Üç kez yenilenen modern ev: Kew House

Ev ilk olarak 1951 yılında Horace Kabilesi tarafından tasarlanıyor. Daha sonra uğradığı termit istilası nedeniyle iki kez yenileniyor. Ev sahiplerinin üç çocuğunun ayrı eve taşınmasıyla John ve Susan çifti yapıyı ihtiyaçları doğrultusunda yenileme kararı alıyor. Üçüncü tadilatının da tamamlanmasıyla yapı, sahiplerinin anılarını yaşatmasıyla hatıra niteliği taşıyor.

Yapının bulunduğu arazide üç önemli karaağaç yer alıyor. Tarihinin önemli dönemlerini temsil eden ağaçlardan en yaşlı olan İskoç Karaağacının, arazideki komşu Edwardian Konağı’nın bir at padok ve ahır olduğu zamanlar dikildiği tahmin ediliyor. Yolun yakınında yer alan çift yumuşak kabuklu Hollanda Karaağacının ise orijinal evin inşa edildiği yıllarda büyüdüğü düşünülüyor. Yapıldığı ve yenilendiği dönemde yapı, arazinin tarihini taşıyan bu ağaçların arasına titizlikle konumlandırılıyor.

Yapı; dört yatak odası, iki banyo, açık oturma/yemek alanı ve ayrı bir eğlence alanından oluşuyor. Toplam 382 metrekarelik yenileme, binanın orijinal yapısal bütünlüğünü geri getiriyor. Pencerelerin ve kapıların yenilenmesi enerji verimliliğini sağlıyor.

1990 yılından beri bu evde yaşayan çiftin çocukları taşındıktan sonra mutfak ve birinci kattaki çalışma odası yapının odak noktası haline geliyor. Victorian ahşapla kaplı çalışma odası bahçeye bakıyor. Mimar, odanın bir tarafına seramik ve heykel koleksiyonunu sergilemek için kullanıyor. Ahşap, duvardan zemine tüm odayı sorunsuz bir şekilde kaplıyor.

Sakin bir sokak üzerinde yer alan yapının sokak seviyesinde sadece bodrum katındaki garaj ve üzerinde iki kata yayılan büyük bir pencere görülüyor. Garajın yanında yer alan ince taş basamaklar ve oluklu demir ile birleştirilmiş kaba dokuluduvarlar heykelsi bir cephe ortaya çıkarıyor. Yaşam alanlarını manzaraya ve sokağa yönelten bu planlama mahremiyet alanlarını da mülkün kuzeyinde gizliyor.

Doğramalar baştan sona John Wardle tarafından tasarlanıyor. Doğramalar inşaatçı- zanaatkar ekibin birlikteliği içinde inşa ediliyor. İncelikle tasarlanmış el yapımı doğramalar; sürgülü panellerde, gizli dolaplarda, gömme raflarda ve oymalı kapı kulplarında özgün bir şekilde görülüyor.

Yapının her yerinde kullanılan Victorian ahşaptan farklı olarak açık plan mutfakta, duvarları koyu renkte iç bükey Japon karoları kaplıyor. Bu dar ve içbükey karolar, ahşap tavana ulaşana kadar ilginç bir doku oluşturmak için dikey olarak düzenleniyor. Tezgahlar ise kuvarsitten oluşuyor.

Katlanmış çelik raflar, sürgülü füme cam kapılarla gizleniyor. Evin zemin katında bulunan misafir tuvaletinin karoları ise Japonya’nın Taijimi kentindeki bir fabrikada bulunan örnekten ilham alınarak tasarlanıyor. Sırlı, el yapımı karolar tadilatın öne çıkan unsurları olup yapıdaki düzensiz ve benzersiz nitelikler için özel olarak kurgulanıyor.

Yapının her bir köşesindeki tasarım, en etkili şekilde sergileme arzusuyla yapılıyor. Yapının çevresinde bulunan ağaçlar, evin planlanmasında ve korunmasında zorluk çıkarırken iç mekandaki birçok noktadan yemyeşil bir görünüm sağlıyor.

Otuz yıllık mülkiyetin geçirmiş olduğu bu üçüncü yenilemede; açıklıkların tamamı yalıtımlı çift camlı ünitelerle yenileniyor. Tüm kapı ve panellere de yeni contalar ekleniyor. Tasarlanan yeni bir asansörle tüm katlar birbirine bağlanıyor. Geliştirilen ve eklenen bu yeni işlevler, ayrıntılar ve mobilyalar kullanıcıların ihtiyaçlarına ve tutkularına göre şekilleniyor. Bununla birlikte doğayla iç içe olan yapı, ev sakinlerine de yeni deneyimler sunuyor.

Yapıdan görüntüler sunan video görsel için: