Gökdelenler arasındaki pastoral çatı bahçesi: Radio Park
Radio City Music Hall'un tepesinde, Rockefeller Center’ın ününü yansıtacak akılda kalıcı bir peyzaj tasarımı gerçekleştirildi. Radio Park’ın içerisine her biri farklı tipolojilere sahip açık hava çalışma ortamları tasarlandı. HMWhite, çeşitli kullanım alanları oluşturarak kentsel doku içerisinde insan ile doğayı buluşturmayı amaçlıyor.
Rockefeller Center, New York'un Manhattan semtinde yer alıyor. 14’ü Rockefeller ailesi tarafından yaptırılan ve içerisinde orijinal Art Deco yapı da olmak üzere toplam 19 binadan oluşan komplekste kamusal alanlar yer alıyor. Radio Park, kompleks içerisindeki eğlence yapısı Radio City Music Hall’un çatı terasında konumlanıyor.
HMWhite, inşa edilmiş binalar ve ortamlar içerisinde doğal dünya ile insanlar arasındaki bağı güçlendiren biyofilik bir konsept üzerinde duruyor. Doğadan ilham alan formların kentsel yapılı çevreye entegrasyonunu amaçlayan biyofilik konsept, insanların ruh halini iyileştiriyor, üretkenliğini artırıyor, sağlık ve canlılık katıyor.
Radio Park’ın girişine, binadan doğal ortamın içine geçişi etkili şekilde hissettirmek adına yoğun bir ağaçlık alan tasarlanıyor. Bitişik ağaçların dallarıyla oluşturduğu dantel benzeri gölgelik, yoğun bir orman dokusu olarak okunuyor. Ağaçların arasından sızan güneş ışığı, bahçenin girişindeki doğal atmosferi güçlendirirken New York’un devasa gökdelenlerinin hakim olduğu görsel etkiyi kırıyor.
Gölgelenmiş taş yollar, çatıdaki pavyonların arasından kıvrılarak güneş dolu merkezi çimenlik alana açılıyor. Merkezi çimenlik, Rockefeller Center'ın klasik mimari çerçevesine atıfta bulunan eksenel bir yönlendirme ve organizasyon kuruyor. Basamaklı oturma alanı ve arkasındaki Gürgen çit, orta alandaki çimenliğin görsel etkisini güçlendiriyor. Kıvrılarak tüm alanı saran yollar, çeşitli özel alanlara ulaşıyor. Her yol ayrı bir peyzaj tipolojisi içinde uzanıyor.
Peyzajda sağlanan çeşitlilik ile farklı kullanıcıların aynı anda vakit geçirebileceği çok işlevli bir alan amaçlanıyor. Çeşitlilik sayesinde çalışanlar Radio Park’ı hem gündelik açık hava toplantıları hem de çalışma oturumları için kullanabiliyor. Gruplar, kurumsal aktiviteler yaparken bireysel kullanıcılar, ofislerden ve şehrin yoğunluğundan uzaklaşarak dinlenebiliyor. Gün ışığına ve doğaya kolay şekilde ulaşılıyor.
Merkezdeki çimenlik, bir şehir meydanı işlevi görüyor ve çevredeki farklı topolojiye sahip alanları bir dizi yükseltilmiş terasa bağlıyor. Basamaklar, kurumsal etkinlikler ve gösteriler için küçük bir sahne oluştururken tepe noktasındaki teras, bir oturma alanı sunuyor. Bu sessiz alanlar, dinlenme ve özel sohbetler için kullanılıyor.
Radio City Music Hall'un tepesindeki kamusal bahçe fikrinin geçmişi, mimar Raymond Hood'un Rockefeller Center için orijinal vizyonunun bir parçası olarak 1930'lara kadar uzanıyor. Hood'un imzasını taşıyan ilk planlar, çevredeki gökdelenlerden bakanların keyif alacağı, birçok çatıyı birbirine bağlayan terasları işaret ediyor. Bu planlar hiçbir zaman gerçekleşmiyor ve Radio City Music Hall çatısında bir bahçe olmadan 1932’de açılıyor.
2020’de Covid-19’un insanları Manhattan'ın yeşil açık alanları tekrar keşfetmeye yönlendirmesiyle Tishman Speyer, çatı bahçesi fikrini yeniden canlandırmak için bir plan öneriyor. NYC merkezli bir peyzaj mimari tasarım firması olan HMWhite, Sam Lawrence liderliğindeki bu proje için görevlendiriliyor. G3 Architecture, gelecekte 1270 Avenue of Americas'ı yayalar için parka bağlayacak bir gökyüzü köprüsünün yanı sıra iç lobileri de tasarlıyor.
Peyzajda kullanılan bitkiler, bölgenin mevsimsel koşullarında rahatlıkla uyum sağlaması için öncesinde yapılan güneş, gölge ve rüzgar ölçümlerine göre seçiliyor. Bitki örtüsünün mevcut yapıya ekstra yük getirmemesi için doğal toprak yerine hafif mühendislik ürünü bir yetiştirme ortamı kullanılıyor. Çatının tamamı yeni bir su yalıtım sistemiyle inşa ediliyor. Tüm bunların yanında yeşil çatı ek yalıtım oluşturarak iç alanı soğutmaya yardımcı oluyor, yoğun bina dokusu içerisinde ısı adası etkisini kırıyor.
Çevre etkenlerine ve ihtiyaçlarına göre tasarlanan Radio Park, kısa sürede Rockefeller Center içerisinde bir çekim noktası oluşturuyor ve kompleksin genel bağlamının bir parçası haline geliyor. Sadece insanlar değil kuşlar ve arılar da parkı kullanmaya başlıyor ve doğanın çekim gücünü gösteriyor.
Proje | HMWhite |
Alan | 2248 m² |
Konum | New York, Amerika BirleşikDevletleri |
Yıl | 2021 |
Yapı mühendisi | Active Design GroupEngineering |
MEP mühendisi | AMA Consulting Engineers P.C. |
Aydınlatma tasarımı | Kugler Ning Lighting Design |
İnşaat yöneticisi | Gilbane Building Company |
Peyzaj müteahhidi | Steven Dubner LandscapingInc. |
Sulama tasarımı | WC3 Design |
Fotoğraf | Tishman Speyer |