Çiftlikten sanatçı stüdyosuna dönüşüm: Hloduberg

Mevcut beton yapının kendine özgü karakterini korumak ve tasarımın amacına uygun unsurlarından yararlanmak için hacim mümkün olduğunca orijinal haliyle bırakılıyor. Mevcut hacim korunarak, betondan ve oluklu çelikten eklentiler yapılıyor. Ahırın sağlam beton yapısı korunarak, iki katlı bir stüdyo alanı tasarlanıyor. Stüdyo alanının yanı sıra projeye bir mutfak ve yemek alanı da dahil ediliyor.

Ana yapıya bitişik tek katlı duvarlar, temelsiz inşa edildiği için yeniden kullanılamıyor. Bu nedenle duvarlar, bulundukları gibi bırakılıyor ve açık bir avlu meydana getiriliyor. Yapının zemin katı, daha iyi ışık alan, yeni ve mevcut açıklıklardan çevredeki peyzajın manzarasına hâkim bir alan sağlamak üzere tasarlanıyor.

Hloduberg Sanatçı Stüdyosu’nun kullanıcıları, daha önce kontrplak üzerinde bazı çalışmalar yaptığı için mimarlarla birlikte farklı pigmentler deniyor ve doğadaki renklerden ilham alan bir palet üzerinde çalışıyor. Evin ortak kullanım alanları olan birinci katta, yerel tasarımların iç mekanlarından esinlenerek yumuşak renkler ve malzemeler tercih ediyorlar. Üst kat, yeni ahşap çerçeve yapısı nedeniyle açıklıklar açısından daha özgür mekanlar sunuyor.

Mimarlar yapıyı, "Orijinal beton yapıdaki zemin katta, çoğunlukla duvarlar güçlendirilmediği ve daha fazla açılma yapıyı tehlikeye atacağı için, yalnızca gerekli olan yerlerde açıklıklar kullandık." şeklinde açıklıyor.

Yapının zemin katı, brüt beton zemin ve lekeli huş ağacından oluşankontrplak kaplı yüzeyler dahil olmak üzere basit ve pratik malzemelerden meydana gelen bir palete sahip.

Mevcut zemin katın üzerine eklenen ahşap çerçeveli yapı, küçük bir oturma odası, iki tane çift kişilik yatak odası ve bir banyo dahil olmak üzere yapının daha fazla iç mekanını içeriyor.

Birinci kattaki kontrplak korkuluklar dahil olmak üzere proje boyunca çeşitli geri dönüştürülmüş malzemeler kullanılıyor. Tüm iç kapılar ve banyo lavabosu Reykjavik'teki bir geri dönüşüm merkezinden tedarik ediliyor.

Mimarlar, "Sert iklimlerde çalışma deneyimimize göre, oluklu çelik ağır hava koşullarına dayanabilen birkaç kaplama seçeneğinden biri. Oluk aynı zamanda yerel yapı geleneğine de bir referans oluşturuyor. 20. yüzyılın başlarından itibaren oluklu çelik, İzlanda'da kırsal ve kentsel ortamlarda tüm tipolojiler için yaygın olarak kullanılıyor." şeklinde belirtiyor.