Tartışmaların odağında bir yapı: İstanbul Belediye Sarayı

İstanbul Belediye Sarayı binası ön cephe, Kaynak: Gültekin Çizgen Arşivi, Salt Araştırma.
İstanbul Belediye Sarayı binası ön cephe, Kaynak: Gültekin Çizgen Arşivi, Salt Araştırma.

İstanbul Belediye Sarayı, büyük bir şehir olan İstanbul’un kapsamlı bir belediye binası ihtiyacı için açılan bir yarışma sonucunda tasarlanıyor. İstanbul’un tarihi bir bölgesinde yapılmaya karar verilmesi yarışmaya katılım sayısının az sayıda kalmasına neden oluyor. Şehzade Cami’yi referans alarak az katlı kurgulanan başkanlık binası ve büroların yerleştirildiği yüksek katlı bloğuyla Nevzat Erol’un tasarım önerisi kabul ediliyor. 7 yıllık bir sürecin sonunda yapı kullanıma açılıyor.

İstanbul Belediye Sarayı’nın Şehzade ve Süleymaniye Camii ile ilişkisi, Kaynak: Gültekin Çizgen Arşivi, Salt Araştırma.
İstanbul Belediye Sarayı’nın Şehzade ve Süleymaniye Camii ile ilişkisi, Kaynak: Gültekin Çizgen Arşivi, Salt Araştırma.

Pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan, her adımda farklı bir yüzyıldan eserin selamladığı İstanbul’da yeni bir yapı inşa etmek çeşitli zorlukları beraberinde getiriyor. Şehir planlarının yapılması, modern mimarinin kente yayılmaya başlamasıyla beraber 20. yüzyılda bu şekilde tartışmalara neden olan bazı yapılar ortaya çıkıyor. Özellikle Tarihi Yarımada’da yeni bir yapı yapılmak istendiğinde kültür varlıklarına zarar vermemesi, onları gölgede bırakmaması isteniyor ve aksi bir durum geliştiğinde yapılan yapı eleştirilere maruz kalıyor. Bu tartışmalardan biri de İstanbul’da Fatih Sultan Mehmed’in mirası niteliğinde görülen Saraçhane’de inşa edilen İstanbul Belediye Sarayı için yapılıyor. İstanbul gibi büyük ve önemli bir şehrin belediye binası hazırlamak yeterince zorlu bir işken, bu yapının şehrin can alıcı bir yerinde Şehzade Cami, Bozdoğan (Valens) Kemeri, Süleymaniye Cami gibi yapıların komşusu olarak inşa edilmesi işi daha katmanlı bir hale getiriyor ve tartışmaları da zorlaştırıyor. Yine de inşa edilmiş yapıp döneminin de koşullarını göz önünde bulundurarak detaylı bir şekilde incelemek gerekiyor.

Yapının yarışma aşamasında sunulan çizimi, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Yapının yarışma aşamasında sunulan çizimi, Kaynak: Arkitekt dergisi.

İstanbul Belediye Sarayı; Saraçhane Parkı’nın güneyinde, Atatürk Bulvarı ile Şehzadebaşı Caddesi’nin kesiştiği yerde Haşim İşcan Geçidi’nin yanında konumlanıyor. Sedad Hakkı Eldem’in Arkitekt’te 1945 yılında yazdığı bir yazıya göre Zeki Sayar, Şevki Balmumcu ve Vasfi Egeli dönemin Belediye Başkanı Lütfü Kırdar’ı ziyaret ederek belediye sarayının projesinin yabancı bir mimar tarafından hazırlanmaması gerektiğini düşündüklerini söylüyorlar. Zor bir alanda inşa edilmesi planlanan yapı için 1953 yılında bir proje yarışması açılıyor. Yapının İstanbul’un fethinin 500. yılında açılan bir yarışmayla tasarlanması ve Türk mimarlara imkan tanınması, yabancı mimarların etkisinin yavaş yavaş azalmaya başladığını gösteriyor. Dönemin Arkitekt dergisinde bu yarışmadan bahsedilirken şu ifadeler kullanılıyor: “İstanbul gibi önemli şehirlerimizin Belediye binası projesini hazırlamak işinin ehemmiyeti ve zorluğu müsabakanın bütün müsait şartlarına ve alınan evrak sayısının çokluğuna rağmen gelen projelerin azlığından da bir defa daha anlaşılmış bulunmaktadır.” Jüri raporunun giriş cümlesinden de anlaşıldığı üzere bu zorlu yarışmaya katılım sayısı beklenenden daha az oluyor. Jüri, gelen projeleri şehircilik yaklaşımları ve kütlelerin birbiri ile ilişkisi açısından olumlu bulduğunu belirtiyor.

Belediye Sarayı’nın vaziyet planı, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Belediye Sarayı’nın vaziyet planı, Kaynak: Arkitekt dergisi.

Yüksek Mimar Nevzat Erol tarafından hazırlanan ve Şehzade Cami’ye saygı duyarak daha alçak bir kütleyi o yönde konumlandırırken denizi izleyen cephede daha yüksek bir kütle planlayan proje birincilik ödülüne layık görülüyor. Yarışmada Y. Müh. Mimar. Doç. H. Kemali Söylemezoğlu, Y. Mimar Mesadet Adaş ve Y. Mimar Harika Söylemezoğlu tarafından hazırlanan proje ikincilik; Y. Mimar Turhan Ökeren ve Y. Mimar İlhan Filmer’in hazırladığı proje üçüncülük ödülü alıyor. Modernist bir tavra sahip olan yapının temeli, Fahrettin Kerem Gökay tarafından 17 Aralık 1953'te atılıyor.

Nevzat Erol’un yarışmada sunduğu maket, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Nevzat Erol’un yarışmada sunduğu maket, Kaynak: Arkitekt dergisi.

Temelin atılmasının ardından çalışmalar devam ederken toprağın katmanları arasında mozaiklere rastlanıyor. Büyük bir yapı olduğu için derin bir kazı çalışması yapılması bu arkeolojik buluntuların ortaya çıkmasını sağlarken İstanbul’un ne kadar katmanlı bir şehir olduğunu da gözler önüne seriyor. Dönemin İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürü Rüstem Duyuran Arkitekt’te bu durumu şöyle anlatıyor: “Belediye Sarayı inşaat sahası eski İstanbul'un önemli bir mıntakasını teşkil etmekle beraber şimdiye kadar arkeolojik ve topografik yönlerden en az incelenmiş olduğundan temel kazıları daha ilk gününden itibaren tarafımızdan takibe başlanmıştı. İnşaat sahasının batı tarafında Atatürk Bulvarı cihetindeki kazıların, ana toprağa varıncaya kadar, on metreyi geçen bir derinliğe inilmesine rağmen maalesef burada muntazam bir plân vermeyen 1,20-1,5 M. genişliğinde muhkem bazı Bizanten duvar parçalarından başka önemli başka esere rastlamak mümkün olamadı. Buna karşılık doğu tarafında, vasatî 5 - 7 m. derinliğinde, oldukça geniş bir sahaya yayılmış mozaikler bulunmuştur.” Beyaz zemin üzerine işlenen insan ve hayvan figürlerinin bulunduğu belirtiliyor. Mozaiklerin detaylı bir çalışma ile çıkarıldığını ekleyen Duyuran, mozaiklerin müzeye nakledildiğini söylüyor.

Yapının inşaatından bir fotoğraf, Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Arşivi.
Yapının inşaatından bir fotoğraf, Kaynak: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Arşivi.

Mozaik keşfinin ardından çalışmalar devam ettiriliyor ve yapının inşaatı 1960 yılında tamamlanıyor. Yaklaşık olarak 40 bin metrekarelik bir alanda inşa edilen yapı iki bloktan oluşuyor. Şehzadebaşı Caddesi’nden öncelikli olarak algılanan yapı, karşısında bulunduğu Şehzade Cami’yi referans alarak daha az katlı bir şekilde kurgulanıyor. Yüksek katlı olan ve uzun kütlesiyle eleştirilen diğer blok ise yarışmanın jüri raporunda belirtildiği üzere ihtiyaçlara cevap vermesi ile projenin kabul edilmesini sağlıyor.

Yapının inşaatı sırasında çıkarılan mozaikler, Kaynak: Arkitekt dergisi.
Yapının inşaatı sırasında çıkarılan mozaikler, Kaynak: Arkitekt dergisi.

Küçük blok, az katlı ve araziye yayılan bir yerleşime sahipken büyük blok bu yerleşimin yatayda ve dikeyde zıttı olacak şekilde tasarlanıyor. Bu blok 13500 metrekare yer kaplıyor. Başkanlık binası olarak düşünülen yatay kütlede toplantı mekanları ve başkanlık için gerekli başkanlık dairesi, büro hacimleri, encümen odaları ve sergi salonları gibi hacimler bulunuyor. Diğer blokta büro hacimleri ile çalışanların ihtiyaçlarını yemek ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayacak birimler yer alıyor. Başkanlık binasında törensel kullanımlara uygun bir plan çıkarılması, iki bloğun kullanıcı kitlesini de değiştiren bir işlevsel karara dönüşüyor ve bu işlevleri ayırma kararı yapının yarışmada da öne çıkmasını sağlıyor. Bu durum şöyle anlatılıyor: “26 sıra numaralı proje de vaziyet plânı bina kitlesi îtibarile merasim ve büro kısımlarının sarih bir şekilde ayrılmış olması dolayısıyla tatmin edici bulunmuştur.” Ayrıca bu bölümdeki alanlara vurgu yapacak şekilde çatısı için çapraz tonoz biçiminde eğrisel bir örtü tasarlanıyor. Mimar bu örtü biçimini kullanırken Şehzade Cami’deki sisteme bir atıfta bulunmak istediğini belirtiyor.

Yapının zemin kat planı, Kaynaklar: Arkitekt dergisi.
Yapının zemin kat planı, Kaynaklar: Arkitekt dergisi.

2 bodrum kat ve zemin katı asma katlı olmak üzere toplam 11 katlı olan büyük blok, 21.600 metrekarelik bir alan kaplıyor. Bu blokta toplamda 417 oda ile birlikte 9 salon bulunurken altında 200 araçlık bir park alanı yer alıyor. Ortasında koridor bulunan ve iki cephesi de bu koridora bağlı odalardan oluşan büro şemasında, servis ile dikey sirkülasyon alanları belli eksenlerde toplanıyor. Yapıda beğenilen ve ileri görüşlülüğü gösteren özellikler olduğu gibi eleştirilen de farklı yönler oluyor: “Evlenme salonu kısmı yeri bakımından uygun olmakla beraber giriş ve çıkışları ve büyüklüğü tadile muhtaçtır.” Böylece aslında bu zorlu görevi üstlenmeye çalışan mimarların da tam olarak isteneni verme konusunda zorlandıkları anlaşılıyor. Eleştiriler yöneltilse de şartnameye en uygun proje olan Nevzat Erol’un projesinin uygulanmasında karar kılındığı yine dergideki yazıda anlatılıyor: “Çoğu ihtiyat olmak üzere 10 kadar odası eksik olmakla beraber diğer projelere nazaran programa ve şartnameye en fazla riayet eden bir proje olduğundan dolayı bu proje birinci seçilmiştir.” Eleştirilerin esas hedefi olan büyük kütle, teras çatısının üzerindeki parobolik eğrisel örtüsü ile dikkat çekiyor.

İstanbul Belediye Sarayı iç mekanlarından fotoğraflar, Kaynak: Mimarlık dergisi.
İstanbul Belediye Sarayı iç mekanlarından fotoğraflar, Kaynak: Mimarlık dergisi.

Toplam maliyeti 21 milyonu bulan yapının şartnamesinde dönemin önemli isteklerinden biri olan yapıda güzel sanatlara yer verilmesi hususu öne çıkıyor. Bu kapsamda yapının içinde birbirinden değerli sanatçıların işlerine yer veriliyor: “Ressam Nuri İyem'e ait iki büyük duvar panosu, Ressam Ferruh Başağa'ya ait bir fresk, Heykeltraş Şadi Çalık'a ait Eti Güneş Kursu, Heykeltraş Hüseyin Gezer'e ait Atatürk başı ile Dekoratör Nazım Koşkan tarafından yapılmış bir vitray bunlardan birkaçına ait örneklerdir.” İç mekanı kadar bahçe düzenlemesiyle de dikkat çeken projede 60x24 m boyutlarında bir havuz bulunuyor.

Yapının içinden sanat eseri örnekleri, Kaynak: Seda Özen Bilgili.
Yapının içinden sanat eseri örnekleri, Kaynak: Seda Özen Bilgili.

Geometrik yapısı ve çatısına yerleştirilen eğrisel kütleler dışında geniş pencereli cam yüzeylerin kullanılması yapıyı o dönemde dünya çapında ilgi gösterilen rasyonalist-pürist akımın Türkiye’deki örneklerinden biri haline getiriyor. Geniş bir araziye yayılan komplekste işlevler plan şemasıyla birbirinden ayrılıyor. Hem inşa edildiği dönemde hem de bugünün görüşleriyle pek çok kişi tarafından eleştirilecek bir alanda inşa edilen bu yapı, döneminin koşulları içinde cesur bir tasarım olarak kabul ediliyor. Yüksekliğinin eleştiriliyor olsa da Türk bir mimara güvenilmesi, kamu yapılarındaki yabancı mimar etkisinin azaldığını kanıtlıyor. Pek çok değerli sanatçının eserlerinin sergilendiği kompleks günümüzde kullanılmaya devam ediliyor.

Proje

İstanbul Belediye Sarayı

Yeri

Fatih, İstanbul

Mimarı

Nevzat Erol

Proje başlangıç yılı

1953

Proje bitiş yılı

1960
KAYNAK / “İSTANBUL BELEDİYE BİNASI PROJE MÜSABAKASI”. ARKİTEKT DERGİSİ, SAYI:05-06 (1953), S.71-88. DUYURAN, RÜSTEM. “BELEDİYE SARAYI MOZAİKLERİ”. ARKİTEKT DERGİSİ, SAYI: 09-12 (1954) S. 166-170. BADUR, REŞAT. “TARİHİ YARIMADA GELİŞİM SÜRECİ-1950 SONRASI İMAR FAALİYETLERİNİN KAMU YAPILARI KAPSAMINDA İNCELENMESİ.” YÜKSEK LİSANS TEZİ, FATİH SULTAN MEHMET ÜNİVERSİTESİ, 2016. ÇETİNEL, MELTEM. “ISTANBUL CİTY HALL: A CASE FOR THE INTERNATİONAL STYLE İN TURKEY.” YÜKSEK LİSANS TEZİ, İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ, 2017.