Tonozlardan oluşan ekolojik otel: Sforza House

Sforza House, girişimci Ezequiel Ayarza Sforza ile birlikte, uzun yıllar süren planlamalar neticesinde tasarlanıyor. Colotepec Nehri deltasının denizle birleştiği yerde yer alan yapı, peyzajla bütünleşerek doğal güzellikleri ortaya çıkartıyor.

Sforza House, ince bir koridorla birbirine bağlanan üç hacimden oluşuyor. Pasifik okyanusunun manzarasına bakan bu hacimler, farklı yüksekliklerde asimetrik bir şekilde düzenlenmiş 10 adet tonozdan oluşuyor. Yapıların sahip olduğu kemerli form; depreme dayanıklılık sağlıyor, hava sirkülasyonunu iyileştiriyor, aynı zamanda kıvrımları sayesinde pozitif enerji yaydığına da inanılıyor. Bununla beraber yapıdaki 11 süiti, bir barı ve bir restoranı oluşturan tonozlar, 4.500 metrekarelik bir alanı kaplıyor.

Hacimler, klima kullanılmadan iç mekanların serin kalmasını sağlayan ve havalandırmaya yardımcı olan yerel tuğlalardan inşa ediliyor. Tuğlaların soluk sarı bir renge sahip olması, güneş ışığını yansıtarak soğutmaya daha fazla yardımcı oluyor. Bu durum, yıllık ortalama sıcaklığın 20°C olduğu, tropikal bir iklimde yer alan proje için büyük bir avantaj sağlıyor.

Hacimler, otel tasarımına sakinlik kazandıran ve peyzajda bulunan dairesel yüzme havuzuna bakıyor. Otelin merkezinden geçen ve hacimler arasındaki sirkülasyonu sağlayan lineer koridor; sosyal alanlara, restoranlara ve dairesel havuza uzanıyor. Bu lineer koridor sayesinde mekanlarda oluşan pozitif duyguların ve atmosferin sürekli olması ve kullanıcılara huzurlu bir ortam sunulması amaçlanıyor.

Otel, 11 adet süitten oluşuyor. Her biri teraslı ve özel havuzlu olan 5 adet süit, zemin katta yer alıyor. Üst katta ise balkonlu ve kapalı küvetli 6 adet süit bulunuyor. Tüm odalar tonozlu tavanlara ve deniz manzarasına sahip olacak şekilde planlanıyor. MOB Studio tarafından tasarlanan iç mekanda; nötr renkler, tropik ahşap, doğal dokular ve el yapımı dekor ürünleri kullanılarak bohem tarzda ferah bir ortam oluşturuluyor.

Hem iç hem de dış mekanlarda oteli oluşturan hacimlerin kıyı kumundan yapıldığı izleniminin verilmesi, yapıyı bağlamla bütünleştiriyor. Bununla beraber mekandaki beton ve ahşap kirişler, farklı yükseklik ve boyutlardaki hacimleri bölüyor. Böylece kullanıcılar her mekanda; sıcaklık, güneş açısı, gölge ve akustik kavramlarını farklı kombinasyonlarla deneyimleyebiliyor.

Her kemerde, manzarayı engellemeyen fakat mahremiyet sağlayan küçük panjurlar ile özel yapım ahşap kapılar yer alıyor. Bu durum, 11 odanın her birinde hava sirkülasyonunun gerçekleşmesini de sağlıyor. Odalardaki lavabo ve küvet gibi sabit mobilyalar, alanda var olan bir taştan oyulmuş izlenimi veren hassas bir işçilikle üretiliyor.

Sforza House’ta kullanılan mobilya ve dekorun çoğu Meksika’da imal ediliyor. Küçük yerel köylerde dokunan kilimler ve liman kenti Veracruz’da palmiye yaprağından yapılan lambalar, iç mekan dizaynında kullanılıyor. Bununla birlikte sürdürülebilirliğe ve yerel kültüre önem veren bir topluluk olan Pueblo del Sol’un zanaatkarları tarafından yapılan minderler ve cam eşyalar gibi birçok parça da, yapıda dekor ürünü olarak yerini alıyor.