Kanser hastalarına iyileştirici mimari: Kalida Sant Paü Merkezi

Kálida Sant Paü Center; kanser hastaları ve çevrelerindeki insanlara, tek bir çatı altında pratik, duygusal ve sosyal destek destek alanı sağlıyor. Program, ücretsiz sorular sorulup tavsiye alınabilecek sıcak ve konuksever bir alanda yapılıyor ve geleneksel tıbbi tedaviyi savunuyor. Nitelikli profesyonellerin yardım sunduğu herkese açık bu merkez, diğer insanlarla tanışmak, sessiz bir inziva yeri bulmak ya da bir fincan çay içmek için fırsat sunuyor.

Kanser hastalarına psikolojik yardım sağlamak amacıyla açılmış bir İskoç vakfı olan Maggie's Centers, 1996 yılında kuruluyor.Mimarinin iyileşme sürecindeki rolünün önemini kabul eden Maggie's Centers’a bağlı olarak, dünya çapında ünlü mimarlar tarafından mevcut hastane tesislerinin yanı sıra 19 yeni sağlık binası da tasarlanıyor. Norman Foster, Richard Rogers, Zaha Hadid, OMA ve Steven Holl gibi ünlü mimarlar tarafından gerçekleştirilen Maggie's Centers binaları, uluslararası bir ağ sağlıyor.

Maggie's Merkezleri ağının bir parçası olarak Maggie'nin Katalonya'daki modelini geliştirmek için Kálida Vakfı, 2016 yılında Nous Cims tarafından kuruluyor ve bu konsepti yerel Katalan ortamına uyarlıyor. Santa Creu i Sant Pau Hastanesi Özel Vakfı, özellikle UNESCO tarafından dünya mirası alanı olarak belirlenenler başta olmak üzere hastane tesislerini koruyor ve geliştiriyor.

Benedetta Tagliabue – EMBT tarafından tasarlanan bina, Katalan modernist mimar Domènech i Montaner’in tasarladığı UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde de yer alan Barselona'daki Sant Pau Hastanesi'nin Art Nouveau kompleksine entegre ediliyor.

Tüm proje, orijinal hastane kompleksinin malzeme, doku, renk, geometri, çizim ve yeşillik zenginliğinden ilham alıyor. Mimarın, Domènech i Montaner'in mimarisinin tam orijinal dilini korumak istemesi, yeni bahçelere, cephelere ve çatı tasarımına yansıyor.

Kálida Merkezi, yapı kompleksinin genel yeşil alanı içinde, 400 m2 alana sahip bir bina ve geniş bir bahçeden oluşuyor. Orijinal hastanenin bahçesinde sürekli değişen bir çiçek bahçesine sahip olmak için Kálida merkezi, iç ve dış mekân arasındaki sınırları bulanıklaştırmayı amaçlayan bir bahçe pavyonu olarak tasarlanıyor. 650 metrekarelik açık bahçe, ana giriş ile hastanenin Onkoloji Ünitesi'ne bağlanarak hastaların tedavilerine gidip gelmelerini son derece erişilebilir hale getiriyor.

Eşsiz bina cephesi, sırlı seramik eklemelere sahip bir tuğla duvardan oluşuyor. Stratejik olarak konumlandırılmış cephe açıklıkları, ışığın içeri süzülmesine izin vererek iç mekâna havalandırma sağlıyor ve mahremiyeti koruyor.

Tasarım ekibi, yapının çevresindeki çeşitli geometrik şekiller ve tonlar sergileyen modernist binalardan referans alıyor. Uzaktan, duvardaki desenler, karmaşık kafes işlerinin eşsiz bir görselini oluşturuyor ve yoldan geçenlerin dikkatini çekiyor.

Bina, eski ve yeni hastane arasında yer alıyor ve iki kat arasındaki konumu göz önüne alındığında park için yeni bir topografyanın şekillenmesine yardımcı oluyor. Alt katta yapı, çevredeki bahçeye kuyruk şeklinde açılıyor. Üst katta, büyük pencereler, orijinal Art Nouveau hastanesi ile bir bağlantı sunuyor.

400 metrekarelik bina, geniş bir bahçe alanı ile iki katlı olarak düzenleniyor. Zemin kat, bir dizi bahçe ve teras olarak tasarlanan açık ve esnek bir alan sağlıyor. Çift kat yüksekliğinde bir yemek alanı etrafında tasarlanan katta ayrıca bir salon, kütüphane ve geniş çok amaçlı bir oda bulunuyor.

Güneye modernist hastane binalarına bakan mutfak, mekânın kalbi gibi hareket ediyor. Yaşam alanındaki sürgülü kapılar, bahçeye açılıyor ve güzel Akdeniz havasında iç mekanı dış mekanla bütünleştiriyor.

İkinci seviyede, hastaların kolayca aşağıya bakabilecekleri ve zemin seviyesinde gerçekleşen çeşitli aktiviteleri gözlemleyebilecekleri, çift yükseklikteki yemek odasının etrafında yer alacak şekilde bireysel odalar tasarlanıyor. Yapının duvarları, pergolaları ve bitkileri, konukların dışarıdayken bile mahremiyetlerini sağlıyor.

Benedetta Tagliabue mimari ve peyzaj tasarımıyla ilgilenirken, Patricia Urquiola, Birleşik Krallık dışındaki ilk Maggie's Center olan yeni kanser tedavi merkezinin iç tasarımını üstleniyor. İki kadın, küresel mimarlık ve tasarım sahnesinde önemli yer tutuyor. Patricia Urquiola'nın yardımıyla dünyanın dört bir yanından birçok ünlü marka Kálida'ya bağış şeklinde katkıda bulunuyor. Bu proje için gerekli olan hassasiyet ve konfor her mekana yansıtılıyor.

Parke döşemeyle ünlü İtalyan firması Listone Giordano, birinci katta kullanılacak meşe ahşap döşeme bağışıyla Kálida Sant Pau'yu destekliyor. Aynı şekilde Mutina’nın sıra dışı seramik karoları, yemek odası masasının oturacağı zemini ve merdivenin ana duvarını oluşturuyor.

Andreu World, alan boyunca oturma mobilyalarına katkıda bulunuyor. Grup etkinlikleri sırasında insanlara rahatlık sağlamak için farklı kanepeler, bireysel oturma alanları ve atölye çalışmaları için masa takımları ve yemek masasını çevreleyen sandalyeler sağlıyor. Viccarbe, merkezin ofisi için masaların yanı sıra sandalyeler ve diğer tamamlayıcı unsurları bağışlıyor.

Moroso, birinci kattaki grup etkinlikleri odası için bir kanepe ve profesyonel personelin mekânın farklı alanlarında samimi sohbetler kurması için çok faydalı olacak farklı masa ve sandalyeler ile projeye katkıda bulunuyor. Grup odalarının birinde Gan tarafından daha rahat ve konforlu bir alan sunan kanepeler ve halılar bulunuyor.

Koltuklar, sandalyeler ve masalar ile hem iç hem de dış mekanlara katkıda bulunan Kettal, hastaların ve misafirlerin hem merkezde hem de bahçede dinlenmelerini sağlıyor.

Flos, duvar lambaları, lambalar ve diğer aydınlatma armatürleri için destek sağlarken Marset ve Santa&Cole dekoratif öğeler ve lambalar bağışlıyor. Roca, tuvalet, banyo aksesuarları ve fayans bağışında bulunurken, Teixidors ve Kvadrat, tekstil parçalarıyla minder ve masa örtüsü üretimine katkıda bulunuyor.

Mutfak, kısmen Bulthaup tarafından bağışlanan modüller ve cihazlar kullanılarak yapılandırılırken mutfaktaki çatal bıçak takımı Casa Gay tarafından bağışlanıyor.

Yapının iç tasarımında; merkezdeki çeşitli alanların, hastaların sahadaki çeşitli etkinliklere özgürce katılabilmeleri için esnek ve uyarlanabilir hale getirilmesi amaçlanıyor. Sıcaklık ve ev hissi vermek için, mekânda ağırlıklı olarak ahşap ve seramik gibi sıcak renkli malzemeler kullanılıyor. Mobilya seçimi de düşünceli bir şekilde yapılıyor. Dinamik ve olumlu bir duygu hissettirmek hedefleniyor.

Yüksek tavanlar ve büyük camlar, gün boyunca doğal ışığın içeri girmesine izin veriyor. Böylece stres ve kaygının azaltılması hedefleniyor.

Ziyaretçilerin ana binaya girmek için altından geçtikleri kameriye, bahçeyi koruyan bir tabaka olarak tasarlanıyor. Lale ağacından imal edilen ahşaplar, küçük üçgenler oluşturuyor ve etraflarında çelik çerçeveler bulunuyor; böylece dış mekânda dokunsal kontrastlar yakalanıyor ve geleneksel hastane binası havasından kaçınılıyor.

Kàlida Merkezi, Sant Pau Hastanesi’nin hastası olsun ya da olmasın, kanserli herkese hizmet veriyor ve her bireyin ihtiyaçlarına net bir şekilde odaklanıyor.

Psikologlar, hemşireler, sosyal hizmet uzmanları ve terapistler dahil olmak üzere nitelikli profesyoneller, hastalara ücretsiz olarak duygusal, pratik ve sosyal destek sağlamak için yakınlarda yer alıyor. Merkezde ayrıca, aile üyelerine ve konuklara önceden randevu veya sevk olmaksızın herhangi bir zamanda ziyarete gelmeye teşvik eden randevusuz bir kayıt programı sağlanıyor.

Video: