Toprak altında saklı kalmış tarihi bir kent: Kozlu Köyü ve Lamponia

Kozlu Köyü’nün girişi. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Kozlu Köyü’nün girişi. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı Kozlu Köyü, Assos ve Gargara kentleriyle eş zamanlı bir şehir devleti olan Lamponia Antik Kenti’ne ev sahipliği yapıyor. Son zamanlarda Lamponia’nın adının da duyulmasıyla beraber oldukça popüler hale gelen köy, taş evleri ve deniz manzarasıyla herkesi kendine hayran bırakıyor.

Köyün içinden. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Köyün içinden. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Ayvacık’a bağlı olan ve Büyükhusun köyünden hemen sonra yeşilliklerin içine konumlanan Kozlu Köyü, Çanakkale il merkezine 80 km, Ayvacık’a ise 12 km uzaklıkta bulunuyor. 1928 yılından beri aynı adı taşıyan köyün tarihi, M.Ö. 5. yüzyılın başlarına dayanıyor. Kozlu Dağı’nın zirvesinde bulunan köyün tüm sokaklarından deniz görülüyor. Köy, eğimli yolları ve bu bölgede çıkarılan taşlarla inşa edilmiş evleriyle kendine has özelliklerini kaybetmeden varlığını sürdürüyor. Kuzey Ege olarak adlandırılan tarihi bölgede, son zamanlarda keşfedilmeye başlanan Lamponia Antik Kenti’ne ev sahipliği yapan köy, yoğun ilgi görmeye devam ediyor.

Lamponia Antik Kenti. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Lamponia Antik Kenti. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Kozlu Köyü’nün kuzeyinde, Kaz Dağları’nın batıya doğru uzanan eteklerinde, denizden 565 metre yükseklikteki Kozlu Dağı’nın zirvesinde yer alan Lamponia Antik Kenti, Güney Troas Bölgesi kentlerinden biri olarak biliniyor. Ayvacık, Midilli, Behram Köy ve Ahmetçe Köyü’nün ortasında yer alan kente en yakın antik kentler ise, batıda Assos ve doğuda Gargara olarak konumlanıyor. Kentin adı, tarihi kaynaklarda Lamponion, Lamponeia ve Lamponia olarak farklı şekillerde karşımıza çıkıyor. Yunan tarihçi, coğrafyacı ve filozof Strabon, Lamponia’yı Assos ve Gargara gibi antik zamanda yaşamış başlıca 4 Yunan kavminden biri olan Aiol yerleşmesi olarak nitelendiriyor. M.Ö. 506 yılında Pers kuvvetlerinin komutanı Otanes, Byzantion yani Chalkedon’dan yelken açarak Antandros kıyısından karaya çıkıyor ve Lamponia’yı ele geçiriyor. Bu bilgiye bakılarak Lamponia’nın Antandros’a oldukça yakın biryerde konumlandığı düşünülüyor.

Lamponia Antik Kenti. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Lamponia Antik Kenti. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Lamponia kentinin adı, Attika-Delos Vergi Sistemi listelerinde çokça geçiyor. Bu listeler sayesinde, Lamponia’nın M.Ö. 478-477 yıllarından beri birliğin üyesi olduğu ve birliğe vergi ödediği biliniyor. Hellespontos kentleri içinde gösterilen Lamponia, bahsi geçen vergi sistemi listelerinde toplam 16 kez görülüyor. Lamponia kentinin, listelerde en son M.Ö. 425-424 tarihlerinde vergi ödediği biliniyor. Attika-Delos Vergi Listesi’ne bakıldığında Lamponia’nın ekonomisi hakkında da çokça bilgi ediniliyor. Kentlerin Atina’ya ödedikleri vergi hem para ile hem de yerel kaynaklarla karşılanabiliyor. Aynı zamanda ödenen verginin oranı kentin yerel kaynakları ve durumuyla ilişkili olarak ortaya çıkıyor. Lamponia’nın vergi oranına ve diğer kentlere bakıldığında kentin, ekonomik açıdan küçük bir yerleşim olduğu düşünülüyor. Tarihi kaynaklarda veya arkeolojik kayıtlarda bulunmasa da kentin denize uzanan verimli düz arazileri sayesinde geçim kaynağının ağırlıklı olarak tarıma dayandığı söyleniyor ve Clarke’a göre Lamponia’nın ekonomik durumu Klasik Çağ’ın sonuna kadar aynı şekilde devam ediyor.

Lamponia Antik Kenti. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın
Lamponia Antik Kenti. Fotoğraf: Birsen Uzun Aydın

Peter De Tchihatcheff, Troas Bölgesi’ni 1847 ve 1849 yıllarında iki kez ziyaret ediyor. 1849 yılındaki ziyaretinde Lamponia’yı da seyahatine dahil ediyor. Walther Judeich ise 1986’daki araştırmasında Lamponia’dan bahsediyor. Tüm bu gezginler arasında kentin en kapsamlı araştırmalarını yapan gezgin olarak JosephThacher Clarke kabul ediliyor. J.T. Clarke bölgeyi 1882 yılında dolaşıyor. Ayrıca John Manuel Cook da bölgeyi araştıran gezginler arasında bulunuyor.

J.T. Clarke’a ait Troas Bölgesi haritası.
J.T. Clarke’a ait Troas Bölgesi haritası.

Assos Antik Kenti, oldukça ilgi gören ve kazı çalışmaları yıllardır devam eden bir antik yerleşim yeriyken Lamponia ile ilgili herhangi bir yüzey araştırması ya da kazı çalışması bulunmuyor. Hatta günümüzde özel izin dahilinde olmadığı sürece kentin gezilmesine izin verilmiyor. Bu nedenle arkeolojik veriler oldukça sınırlı kalıyor. Eldeki mevcut veriler, yüzeyde kalmış mimari yapılara ait parçalar ve yine yüzeyde kalmış birkaç obje olarak karşımıza çıkıyor. Bulunan kalıntıların hiçbiri M.Ö. 4. yüzyıldan daha eski bir tarihe dayanmıyor. Kentin en önemli mimari yapı kalıntısı ise Lamponia kentini çevreleyen surlara ait bölümler olarak kabul ediliyor.

Lamponia’ya ait surların hava görünümü.
Lamponia’ya ait surların hava görünümü.

Lamponia'nın surları, tıpkı Gargara kentinde olduğu gibi, Kozlu Dağı’nın en yüksek noktasında yer alıyor. Surlar, günümüze oldukça tahrip olmuş biçimde ulaşsa da kalıntılara bakıldığında, Gargara kentinin surlarıyla aynı özellikleri taşıdığı görülüyor. Çokgen duvar örgüsüne sahip, yerel andezit ve konglemera taşlarından düzensiz biçimde inşa edildiği düşünülüyor. Clarke’a göre surların yükseliği 7-8 metre arasında değişiyor. Clarke aynı zamanda surların batı kısmındaki açıklığın ana giriş için bırakıldığını söylüyor. Ayrıca sur duvarlarının toplam 3000 metrelik bir uzunluğa sahip olduğu aktarılıyor.

Lamponia’ya ait surlar.
Lamponia’ya ait surlar.

Surların dışında Lamponia kentinin bir diğer mimari yapısı ise iki adet sarnıç olarak karşımıza çıkıyor. Cook tarafından bu sarnıçların Roma dönemine dayandığı söyleniyor. Aynı zamanda az sayıda kiremit parçası, Arkaik döneme ait olduğu düşünülen gri astarlı seramik parçaları, M.Ö. 4. yüzyıla dayandığı söylenen siyah astarlı seramikler ve Roma-Bizans dönemine dayanan bazı parçalar şu ana kadar bulunanlar arasında yer alıyor. Bir diğer önemli buluntu ise sikkeler olarak kabul görüyor. Lamponia, M.Ö. 5. yüzyıldan M.Ö. 4. yüzyıla kadar gümüş ve bronz sikkeler basıyor. M.Ö. 420-400 yılları arasında kullanıldığı düşünülen sikkelerin ön yüzünde Dionysos başı, arka yüzünde ise boğa başı resmediliyor. M.Ö. 400-350 yıllarında bronz sikkeler kullanılıyor. Bu sikkelerin ön yüzünde Dionysos, arka yüzünde ise boğa başı ya da üzümler resmediliyor. Sikkelerin üzerinde “ƌΑƍ” yazısının bulunduğu görülüyor.

Lamponia halkının M.Ö. 420-400 yılları arasında kullandığı sikke.
Lamponia halkının M.Ö. 420-400 yılları arasında kullandığı sikke.

Troas Bölgesi’nde bulunan şehir devletleri topluluğu, M.Ö. 310 yılında Antigonos Monophtalmos tarafından kuruluyor. Tek merkez altında toplanma fikri sayesinde ekonomik hayata düzen getiriliyor. Bu şehir devletleri topluluğuna katılmayan kentler ise zayıflayarak kayboluyor. Lamponia’nın sonunun nasıl geldiği henüz net şekilde belli olmasa da ekonomik baskıdan kurtulmak için çevresinde bulunan diğer güçlü kentlerle birleşmiş olduğu düşünülüyor. Lamponia’ya ait bulunan en geç sikke M.Ö. 350 tarihine dayanıyor. Kaynaklara göre M.Ö. 310 yılı civarında Lamponia halkının, ekonomik gücünü artırmak amacıyla Assos veya Gargara halkı ile birleşmiş olabileceğine inanılıyor. Bu noktadan sonra ise Lamponia ortadan kayboluyor.

Assos’ta yapılan çalışmalar hızla devam ederken Lamponia hakkında erişilebilen bilgiler oldukça sınırlı kalıyor. Ancak hem halkın hem de arkeolojiye merak duyan turistlerin son zamanlarda ilgi duyduğu Lamponia kenti için kazı çalışmaları yapmaya hazırlanılıyor.

KAYNAK / ÖZHAN, T. VE YAMAN, H. (2008). KÜÇÜKKUYU’NUN UNUTULAN ARKEOLOJİK DEĞERİ: LAMPONİA. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ. CLARKE, J.T. (1888). GARGARA, LAMPONİA AND PİONİA: TOWNS OF THE TROAD. THE AMERİCAN JOURNAL OF ARCHAEOLOGY AND OF THE HİSTORY OF THE FİNE ARTS. ŞAHİN, C. (2008). TROAS BÖLGESİ ARKAİK DÖNEM KENTLERİ VE SAVUNMA DUVARLARI. ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ ARKEOLOJİ BÖLÜMÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ.