toplam 104,000 metrekarelik arazi üzerine inşa edilen müzenin, 11,500 metrekarelik kapalı alanının 2400 metrekarelik alanını sergileme alanı kaplıyor. Yeni müze binasının 12.750 metrekarelik yüzey alanı üzerindeki tasarımı, antik yerleşimin sürekliliğini yansıtan kesintisiz bir yaya yolu ve rampa boyunca inşa edilen çoklu sergi birimleri ve interaktif alanlardan oluşuyor.

Troya Müzesi, İç Mekân.
Troya Müzesi, İç Mekân.

Cephe malzemesi olarak paslanmış metal (korten) kullanılıyor. Troya’daki buluntuların birçoğunun kaynağının pişmiş toprak olması doğrultusunda, paslanmış metal korten ile pişmiş toprağın kahverengi tonlarına yakın rengi uyum sağlıyor. Kortenin rengi de zaman geçtikte oksitlenerek adeta toprağın pişirilmesi sonucu kahverengiye doğru dönen tonlara yaklaşıyor. Korten, topraktan çıkarılmış, kırılmış çanak çömlek gibi zaman geçtikçe renk değiştiriyor. Tasarımda ilk bakışta, 100 metre uzunluğundaki rampa, yeryüzüne doğru yönelen yapı, tekrar yukarı doğru çıkan rampa ve rampanın altında yer alan destek işlevleri dikkat çekiyor. Müzenin giriş rampasından indikten sonra ziyaretçiler, keşfedilmeyi bekleyen Troya hikayesinin merak uyandıran dünyasına ulaşıyor. Yapının belirgin bir kapısı bulunmuyor. Aslında kapı, bir eşik olan rampanın ta kendisi olarak karşımıza çıkıyor. Ömer Selçuk Baz, 100 metre uzunluğundaki rampanın, Troya’nın katmanlarındaki hareketi, seyri simüle ettiğini dile getiriyor. Tasarımda tüm destek işlevleri, yer altındaki tek bir katta toplanıyor. Söz konusu üzeri peyzaj ile örtülü bu kat yeryüzünden ise algılanmıyor. Kare planlı sergi alanının etrafını ise atölyeler, depolar, giriş, işlikler, konferans salonu ve teknik hacimler sarıyor. Yapının batı kanatında da ofis, laboratuvar, teknik hacim ve depo alanları yer alıyor.

Troya Müzesi, Troya Katmanlarını Anlatan Diyagram.
Troya Müzesi, Troya Katmanlarını Anlatan Diyagram.
Troya Müzesi, Troya Katmanlarını Anlatan Diyagram.
Troya Müzesi, Troya Katmanlarını Anlatan Diyagram.

Yaklaşık 8500-9000 metrekare büyüklüğündeki, yayılı, tek katlı topografik çatılı bir düzlemin üzerinden, 32X32 metre ebatlı, dört farklı kattan meydana gelen bir sergi yapısı yükseliyor. Zemin kat da dahil olmak üzere müzenin dört ana katı içeriklerine göre sırasıyla, Troas Kentleri, Troya'nın Katmanları, Antik Dünya, Troya Kazılarının Tarihi şeklinde isimlendiriliyor. Anatomisi gereği, ziyaretçiler yapının her katından her katına rampalarla ulaşabiliyor. Toplam uzunluğu 480 metre olan %6 eğimli rampalar ile müzenin üst katlarına çıkılıyor. Cephedeki blok aralarındandoğal peyzaj alanları ve Troya kalıntıları görülebiliyor. Tasarımda, seyir terası ile sonlanan bir kurgu karşımıza çıkıyor. Bu teras ziyaretçilere, pastoral, şiirsel, doğal peyzaja bir bakış atabilme fırsatı sunuyor. Zemin kattaki sirkülasyon bandı, dört tarafındaki konferans salonu, satış birimleri, işlikler, atölyeler, yönetim gibi destek işlevleriyle çevreleniyor. Sirkülasyon bandından tüm fonksiyonlara ve sergi yapısına ulaşılabiliyor. Sirkülasyon bandı üzerinde yer alan şeffaf cepheli atölyeler, ziyaretçilerin restorasyon ve bakım çalışmalarını izleyebilmelerine olanak sağlayacak şekilde düzenleniyor.

Troya Müzesi, İç Rampa.
Troya Müzesi, İç Rampa.
Troya Müzesi, İç Rampa ve Açıklıklar. Cephedeki blok aralarından doğal peyzaj alanları ve Troya kalıntıları görülebiliyor.
Troya Müzesi, İç Rampa ve Açıklıklar. Cephedeki blok aralarından doğal peyzaj alanları ve Troya kalıntıları görülebiliyor.

Yapının tasarımında, sergi bloğu dışındaki tüm bölümler eğimli bir çatı ile mevcut topografya kotlarına entegre ediliyor. Müze, pandemi döneminde Türkiye'deki ilk sanal müzelerden biri haline gelmesiyle de öne çıkıyor. Tasarımı ile Troya Müzesi yapısı, Troya Ören Yeri’nin önüne geçmiyor, ören yerinin yorumlanmasına destek veriyor.

Troya Müzesi, Sergi Alanı, Atrium.
Troya Müzesi, Sergi Alanı, Atrium.
Troya Müzesi, Işıklık.
Troya Müzesi, Işıklık.
Troya Müzesi.
Troya Müzesi.
Troya Müzesi.
Troya Müzesi.
Troya Müzesi.
Troya Müzesi.
KAYNAK / -ÇELİK, T. (2021). İÇ MEKÂN TASARIMINDA FENOMENOLOJİK ALGI İLKELERİ VE TROYA MÜZESİ ÖRNEĞİ. (YÜKSEK LİSANS TEZİ). KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, KOCAELİ. -SELÇUK, A. M. (2021). READİNG TROY: TEXT, SİTE AND MUSEUM. (YÜKSEK LİSANS TEZİ). ORTA DOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ, SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ, ANKARA.

Yorumunuzu yazın, tartışmaya katılın!

YORUMLAR
Sırala :

Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım