Doğayla bütünleşen bir enstalasyon: The Walk

Mimarlar, dünyadaki diğer canlılar gibi The Walk’ın da her yıl organik olarak büyütülmesini ve zamanla farklı formlara dönüşmesini planlıyor. The Walk, yerel doğal güzelliğin değerini çağdaş sanat ve kültürle birleştirerek anlatıyor. Tasarım ekibi enstalasyon için "Doğaya yolculuğu, günlük yaşamdan kaçışı, rahatlamayı, havanın tazeliğini, güneşin sıcaklığını ve anılara dalmayı temsil eder." diyor ve nehirde yüzen balıklar, gökyüzünde uçan kuşlar gibi yürümenin doğal bir insan hareketi olduğundan bahsediyor.

The Walk, insanların göz ardı edilmemesi gereken ufak tefek şeyleri fark etmeleri için bir hatırlatma olarak kuruldu."

414 metrekarelik alana kurulan bu özgün yürüyüş yolu, 8 kıvrımlı şekilden oluşuyor. Her biri 1 metre genişliğindeki parçaların uzunlukları, 12 ile 15 metre arasında değişiyor. Toplamda 83 adet çelik çubuktan oluşan yürüme yolu, 25 mm çapındaki çelik kolon ve kirişlerle destekleniyor ve destek sağlayan çubuklar zeminin altına gömülen betonarme blokla birleşiyor.

Mimarlar, alanın doğallığını bozmamak için, yapıyı oluşturan çelik çubukları bölgede yetişen Napier otunun (süper çim) sapına yakın çap ve boyutlarda üretmiş. Bu sayede enstalasyonun pastoral çevresi ile uyum sağlaması ve bütünleşmesi sağlanmış.

Mooban Wonder Festivali için tasarlanan ve yapımı 2020’de tamamlanan The Walk, taşınabilir olmasının yanı sıra farklı ortamlara uyum sağlayabilen bir enstalasyon. Festival; sürdürülebilir sanat eserleri, organik gıda ürünleri, kültürel gösteriler, özel tasarımlar, sanat sergileri ve konserler gibi pek çok etkinliğe ev sahipliği yapıyor.