Mavi ve yeşilin birleştiği yer: Ahmetçe Köyü ve Damda Evi

Yapının terasına ait bir fotoğraf. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yapının terasına ait bir fotoğraf. Fotoğraf: Derya Atıcı

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Ahmetçe Köyü, son zamanlarda popüler hale geldi. Yabancı turistler ve büyük şehirlerin stresinden, daha huzurlu bir yaşama kaçanların uğrak noktası olan köy, mavi ve yeşilin hakim olduğu Kazdağları’nda yer alıyor.

Köyün içinden. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Köyün içinden. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Çanakkale il merkezine 80 km, Ayvacık’a ise 15 km uzaklıktaki Ahmetçe Köyü, yine Ayvacık’a bağlı olan Büyükhusun, Kozlu, Sazlı ve Kayalar köylerini geçtikten sonra yeşilliklerin içinde konumlanıyor. 874 km2’lik yüzölçümüne ve 83 km’lik sahil şeridine sahip olan Ayvacık ilçesinin %52’sini oluşturan ormanlık alanlar, köye tertemiz bir hava ve yeşillikler içinde bir manzara sunuyor. Ayvacık’ta bulunan Assos Antik Kenti, Gülpınar Apollon Kutsal Alanı gibi tarihi ve turistik bölgelerden sonra Ahmetçe Köyü de popüler konumlardan biri haline geliyor. Ayvacık’ın en büyük köylerinden biri olan ve 650 yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen Ahmetçe, Çaltepe ve Yalı olmak üzere iki mahalleden oluşuyor. Kuzey Ege olarak adlandırılan bölgede, Kazdağları’nın eteklerinde bulunan köyün her sokağı denize açılıyor.

Ahmetçe Köyü üzerinden denize bakış. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Ahmetçe Köyü üzerinden denize bakış. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Köyde bulunan evler. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Köyde bulunan evler. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Ahmetçe Köyü genel olarak iki katlı, bahçeli, eski taş yapılardan oluşuyor. Yapıların bazıları eski dönemlerden kalmış olsa da köye büyük şehirlerden taşınanların yaptırdığı yeni evler de bulunuyor. Köy muhtarı ve ihtiyar meclisi tarafından yeni yapılan evlerin dış cephelerinde boya ve sıva kullanımına izin verilmiyor. Bu sayede yerel malzemelerin kullanıldığı yapılar ortaya çıkıyor. Ahmetçe Köyü’nde ve çevre köylerde yerel taş kullanılmadan, genel görünüme aykırı inşa edilmiş olan yapılar, yerli halkın eleştirilerine maruz kalıyor.

Köyde bulunan evler. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Köyde bulunan evler. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Ahmetçe Köyü ve çevresinde, köylere özgü taşlar çıkarılıyor. Bu taşlar, genellikle yapılarda kullanılıyor. Ahmetçe Köyü’ne özgü olan sarı-kırmızı tonlardaki taşlar, sert bir özelliğe sahip olduğundan, yapılarda ve bahçe duvarlarında kullanmak için iyi bir malzeme olarak nitelendiriliyor. Eski evlerin tamamında bu taş kullanılıyor. Bölgede aynı zamanda yeşil ve sarı taşlar da bulunuyor. Sazlı ve Nusratlı köylerine ait olan sarı taş, yumuşak yapısından dolayı suyu emiyor ve bu nedenle Ahmetçe taşına oranla daha az tercih ediliyor. Artan nüfus nedeniyle çok sayıda inşaatın yer aldığı köyde yaygın olan gelir kaynaklarından biri de taş ustalığı haline geliyor.

Köyden bakıldığında Kazdağları’nın etekleri. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Köyden bakıldığında Kazdağları’nın etekleri. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Ahmetçe Köyü, iki sene öncesine kadar göç veren ve satış tabelalarının yoğun olduğu bir köy olmasına rağmen son zamanlarda açılmış olan Simurg Inn gibi oteller ve küçük dükkanlarla yeniden canlanıyor. Emlak fiyatlarının oldukça yükseldiği köyde, yabancı turistlere, İstanbul gibi büyük şehirlerden göç etmiş ailelere ve ünlü isimlere sıkça rastlanıyor. Eskiden 600’den fazla haneye ev sahipliği yapan köy, şimdilerde genelde yazlık olarak kullanılıyor. Köyde yaşamaya devam eden yerli halk ise zeytincilik ve hayvancılık yaparak geçimini sağlıyor.

Köyde bulunan dükkanlardan biri. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Köyde bulunan dükkanlardan biri. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Köyde gezerken, buraya son yıllarda göç etmiş halk tarafından açılmış dükkanlara rastlanıyor. Fotoğraf sanatçısı Derya Atıcı ve İç mimar Tarık Korkmaz da birkaç yıl önce Ahmetçe Köyü’nü keşfedip burada yaşamaya karar veren isimlerden biri oluyor. Köy kahvesinin hemen karşısında kalan ve çifte ait olan bu küçük dükkan, kendileri tarafından ‘Damda’ olarak isimlendiriliyor. Turkuaz kapıları ve küçük sandalyeleriyle insanı içine çeken Damda, köyü ziyarete gelenlerin oturup kahve içebileceği sıcak bir ortam sunuyor.

Dükkanda satılan el yapımı ürünler. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Dükkanda satılan el yapımı ürünler. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Dükkanın sahipleri olan Derya Atıcı ve Tarık Korkmaz çifti, aynı zamanda yine ‘Damda’ olarak adlandırdıkları bir evde oturuyor. Rectangle Studio isimli tasarım ofisini kuran ikili Damda Taş Ev Projesi’ni hayata geçiriyorlar.

Yapının dış cephesi. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yapının dış cephesi. Fotoğraf: Derya Atıcı

Yapıda, çiftin modern tasarım anlayışı ve Ahmetçe Köyü’nün geleneksel taş ev biçimi harmanlanıyor.Tasarımlarının merkezine köyde kullanılan taş malzemeyi ve doğa etmenini alan çift, tasarımın geri kalanını da bunun etrafında şekillendiriyor. Çift, evin bir zamanlar temel konstrüksiyonunda kullanılmış olan duvardaki taşları, tavan ve zemindeki büyük ahşapları, hareketsiz mobilyaları, hayvan barınağı olarak kullanılan ahıra ait malzemeleri yapıda yeniden kullanarak değerlendiriyor. Elle şekillendirilmiş olan mevcut ahşaplar, yenilenen yapıda da tavan malzemesi olarak kullanılıyor. Yaklaşık 100 yıllık eski malzemeleri olduğu şekliyle kullanan çift, malzemelerin yosun, leke ve deformasyonlarını tasarıma dahil ediyorlar. Malzemeler, doğada kendi halinde bulunduğu şekliyle kullanılıyor.

Malzemelerin yeniden kullanımına örnek olarak terasta kullanılan pergola göze çarpıyor. Pergolada kullanılmış olan ahşaplar, bir zamanlar yapının giriş bölümündeki ahırda kullanılıyor. Derya Atıcı ve Tarık Korkmaz çifti, amaçlarını ‘yıllarca formunu değiştirerek bugüne kadar gelen ahşapları, yeni ve modern kullanım şekliyle yeniden yorumlamak’ olarak tanımlıyorlar.

Yapının terasına ait bir fotoğraf. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yapının terasına ait bir fotoğraf. Fotoğraf: Derya Atıcı

Terasta zemin malzemesi olarak kullanılan tüy beyazı rengindeki microcement, gökyüzünün derin mavisi ile uyum yakalıyor. Terasa genel olarak hakim olan beyaz ve ahşap rengi, yapıya modern ve minimalist bir hava katıyor.

Yapının salonu. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yapının salonu. Fotoğraf: Derya Atıcı

Çift, evin iç mekanlarında kullanılan mobilya ve aksesuarları tercih ederken abartıdan uzak, yalınlığı bozmayacak seçimler yapmayı tercih ediyor. Ev için özel olarak tasarlanan ve üretilen mobilyalar, modern mimari ve doğaya saygı prensibine bağlı şekilde kullanılıyor. Şehir hayatındaki alışkanlıklarını ve dönemin gereksinimlerini göz önünde bulunduran tasarımcılar, yaşadıkları evin alanlarını buna uygun şekilde şekillendiriyorlar. Salonda bulunan geniş pencereler mavi ve yeşile açılıyor. Terasta olduğu gibi burada da kullanılan renkler birbiriyle uyumlu olacak şekilde seçiliyor. Kitaplıklar ve modern tablolar ise mekanı tamamlayan ögeler olarak karşımıza çıkıyorlar.

Yapının salonu. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yapının salonu. Fotoğraf: Derya Atıcı

Derya Hanım ve Tarık Bey, karakterlerini ve tasarım mottolarıni ‘doğada olmak, doğaya yakın olmak’ olarak tanımlıyorlar. Ahmetçe Köyü’nde yaşayan herkes, bu konuda ortak noktada buluşuyor. Kuzey Ege ve Kazdağları’nı ilham verici bir inziva alanı olarak tanımlayan çift, asırlık zeytin ağaçları ve taş binaların büyüsüne kapılarak bu köye taşınma kararı alıyor.

Salonu ve terası bağlayan merdiven. Fotoğraf: Derya Atıcı
Salonu ve terası bağlayan merdiven. Fotoğraf: Derya Atıcı

Yapımı 1 yıla yakın süren evin, adını aldığı ‘dam’ terimi ‘üzeri toprakla örtülü yapı’ anlamına geliyor. Ahmetçe Köyü’nde bulunan evlerin önemli özelliklerinden birini de ‘dam’ adı verilen düz, toprak çatılar oluşturuyor. Genelde meyve ve sebze kurutmak için inşa edilen bu çatılar, günümüzde manzarayı ve gün batımını izlemek için kullanılıyor. Çift, bu geleneği devam ettirerek evin içinden merdivenle çıkılan bir teras tasarlıyorlar. Nerede oldukları sorulduğundan ‘Damdayız’ şeklinde cevap verdiklerini söyleyen Derya Hanım ve Tarık Bey, evlerine de bu ismi veriyorlar.

Yapının zemin katında bulunan mutfak. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yapının zemin katında bulunan mutfak. Fotoğraf: Derya Atıcı

Damda Evi, toplam 200 m2 olmak üzere, 135 m2’lik kapalı alan ve 65m2’lik bir terastan meydana geliyor. Zemin katta; mutfak, yaşam alanı, çalışma alanı, çocuk odası, tesisat odası ve banyo bulunuyor. Birinci katta ebeveyn yatak odası, banyo ve salon bulunurken, terasta ise yaşam alanı ve peyzaj köşesi yer alıyor.

Mutfak. Fotoğraf: Derya Atıcı
Mutfak. Fotoğraf: Derya Atıcı

Tipik bir Megaron konut mimarisine sahip olan yapının zemin katında büyük cam açıklıklar kullanılarak daha aydınlık bir mutfak ve yaşam alanı sağlanıyor. Mutfak dolaplarının, taş malzemeyi gölgelemesini istemeyen çift, beyaz lake malzeme kullanıyor. Aynı zamanda bütünlük oluşturmak amacıyla tezgah da zeminle aynı malzeme ve renkte tasarlanıyor. Mutfak masasında paslanmaz çelik yüzey kullanılırken, masa ayaklarından birinde evden çıkan ahşap kullanılıyor. Ayaklardan diğeri ise evin çatısındaki toprak zemini sağlamlaştırmak üzere kullanılan ‘loğ taşı’ndan oluşuyor.

Yatak odası. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yatak odası. Fotoğraf: Derya Atıcı

Evin yatak odasına, köyün dar sokaklarını izlemek için küçük pencereler tasarlanıyor. Aynı zamanda çift, yıldızları izlemek ve odaya daha aydınlık bir hava katmak için tavana da cam bir açıklık ekliyor.

Ebeveyn banyosu. Fotoğraf: Derya Atıcı
Ebeveyn banyosu. Fotoğraf: Derya Atıcı

Evin kısıtlı bir alana sahip olmasından dolayı, kapılar sürgülü olarak tercih ediliyor. Bu sayede hem alandan tasarruf ediliyor hem de mekanlar arası ilişki artırılıyor. Kapıların hareli ahşap seçilmesi de evin genelinde kullanılan taş malzemeyle bütünlük sağlanmasına yardımcı oluyor.

Çocuk odası. Fotoğraf: Derya Atıcı
Çocuk odası. Fotoğraf: Derya Atıcı

Tasarımcı çift, evin tüm alanlarını gözden geçirerek her köşeyi maksimum verimde kullanılabilecek şekilde tasarlıyorlar. Evdeki kısıtlı alandan dolayı tavanlarda yüklükler oluşturarak bu alanları da depo olarak kullanıyorlar.

Yapının kısıtlı bir alana sahip olmasının dışında en zorlanılan noktalardan biri de evin konumu oluyor. Köyün dar ve bozuk sokakları nedeniyle tüm malzemeler küçük araçlar ve traktörlerle aktarmalı biçimde taşınıyor. İnşaat sürecinde, taş işçiliği gibi bazı işler yerel ustalarla çözülürken işin bir bölümü ise İstanbul ile koordine şekilde yürütülüyor.

Yapının bulunduğu sokak. Fotoğraf: Derya Atıcı
Yapının bulunduğu sokak. Fotoğraf: Derya Atıcı

Ahmetçe Köyü, mavi-yeşil doğası, dar sokakları ve sakinliğiyle tüm ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. Son zamanlarda köyün genel dokusuna zarar veren yapılar yapılmaya başlansa da ‘Damda’ gibi doğaya ve özgünlüğe saygılı olan evler de bulunuyor.

Proje ile ilgili videoya linkten ulaşabilirsiniz.

Proje

Damda Taş Ev Projesi

İç mimar

Rectangle Studio - Tarık Korkmaz

Fotoğraf

Rectangle Studio -Derya Atıcı

Yer

Ahmetçe Köyü, Ayvacık, Çanakkale

Yıl2021
Alan

200 m2