Çocuk ve Kent: Esslingen

Esslingen şehrinin haritası ve şehirdeki çocukların izleri.
Esslingen şehrinin haritası ve şehirdeki çocukların izleri.

Esslingen’de yaşayan Gizem Söylet, şehirde çocuklar için alınan önlemleri, çocuk rotalarını, çocuk parklarını ve çocukların hayatını daha güzel kılan detayları kaleme aldı. Söylet’in kent ve çocuk bağlamındaki izlenimleri, Karşılaştırmalı Kentler serimizde sizlerle…

Kentlerde yaşayan çocukların kırsalda yaşayan çocuklara göre daha sınırlı ve duvarlarla çevrili bir hayatları olduğuna inanırız. Ben de Esslingen’e taşınmadan önce öyle düşünüyordum. Elbette Esslingen orta ölçekte bir şehir ama bunun da yardımıyla burada yaşayan çocuklar çok daha özgür ve güvenli bir hayat sürüyor. Esslingen’de ilkokul çağında, tek başına okula, markete ya da kursa giden çocuklar görmek mümkün. Sırtlarında müzik aleti veya spor çantası taşıyan, arkadaşlarıyla sohbet ederek sokak kenarlarında, parklarda vakit geçiren çocuklar, şehir hayatının bir parçası. Ancak bu boş vakitleri çok uzun sürmüyor çünkü okulları dışında her çocuğun bir hobisi var. Kimi müzik kursuna gidiyor, kimisi spor yapıyor, bazıları da çocuk yaştan bilim odaklı aktivitelere katılıyor. Gelenek haline gelmiş bu boş zaman aktiviteleri, yetişkin olana kadar devam ediyor. Sonrasında da ruhsal, zihinsel ve bedensel gelişime çok büyük katkı sağlıyor.

Kent ve çocuk bağlamında özellikle ilkokuldan, ortaokul son sınıfa kadar olan çocukları ele almak istedim zira çocukların bulundukları şehri tanıma süreçlerinin bu aralıkta başlayıp geliştiğini düşünüyorum. Aslında şehri keşfetme serüveni anaokulu yıllarında başlıyor, anaokulu öğretmenleri grupta dağılma olmaması için her çocuk tarafından tutulan bir iple çocukları yönlendirerek; şehrin ilgi çekici noktalarına geziler düzenliyor. Anaokulunda yapılan bu küçük gezilerin yanı sıra belediye tarafından ücretsiz, kentin tarihini anlatan, sadece çocuklar için yapılan geziler de mevcut. Bu kent gezilerinde örneğin şehrin önemli heykelleri, o heykellerdeki kişilerin hayatları, binaların tarihleri gibi bilgiler aktarılıyor. Daha o yaştan yaşadıkları şehri tanıyan bu çocuklar, kendilerini tam olarak bu şehre ait hissediyorlar.

İlkokula geldikleri zaman tanıdıkları şehirde tek başlarına okula gidip gelebiliyorlar. Sabahları sadece çocuklar için olan belediye otobüsleri (schulbus) duraklardan çocukları toplayarak okula götürüyor. Daha yakında oturan çocuklar ise bisiklet veya scooter kullanıyor. Bu yüzden okul önlerinde gelişi güzel bırakılmış birçok bisiklet ve scooter görebilirsiniz. Bisiklet o kadar yaygın ki okulların önünde bisikletler için özel parklar bile bulunuyor. Çocukların bisiklet yollarını kullanarak kendi araçlarıyla güvenli bir şekilde okula gelebilmeleri ve özgürce hareket edebilmeleri, onların bireysel gelişimine ve özgüvenlerine katkı sağlıyor.

Küçük yaşlardan itibaren arkadaşlarıyla bir araya gelerek plan yapan, kendi aktivitelerini organize eden çocuklar, hayat adına önemli bir disiplin de kazanmış oluyor. Şehir tarafından çocuklara özel tasarlanmış birçok imkan da çocukların hayatını kolaylaştırıyor. Bunlar arasında çocuklara özel belediye otobüsleri, bisiklet yolları, park alanları ve en önemlisi trafik yönlendirmeleri yer alıyor. Burada trafik tabelalarının etkinliği de devreye giriyor. Trafik tabelalarına ve yönlendirmelere uymak herkes tarafından benimsenmiş çok ciddi bir konu. Örnek olarak birkaç trafik tabelası çizdim. Okul önlerinde ve çocuk oyun alanlarının yakınında araç hızını, adım hızına indirmemenin cezası çok büyük. Kurallar çok katı ancak bu sayede çocukların güvenliği sağlanmış oluyor.

Okul otobüsüne dönüşmüş bir belediye otobüsü.
Okul otobüsüne dönüşmüş bir belediye otobüsü.

Şehirde dikkatimi çeken bir diğer konu da çocuk parklarındaki oyun aletleri. Salıncak, kaydırak, tahterevalli gibi oyuncaklar her ülkede, her parkta istisnasız bulunur. Esslingen’deki parklarda da bunlar elbette mevcut ama bunların dışında neredeyse her parkta bulunan, çocukların motor becerilerini geliştiren oyuncaklar dikkat çekiyor. Örneğin, kum taşımak için kepçe aleti, kumu yukarı çıkarabilmek için bir zincir ve çark mekanizması, kaldıraç gibi oyuncaklar çocukları hem eğlendiriyor hem de becerilerini ve yaratıcılıklarını geliştiriyor. Bunların dışında tramplenler ve zip line’ları da sıklıkla görmek mümkün. Bu aletler hem spor hem eğlence imkanı sunuyor. Parkların konumuna göre, farklı tarzlarda tasarlanmış parklar da bulunuyor. Örneğin oyun parkı, ormanın içinde ise bütün aletler odunlardan yapılıyor; gölün yanındaysa gemi şeklinde tasarlanıyor; şehir merkezinde ise modern tasarımlar tercih ediliyor. Aileler için de bu farklı parklara gitmek bir nevi eğlence haline geliyor.

Parkta suyla oynayan çocuklar.
Parkta suyla oynayan çocuklar.

Son olarak kentte gördüğüm ve bana ilginç gelen bir kafeden bahsetmek istiyorum. Bu kafe, çocuk ve anne kafesi olarak düşünülmüş. Sadece kadınların ve çocukların buluşmak için, yemek yemek için, oyun ve eğlenceyle vakit geçirmek için gittikleri bir yer. Kafenin içinde bir oyun parkı var, çocuklar orda oyun oynarken anneler sohbet ediyor, anne - çocuk ilişkileri konuşuluyor, tecrübeler paylaşılıyor. Ayrıca, bu kafede seminerler ve toplantılar da yapılabiliyor.

Şehirdeki anne-çocuk kafesi.
Şehirdeki anne-çocuk kafesi.

Anne ve babaların çocuklara huzurlu ve güvenli bir ortam sağlarken şehrin buna olanak sağlaması, şehir tasarımcıları ve yöneticilerinin bu konuya özellikle önem vermesi, herkeste bu bilincin var olması, çocukların gelişimi için işleri kolaylaştıran ana unsurlar. Gelecek nesiller için yapılan tüm yatırımların, gelecekte dünyaya iyilik ve huzur getirmesi en büyük temennim.