Sürdürülebilir eklektik mimari: King Bill Evi
Austin Maynard Architects, 1850’li yıllarda inşa edilmiş olan Avustralya banliyösündeki eski evlerden birini yeniden hayata kazandırdı. Proje terası olan iki katlı bir evin, at ahırı ve bahçesiyle birlikte yenilenmesi ve genişletilmesinden oluşuyor. 407 metrekarelik King Bill Evi, sürdürülebilir prensipleriyle çağdaş mimariye uyum sağlıyor.
Fitzroy, kırmızı tuğlalı yapılar, kulübeler, savaş sonrası sac evler, hangarlar, eski fabrikalar veya yenilenmiş depolardan çeşitli mimari tarzlar bulabileceğiniz bir Melbourne banliyösü olarak ön plana çıkıyor. Fitzroy’de arazi fiyatları oldukça yüksek. Bu yüzden bölgede yüksek katlı yapı yoğunluğu oldukça fazla ancak King Bill’in sahipleri bölgeye miras niteliğinde bir yapı kazandırmak istiyor. Mimarlar, bölgenin eklektik özellikleri ve kendine has doğasının yanı sıra; yapının tarihi değerini de göz önünde bulunduracak bir tasarıma yöneliyor ve yapının teras cephesi tamamen korunuyor.
Mimarlar projeye, mevcut iki yapı ile orijinal eve paralel olarak konumlanan yeni hacim arasında bir bağlantı görevi görecek şeffaf bir koridor tasarlayarak yaklaşıyor. Harap durumda olan ahırın tuğla duvarları, ahşap iskeleti ve şöminesi restore ediliyor. Daha sonra, çinko alüminyum alaşımı ile kaplanmış, zincalumeden yapılmış oluklu paneller kullanılarak kavisli bir cephe oluşturuluyor.
Austin Maynard Architects, farklı mekan tasarımı eğilimleriyle biliniyorlar. Kullanıcıların farklı ihtiyaçlarına ve ruh hallerine uygun seçenekler sağlıyorlar. Proje, planlar ve cephe düzenlemesi aracılığıyla mekânsal bir çeşitlilik sunuyor. Yenilenen evde bu bağlamda çok yönlü olarak kullanılabilecek ışık dolu bir bahçe yer alıyor.
Yapının üst bölümü, müşterilerin daha önce hayranı olduğu Austin Maynard'ın Mash House projesindeki kıvrımlı formu yansıtıyor. Zemin kat ise tamamen cam ile kaplanıyor, böylece iç kısım bahçeye açılabiliyor.
İki katlı yapının zemin katında bir çalışma odası, mutfak, yatak odası, yaşama alanı; üst katta ise ebeveyn yatak odası ve banyo bulunuyor.
Yapının bahçesinde armut, gümüş huş ağaçları ve çeşitli bitkiler bulunuyor. Austin Maynard Architects, bahçenin tasarımıyla ilgilenirken bitki köklerinin zarar görmemesine de dikkat ediyor.
Sürdürülebilirlik teması, King Bill Evi’nin tasarım kararının merkezinde yer alıyor. Geniş bahçe, mekanın geçirgenliğini artırarak bölgedeki ısı kaybını önemli ölçüde azaltıyor. Pasif güneş prensipleri tasarımdaki detaylar tarafından maksimize ediliyor.
Proje, güneş alan kuzey bir cephenin oluşturulması için bir miktar geri çekiliyor. Cephe, güneydeki bahçeye gün ışığının girmesine izin verecek şekilde yeniden düzenleniyor. Böylece yapı daha küçük bir ayak izi oluşturuyor. Yeni cephe, ısıyı önemli ölçüde yansıtan Surfmist Colorbond ile kaplanıyor. Bu sayede yüksek performanslı bir yalıtım sağlanıyor.
Cephe tasarımı ile, yaz güneşinin camlara çarpması önleniyor. Ayrıca mevcut gün ışığının en üst düzeye çıkarılması ve kışın pasif güneş kazanımının optimize edilmesi amaçlanıyor. Tüm pencereler çift camlı olacak şekilde tasarlanıyor. Batı cephelerinde cam tercih edilmezken, doğu cephesinde sınırlı sayıda açıklık kullanılıyor. Böylece aktif gölge yönetimi sağlanıyor ve pasif havalandırma ile mekanik ısıtma, soğutma talepleri büyük ölçüde azalıyor.
Evin arka bahçesine büyük bir su deposu gömülüyor. Tüm yağmur suyu burada toplanıyor ve bahçeyi sulamak için kullanılıyor. Bunun yanı sıra Austin Maynard Architects projede mümkün olduğunca yerel malzemeler tercih ediyor.
Proje | King Bill House |
Mimar | Austin Maynard Architects |
Proje ekibi | Andrew Maynard, Mark Austin, Kathryne Houchin, Ray Dinh |
Toplam alan | 490 m² |
Toplam taban alanı | 407 m² |
Yıl | Ocak 2018 |
İnşaat | Cbd Müteahhitlik |
Mühendis | Hive |
Peyzaj mimarları | Bush Project |
Fotoğraf | Derek Swalwell |