Tarihi liman kentinden modern kültür merkezine: Beijing Performans Sanatları Merkezi

Kompleks, üç ana mekanı bünyesinde barındırıyor: bir opera binası, bir tiyatro ve bir konser salonu. Bunlara ek olarak çok amaçlı bir salon ve açık hava sahnesi de bulunuyor. Beijing Performans Sanatları Merkezi, geleneksel Çin operalarından Batı operalarına, orkestra performanslarından tiyatro oyunları ve dans gösterilerine kadar yılda çok sayıda etkinliğe ev sahipliği yapacak şekilde tasarlanıyor.

Projenin baş mimarı Chris Hardie, tasarım yaklaşımlarını şöyle açıklıyor: "Bu projeyi 'kültür konteynerleri' olarak adlandırıyoruz. Bir zamanlar Beijing'e taşınan malzemeleri ve yiyecekleri barındıran depolardan esinlenerek şimdi yerel ve küresel şekilde kültürel oluşum için alanlar oluşturuyoruz. Bu merkez, Beijing'in sanata olan ilgisini yansıtıyor."

Tasarım, bölgenin tarihini ve geleceğini bir araya getiriyor. Binaların formları, bir zamanlar kanalın kıyılarında bulunan geleneksel kanal teknelerinin yelkenlerini anımsatırken aynı zamanda, bir performansın başlangıcında açılan tiyatro perdesini de çağrıştırıyor.

Geniş bir platform, kompleksi birleştiriyor ve her yönden basamaklar ve rampalarla erişim sağlıyor. Bu yükseltilmiş platform, binaların lobilerini çevredeki parka doğru genişleterek iç mekanlar, peyzaj ve Büyük Kanal arasında bir bağlantı kuruyor.

Proje direktörü Chao Chen, tasarım felsefelerini şöyle açıklıyor: "Her binanın tasarımı belirli bir işleve hizmet ediyor ve formları birbirini tamamlıyor. Örneğin, opera binasının iç mekanı akustik için şekillendirilmiş durumda. Binalar bir arada su kenarındaki fenerleri andırıyor."

Büyük Kanal'ın tarihi önemi, projenin tasarımında rol oynuyor. M.Ö. 5. yüzyıldan beri bölümler halinde inşa edilen ve 2.000 kilometre uzunluğundaki kanal, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alıyor. Beijing'i Güney Çin'e bağlayan bu su yolu, uzun süredir ülkenin kültürü ve ekonomisi için önem taşıyor. Beijing'in Tongzhou bölgesi, kanal boyunca bir ticaret noktası olarak öne çıkıyor. Geçmişte güneydeki mallar Tongzhou'ya ulaştığında, Beijing'de ihtiyaç duyulana kadar depolarda saklanıyordu. Şimdi ise, yapılan performans sanatları kompleksi, Beijing sakinlerini ve ziyaretçileri şehirden kanala doğru çekmeyi amaçlıyor.

Tasarım ekibi, insan ve ekosistem sağlığını gözeten sürdürülebilir özellikler ekleyerek projenin Çin Üç Yıldız çevre performansı derecesini almasını sağlıyor. Delikli bir alüminyum ekranla gölgelenen bina kabuğu, yerel yönetmeliklerin gerektirdiğinden %20 daha fazla enerji tasarrufu sağlıyor. Binalar, esas olarak yer kaynaklı ısı pompalarıyla çalışan bir bölge enerji sistemine bağlanarak %60 yenilenebilir enerji kullanım oranına ulaşıyor.

HVAC sisteminin filtreleme sistemi ve halka açık alanlardaki karbondioksit sensörleri, iç mekan hava kalitesini artırıyor. Düşük akışlı armatürler, binalarda su tasarrufu sağlıyor. Yağmur suyu bahçeleri ve geçirgen kaldırımlar, yağmur suyunu emip tutarak sel riskini azaltan bir peyzaj oluşturuyor. Peyzaj sulaması, yol ve garaj temizliği ve tuvalet sifonları için geri kazanılmış belediye gri suyu kullanılarak su kaynaklarının tüketimi azaltılıyor.

Parkın altında yer alan metro istasyonu ile birlikte zemin seviyesindeki rampalar ve merdivenler, halka açık erişimi kolaylaştırıyor. Yeraltı seviyesi ayrıca otopark, perakende mağazaları ve bahçelerle iç içe geçmiş bir yiyecek-içecek alanını da içeriyor. Platform, parkın bir parçası olarak açık kalıyor ve ziyaretçilere Tongzhou ve Büyük Kanal'ın manzaralarını sunuyor.

Perkins&Will'in bölge direktörü James Lu, projenin etkisini şöyle değerlendiriyor: "Beijing Performans Sanatları Merkezi'nin içinde ve çevresinde insanların hareketini, fikirlerin ve deneyimlerin paylaşımını görmek, tüm bunların tarihi su yolunda yansımasını izlemek ilgi çekici. Bu proje, şehrin sanata ve kültüre olan ilgisini yansıtıyor."

Beijing Performans Sanatları Merkezi, bir kültür kompleksi olmanın yanı sıra, Tongzhou bölgesinin tarihini ve geleceğini birleştiren bir köprü işlevi görüyor. Geleneksel mimariden esinlenen ancak modern teknoloji ve sürdürülebilirlik prensipleri ile şekillenen tasarımı, kültürel miras ile çağdaş sanat arasında bir bağlantı kuruyor.