Konuksever ada, yalın kütleler: Patina Maldivler Oteli

Kuzey Malé Atolü'ndeki Fari Adaları takımadaları arasında yer alan Capella Hotel Group yatırımıyla gerçekleşen Patina Maldivler projesi, doğayla derin bağlantıları teşvik eden mekanlar ve atmosferler sunan biyofilik tasarım prensipleri ile hayata geçiriliyor.

2021 yılının Mayıs ayında kullanıma açılan Patina Maldives Hotel, uluslararası ödüllü Studio MK27'nin kurucusu ünlü Brezilyalı mimar Marcio Kogan'ın biyofilik tasarımın radikal yeni bir örneği olarak kendini gösteriyor.

Ada manzarasının güzelliğinden ve metaforik öneminden ilham alan Studio MK27, yeni tatil yeri Patina Maldives için hassas, ritmik bir tasarım gerçekleştiriyor.

Yemyeşil peyzaj, Patina Maldives'in 90 çağdaş villanın ve 20 farklı fonksiyondaki kütlenin her birini çevreliyor ve çevredeki ada yaşamına davetkar bir şekilde açılıyor.

Yere zarifçe oturan mekandaki ahşaptan yapılmış tek yol, otelin programını düzenleyen bir eksen belirliyor. Bu geçidin sol tarafında bir ana bina ve villalar bulunuyor. Aksın diğer tarafında ise bir spa ve ortak alanlar görülüyor.

MarcioKogan'ın tasarım vizyonu, tatil köylerinde konaklama ve restoran alanlarına ve sosyal binalara yansıyor. Kamusal alanlar geniş metrekareye ait ortak bir merkez gibi davranarak davetkar bir tutum sergiliyor.

Bir doku ve kaplama hiyerarşisine göre düzenlenmiş binaların geçirgen tasarımı, açık ve kapalı alanlar arasında yumuşak bir geçiş sunuyor.

İç mekanlar boyunca, toprak renk paletleri, ince dokular ve mat yüzeyler, doğa ile diyalog oluşturuyor.

Ahşap, keten, rattan, kâğıt kordon, taş ve doğal lifler, iç mekanlardan dışarı uzanıyor, sınırları bulanıklaştırıyor, sakinleri dışarı çıkarırken dış dünyayı içeri çekiyor.

Oteldeki bir spa deneyimi "ada içinde ada" olarak tanımlanıyor. Tasarım ekibi, her yönden gökyüzü ve yoğun bitki örtüsü ile dolu bir spa mekânı tasarlıyor.

Patina, sürükleyici, deneyim odaklı seyahat arayan bir kitleye hitap etmek için tasarlanıyor.

İnsan merkezli tasarım, alanların konukların doğal hisleriyle uyumla hareket etmesini sağlıyor. Her bir bireyin ihtiyaçlarını, nazikçe ve sezgisel olarak tahmin ediyor ve gerçekleştiriyor. Böylece her konaklama ayrı bir deneyime dönüşüyor.

Maldivler için benzersiz bir şekilde, yerden tavana panoramik sürgülü pencere sistemi, villaların üç taraftaki unsurlara açılmasını sağlarken, özel yapım karartma panjurları bir düğme ile rahatlık sunuyor.

Patina Maldives için özelleştirilen ahşap mobilyalar, kontrol panelli karyolalardan gizli cihaz şarj bölmelerine kadar incelikli pratik ve estetik tasarım özelliklerini bir araya getiriyor.

Küçük çocuklu çiftler için tek yatak odaları villalar tercih ediliyor. İki yatak odalı villalarda ayrıca oturma alanı yer alıyor. Üç yatak odalı sahil evleri ise iki kattan oluşuyor. Bu villalarda; 2 yatak odası, geniş bir açık teras, banyo ve geniş bir giyinme odasıyla tüm kat büyüklüğünde bir ana yatak odası bulunuyor.

Villarda toprak rengi tonlarında bir renk paleti ve koyu renkli ahşap mobilyalar bulunuyor. Tabandan tavana pencerelerle güzel bir kontrast oluşturan koyu gri çarşaflar, Madlives manzarasının rüstik doğasını yansıtıyor.

Nero Marquina mermerinden yapılmış yekpare bağımsız ikiz lavabolar ve tek bir taş bloktan yontulmuş lavabolar, İtalyan porselen karolar ve çift küvetler ile dengeleniyor.

Patina Maldives'in sanat danışmanlığını Artling üstleniyor. Hiroko Takeda, Cassio Vasconcellos, Hongjie Yang, Jose Davila ve FAHR 021.3'ün eserleri adanın her yerine ve 110 seçkin villa ve stüdyoya serpiştiriliyor.

Patina; Studio MK27 ile birlikte uluslararası tasarımcılar, küratörler, sanatçılar ve imalatçılardan oluşan çağdaş sanatçıların siteye özgü, büyük ölçekli bir açık hava sanat galerisi sunmasıyla bir tatil köyü olmanın ötesinde bir tavır sergiliyor.

Asya mutfağına ait Wok Society, Yunan mutfağına ait Helios, bitki bazlı yemekler sunan Roots, Güney Amerika'nın Patagonya bölgelerinden ızgara yemekleri sunan Brasa, İskandinav yaklaşımıyla Japon mutfak sanatlarını sunan Koen, Farine isimli fırın ve kafe, havuz başında yer alan Veli Bar, burger ve dondurma satılan 3 yemek arabası otel tesisine hizmet ediyor.

Işık ve Uzay hareketi içindeki çalışmaları ile tanınan Amerikalı sanatçı James Turrell’in Patina’daki pavyonu, çok sayıda perakende ve yemek seçeneği ile zahmetsizce tesise uyum sağlıyor.

Peyzajın kendisi adayı süslemeye hizmet ettiğinden, binaların kendileri minimal süsleme ile ifade ediliyor. Ağaçların gölgeliği villalar için mahremiyet sağlıyor. Ayrıca, ortak binaları vurgulamak için açılıyor ve köyün farklı inşa edilmiş yapılarına yönelik bir odak hiyerarşisi oluşturuyor.

Tüm villalar çatıdaki güneş panelleri ile yönetiliyor ve bu sayede adanın minimum karbon ayak izi korunuyor. Güneş enerjisinden faydalanan mülklerde ayrıca, kullanılan su filtreleniyor ve sulama amaçlı geri dönüştürülüyor.

Projeyi, “Dünyanın en uzak yerlerinden birinde, insanların birbirleriyle tanışması için tasarlanmış bir yer." açıklıyor baş mimar Marcio Kogan.

Tüm yapılar görsel olarak geçirgen olmasıyla yaşamı ve insanı, deneyimin merkezine koyuyor.