Doğa ve Kent Yaşamının Kesişimi: Arborescence Apartmanları

"IMAGINE ANGERS" yarışması kapsamında tasarlanan Arborescence, 35 metre yüksekliğindeki dikey bahçesi ile yeşil alan ve insan sağlığı arasındaki ilişkiyi yeniden yorumluyor. Proje, mimarlığın doğa ile kent çevresini nasıl bağlayabileceğini gösteriyor ve Maine Nehri'nden kent merkezine uzanan bir bağlantı kuruyor. Bu yaklaşımıyla bahçecilik başkenti için karakteristik bir simge haline geliyor. Yapı kentin yeşil dokusuna katkı sağlarken aynı zamanda sürdürülebilir yaşam alanları sunuyor.

Fransa-Singapur kültürel etkileşiminden beslenen Arborescence, projenin tüm katlarında bulunan zengin bitki örtüsüyle kendini gösteriyor. Binanın yönlendirilişi her yaşam alanının doğal ışıktan yararlanmasını, çapraz havalandırmadan faydalanmasını ve kesintisiz manzaraya sahip olmasını sağlıyor. Bu tasarım yaklaşımı kullanıcıların konfor düzeyini artırırken enerji verimliliğine de katkıda bulunuyor.

Projenin programı kuşaklararası bir stratejiyle şekilleniyor. Farklı yaş gruplarından kullanıcılar ortak bir merkez bahçede buluşuyor. Gün boyunca herkese açık olan bahçe, farklı kuşaklar arasında canlı bir etkileşim alanına dönüşerek sosyal bağları güçlendiriyor ve empatiyi destekliyor. Yeşil çatılar ve teraslar ısı yalıtımını sağlarken çevresel etkileri azaltıyor ve biyoçeşitliliği artırıyor. Bu ortak alanlar aynı zamanda kent yaşamının getirdiği yoğunluğu dengeliyor.

Biyofili konsepti Arborescence'ın özünü oluşturuyor. Her katta yeşil alanlar ve doğal ışık kullanıcılarla çevre arasında uyumlu bir denge kuruyor. Dış mekandaki yeşil alanlar ve teraslardan görünen manzaralar stresten uzak ve olumlu bir atmosfer sunuyor. İç mekanlarda kullanılan doğal malzemeler ve bitkiler kullanıcıların doğayla olan bağlantısını güçlendiriyor.
Yapının akışkan geometrisi ve yoğun bitki örtüsü kullanıcı sağlığını merkeze alıyor. Projenin kalbinde yer alan 'Yaşam Ağacı' yazın doğal ve davetkar bir ortam oluşturuyor. Geniş teraslar ve yaşam alanları dinlenme imkanı sunarken ahşap tavan kaplamaları kullanıcıları sarmalıyor. Bu tasarım öğeleri binanın her noktasında kendini gösteriyor.
Ahşap ve doğanın birleşimi kent yaşamına alternatif bir yaklaşım getirirken ortak alanlar sosyal etkileşimi teşvik ediyor. Bina hakim rüzgarlardan ve güneş ışığından optimum düzeyde faydalanıyor. Güney cephesi kışın güneş kazanımını artırırken balkonlar yazın güneş kırıcı işlevi görüyor. Açık alandaki bitkiler serinletici etki sağlayarak biyoklimatik yaklaşımı destekliyor. Bu pasif tasarım stratejileri binanın enerji tüketimini minimize ediyor.

Çok yönlü konut birimleri doğal çapraz havalandırmadan yararlanırken dalgalı teraslar gökyüzü manzarası sunuyor. Yeşil çatılar ve bitkilendirilmiş teraslar kentsel ekolojik koridorlara entegre oluyor. 122 konut biriminden oluşan proje, yaşlı yaşam alanları, kreş, çeşitli sosyal donatılar ve ofisleri içeriyor. Zemin katta 2.600 m², toplamda 8.900 m² alana sahip olan yapı yoğunluğu yeşil alanlarla dengeliyor. Her birimin kendine özgü ihtiyaçları tasarımda dikkate alınıyor.

Merkezi bahçe farklı programları - kreş, yaşlı yaşam alanları, konutlar ve ofisler - birbirine bağlıyor ve gün boyunca halka açık kalıyor. Yeşil alanlar ve ortak mekanlar farklı gruplar arasında etkileşimi teşvik ediyor. Üç cephesi farklı işlevleri barındıran proje, her fonksiyon için özel erişim sağlarken giriş holü ve merkez bahçe gibi geniş ortak alanlar sunuyor. Bu programatik çeşitlilik yapının canlı bir sosyal merkez olmasını sağlıyor.

Mekanlar iç içe katmanlar halinde düzenleniyor: Zemin katta ofisler, kreş ve yaşlı donatıları; podyumda yaşlı yaşam alanları; üst katlarda konut birimleri, kent villası ve sağlıklı yaşam merkezi yer alıyor. Ortak alanlar yaşlılar, çocuklar, yetişkinler ve öğrencilerin buluşma noktaları haline geliyor. Farklı işlevler arasındaki geçişler kullanıcı deneyimi gözetilerek tasarlanıyor.
Bir ağacın formundan esinlenen özgün morfoloji hava ve ışıkla dolu mekanlar sunuyor. Konut birimleri merkezi bir 'gövde' etrafında konumlanıyor ve çoklu yönelimler, tasarlanmış manzaralar ve doğal çapraz havalandırmadan faydalanıyor. Doğu ve batıdaki iki 'kol'da yaşlı birimleri yer alıyor ve bunların terasları Maine'e bakan asırlık çınar ağaçları arasında yüzüyor gibi görünüyor. Bu organik form aynı zamanda binanın teknik ve işlevsel gereksinimlerini de karşılıyor.










| Proje | Arborescence Apartments |
| Mimar | Crespy & Aumont Architects, WY-TO architects |
| Alan | 8200 m² |
| Yıl | 2024 |
| Yer | Angers, Fransa |
| Fotoğraf | Juan Cardona, Svend Andersen |