Erişilebilir bir sanat deposu: Depot Boijmans Van Beuningen
Rotterdam'ın merkezindeki Depot Boijmans Van Beuningen, Eylül 2021’de açıldığında dünyanın ilk tamamen erişilebilir sanat deposu olarak işlevine başlayacak. Depot, müze dünyasının perde arkasındakileri göstermeyi ve müzenin sanat koleksiyonunun tamamını halka açık hale getirmeyi hedefliyor.
Şu anda birçok uluslararası müze, koleksiyonlarının yalnızca %6-7’sini sergileyebiliyor. Kalan eserlerin tamamı depolarda saklanıyor. Benzeri görülmemiş tipolojinin gereksinimlerini karşılamak için MVRDV tarafından özel olarak tasarlanmış olan Depot, eserleri gizleme geleneğinden kurtulmayı hedefliyor. Özgün ve ikonik yansıtıcı cephesiyle dikkatleri çeken bina açıldıktan sonra, önceden sergilenemeyen tüm eserleri görünür kılacak.
Depot tamamlandıktan sonra, ziyaretçiler gezintileri sırasında atriumdan eğitim alanlarına, sergi alanlarından film kabinlerine ve sanat eserlerinin restore edildiği uzmanlık merkezlerine dahi girebilecekler. Aynı zamanda, gümüş eşyaların cilalanmasını, sanat eserlerinin baştan sona restore edilmesini ve yurtdışındaki sergilere taşınmak üzere eserlerin paketlenmesini de görebilecekler.
Boijmans Van Beuningen Müzesinin koleksiyonundaki nesnelerin büyük bir kısmı şu anda, halka kapalı olan ve su baskını riski bulunan birden fazla depoda saklanıyor. Depot ise, güvensiz ve sürdürülemez ortamlarda olan eserlerin korunma ihtiyacını özgün şekilde gidermeyi hedefliyor.
Boijmans Van Beuningen Müzesi direktörleri Sjarel Ex ve Ina Klaassen, "Gelecek yıl Boijmans Van Beuningen koleksiyonunun tamamı 1935'ten bu yana ilk kez bir noktada tekrar görülebilecek. Koleksiyonu erişilebilir kılmanın, ona ne kadar değer verdiğimizi ve ne kadar iyi baktığımızı gösterdiğine inanıyoruz. Bu, Rotterdam sakinlerinin gurur duyacağı bir şey; kendi gözleriyle görmek istedikleri bir şey, çünkü kısmen bu muazzam sanatsal hazineye sahipler." sözleriyle yapının Rotterdam halkı ve müze için ne kadar önemli olduğunu açıklıyor.
39,5 metre yüksekliğindeki oval binanın formu kaseyi andırıyor. Zemin seviyesindeki izdüşümünden itibaren yapının dairesel formu genişliyor ve teras çatısında en fazla genişliğe erişiyor. Yapının dar zemini, Museumpark'a giden mevcut yol güzergahlarının engellenmeden kalmasını sağlıyor ve yer altı su tamponları üzerindeki etkiyi azaltıyor. Geniş çatı terası ise Rotterdam manzarasına seyir imkanı sağlıyor.
Yapının bulunduğu park alanı, çatısına yerleştirilen 75 adet huş ağacından oluşan bir yeşil teras ile daha büyük kamusal alana dönüştürülüyor. Huş ağaçları, çatı terasına dikilmeden üç yıl önce özel bir ağaç fidanlığında yetiştirilmiş. Teras, yaklaşık 35 metre yükseklikte altıncı katta yer alıyor ve çok hızlı devinim sağlayan asansörlerle doğrudan erişilebiliyor. Restoranın bulunduğu teras, ziyaretçilere Rotterdam’ın manzaralarını da sunuyor.
1664 aynalı panele bölünmüş 6609 m2 camdan oluşan yansıtıcı cephe, yapının çarpıcı özelliklerinden. Yansıtıcı cephe; etrafını saran insanların, Museumpark’ın yapraklarla kaplı arazisinin, bulutların ve Rotterdam’ın dinamik şehir siluetinin süslerini taşıyor. Yansıtıcı cephesi sayesinde bina, göz ardı edilemeyecek 15.000 m2'lik alan kaplamasına rağmen çevresine entegre oluyor.
Depot’un içerisinde çapraz geçişli 5 merdiven ve asma cam vitrinleri olan büyük atriyum dikkat çekiyor.
Yapının merkezinde yer alan cam çatılı atriyum; sergi odalarına, küratörlerin stüdyolarına, depolara ve diğer birçok etkinliğe bağlanıyor. Sanat eserleri, zemin kattaki lobiden başlayarak rota boyunca devam ederek çatı katındaki restorana kadar tüm binada sergileniyor.
Yapı tamamlandığında %99’u ziyaret edilebilir ve 151.000 eser içeren koleksiyonun tamamı sergilenir durumda olacak. Yapı, sanat eserlerini olabildiğince verimli bir şekilde muhafaza ettiği gibi farklı şekillerde sergilemeyi de mümkün kılıyor.
Eserler, duvarlara asılarak, vitrin içlerinde, paketlenmiş şekilde veya atriyumda asılı duran 13 devasa vitrinden birinde sergilenecek. Baskılar, çizimler ve fotoğraflar kapalı alanlarda duruyor ancak ziyaretçiler eserleri görüntülemek için talepte bulunabilecek. Film ve video koleksiyonu özel projeksiyon odalarında izlenecek.
Eserler, iklim gereksinimlerine göre depolanacak ve sergilenecek. Her depolama alanında, iklim kontrol sistemi tarafından sağlanan özel iklim koşulları sağlanıyor. Metal, plastik, organik/inorganik, siyah-beyaz/renkli fotoğrafçılık olmak üzere farklı malzemelerle üretilen sanat eserlerine uygun beş farklı iklim bölgesi bulunuyor.
Yapının tasarımında sürdürülebilirliğin ele alınması bir diğer önemli parametre. Jeotermal ısı alışverişi, güneş panelleri, LED aydınlatma, yağmur suyunu dönüştürme ve yüksek performanslı yalıtım binaya bağlı enerji tüketimi nötr hale getiriyor.
Proje İsmi | Depot Boijmans Van Beuningen |
Konum | Rotterdam, Hollanda |
Mimar | MVRDV |
Müşteri | Boijmans Van Beuningen Müzesi, De Verre Bergen Vakfı, Rotterdam Belediyesi |
Peyzaj | MTD landschapsarchitecten |
Müteahhit | BAM |
Yapı | IMd Danışmanlık Mühendisleri |
Maliyet Mühendisliği | BBN |
Tesisat | RHDHV |
Cephe Danışmanları | ABT |
Yapı Fiziği | Peutz |
Alan | 15000 m² |
Fotoğraflar | Ossip van Duivenbode, Rob Glastra, MVRDV |