2021 Kültür sanat soruşturması

Adnan Özer
Adnan Özer

Kavramların ve deneyimlerin yeni anlamlarla karşımıza çıktığı ve belki de tam olarak tanımlanamadığı bir dönemdeyiz. Cins olarak, kendi bulundukları kulvarlarda yetkin isimlerle, "Karantina Yılı"nın özet verimlerini görmek mahiyetinde minör bir kültür- sanat soruşturması yapmak istedik.

2021 başta ülkemiz olmak üzere bütün dünyada, yaşam piramidimizin elzem taraflarını hatırlatan; yaşamı şekillendirmekten ziyade yaşamın kendi mecburi koşullarını korumaya yönelik görüşlerle akıp geçen bir yıl oldu. Bunun ekonomiye, sosyolojiye, sanata özetle bütün bir kültür ve yaşam şartlarımıza yansımaları oldu. Sanatı veya kültürü oluşturan zihin; tıpla, tehlikeyle veya ekonomiyle, savunma mekanizması adı altında, yeni bir bilinçaltıyla yaşamaya başladı. Örneğin fantastik hikayelere 2021 senesi içerisinde ne kadar ihtiyacımız oldu? Bunun yanında hayatımızın yanında akıp giden ve yer yer unutulan, konvansiyonel bağlamında gerçeklik hâlâ aynı gerçeklik mi? Kavramların ve deneyimlerin yeni anlamlarla karşımıza çıktığı ve belki de tam olarak tanımlanamadığı bir dönemdeyiz. Cins olarak, kendi bulundukları kulvarlarda yetkin isimlerle, "Karantina Yılı"nın özet verimlerini görmek mahiyetinde minör bir kültür- sanat soruşturması yapmak istedik. Dosyamıza Mesut Bostan, dijital platformlarla ilgili yazdığı bir değerlendirmesiyle katkı sunarken, Şahkurt Emirdağlı ise 2021 senesinin müzik panoramasını yine dosyamız bağlamında irdeliyor.

Kendi gözlemlerimizi de ekleyecek olursak; başta kültür ve sanatı yapan, oluşturan ve üreten insanların içinde bulunduğumuz şu dönemde, yazılı metinlerden çok görsel ve işitsel kültür- sanat öğelerine daha fazla dikkat ettiğini görebiliyoruz. Ticari tüketim verilerine baktığımızda kitap basım ve satış oranlarının düşmediği, aksine arttığı; fakat alınan kitapların dolaşıma sokulma faaliyetinin hâlâ bir soru işareti olarak kaldığını da belirtmek gerekiyor. Bu yüzden teknolojinin ve felaketlerin; görsel sanatları ve sanatın icra edildiği mekanları (karantina dönemi özlem nesnesi olarak) öne çıkarması bu senenin ayırıcı özelliklerinden ve açıklanabilir makul sebeplerinden biri olabilir. Konvansiyonel ve dijital içerikli sanat etkinliklerinin arttığı, ilgililerinin yeri geldiğinde çevrimiçi katılım sağladıkları, yeni bir üretim – tüketim mekanizmasının oluştuğunu da pekâlâ söyleyebiliriz. İnsanların mücadele etmek zorunda kaldıkları problemlerin de (salgın vb.) doğrudan algılanabilir, görülebilir olmadığını düşünürsek bu sanat etkinliklerinin doğal bir akış içerisinde değerlendirilebileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Buradaki önemli ve temel sorunsa, bu yeni dijital dünyada sanatçıyı kaliteli bir içerik üreticisinden ayıracak vasıfların neler olduğu sorusudur.

  • Adnan Özer
  • 2012'nin en önemli kültür sanat olayı yılın sonuna doğru geldi, o da Atatürk Kültür Merkezi'nin açılmasıdır. Hemen ardından Beyoğlu Kültür Yolu Festivali yapıldı ki o da yılın en zengin kültür sanat olayıdır. İşte bu Beyoğlu Kültür Yolu'nun içinden bir de "şiir yolu" geçiyordu. "Beyoğlu Kültür Yolu İçindeki Şiir Durakları" başlığıyla 1-9 Kasım arasında bir dizi etkinlik düzenlendi. Şeyh Galip, Mehmet Akif Ersoy, İlhan Berk anmaları yapıldı. Beyoğlu Şiir Mahfilleri gezisi yapıldı. Dahası da vardı. Bunların da ardından düzenlenen Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, sadece sinema alanında değil şu kültür sanat işlerinde yeni eksenin ufkunu gösterdi. Tabii görenlere. Ama bu noktada Türk Dünyası Büyük Edebiyat Ödülü'nün olmamasının yılın boşluğu olduğunu belirtmeliyim. Hatta yılların boşluğudur o.
  • Ötüken Yayınları edebiyat alanında yılın olayını gerçekleştirdi. Modern Avrupa'nın ilk destanı -aynı zamanda Portekiz'in de destanıdır- Luis de Camoes'in Os Lusiadas adlı dev epik eseri Lusitanyalılar adıyla çıkageldi. Eseri Portekizce aslından İbrahim Aybek çevirmiş. Sabırla ve de başarıyla. Kübalı yaşayan yazar Leonardo Padura'nın Köpekleri Seven Adam (El hombre que amaba a los perros) adlı romanının Türkçede yer almış olmasını da önemli buluyorum. Bilgi Yayınları'nı kutluyorum. Roman, Troçki'nin Meksika'da öldürülüşü üzerine… Yılın en sevgilisi ile bitireyim: Gönül Dağı. Ardında Mustafa Çiftçi'nin kaleminin olduğu bu diziye söz yetmez. Keşke uzatmasalardı. Ağzımızda Anadolu'nun o muhteşem balı öylece kalsaydı.

Harun Tan

Tüm dünyada pandemiyle birlikte yapay zekâya dayalı -algoritmik- dijital sanatta yaşanan Vezüv patlamasından Türkiye de nasibini aldı. Alev Ebuzziya Siesbye'nin 2021 yılında Eda Berkmen küratörlüğünde Arter/İstanbul'da gerçekleştirilen "Tekerrür" adlı seramik sergisi bu post-gerçeklik fetişizminin dışında kalabilmeyi başarmış nadir bir sanat girişimiydi. 1960'lardan bu yana sürdürdüğü seramik sanatını hem kullandığı teknik hem de kavramsal bakış açısıyla sorunsallaştırmak suretiyle zirveye taşımayı başarmış bu çok özel sanatçının işlerini, Türkiye'de görmek kuşkusuz 2021'in en önemli sanat olaylarından biridir. Serginin adı Kierkegaard'ın "tekerrür"ün imkânını sorguladığı aynı isimli eserinden alınmış. Ebuzziya'nın eserlerinde, son derece arkaik formlara sahip farklı çanakların üzerine uygulanmış ve izleyiciye aynı ritmin sayısız tekrarından kaynaklandığı izlenimi veren desen varyasyonları göze çarpıyor. Çalışmaları her ne kadar formlar arasındaki nüansların sayısız tekrarına dayalı gibi dursa da Ebuzziya'nın yapmak istediği asıl şey, seramik pratiğini, malzeme ve tekniğin sınırlarını aşan meta-formalist bir alana, ritmin saf hâline çekme denemesidir.

  • Cemal Toy
  • 2021 yılı sanat açısından bir tarafı ile pandeminin gölgesinde geçen bir sene, diğer tarafı ile ise yeni hareketlerin, oluşumların vücut bulduğu ya da var olan oluşumların kendini revize ederek yenilediği bir yıl oldu. Bu yıl içerisinde açılan yeni mekânlardan biri gençlerin ve genç sanatçıların buluşma noktası olarak ifade edebileceğimiz Galata'daki Ruberu Art Galllery oldu. Bir başka mekân ise yenilenerek çok farklı teknikler ve usuller üzerinden insanlara sanat, kültür ve hayat arasındaki ilişkiye dair yepyeni çalışmalar sunan Cemal Toy Art Gallery. Küçük Ayasofya'daki mekânda sanat terapisi, oyun terapi ve sanatla psikolojiyi birleştiren aktiviteler yapılmaya başladı. Ve yine bir başka adres Cins dergisi tabii ki.. Cins dergisi performansına performans katarak, bu yıl da kültür-sanat anlamında genç okuyucuların, edebiyatçıların, kültür insanlarının bir arada ve birbirini gölgelemeden nefes aldığı bir adres oldu. Bu mekânlar üzerinden bir tarafıyla pandeminin etkisi altında bir tarafıyla ise pandemiyi yırtan bir etkiyle kültür-sanat hayatında bir hareketlilik söz konusuydu. Bu hareketlilik günden güne artıyor, 2022 yılına da bir artışla ve yükselişle ilerliyor. Bu bakımdan aslında kültürün ve sanatın geleceğine dair ümit veren bir yıl oldu diyebiliriz.

Hayriye Ünal

Kitle kültürü her zaman medyanın etkisi altındadır; bugün için de bu sosyal medya hâlini almıştır. Ancak her yaygın kültür daha köklü bir kültüre yapışık hâlde var olur. Bugün dünyada her şeyin ticarileşmesi, her şeyin medyaya uygun şekle sokulma çabası nedeniyle edebiyat zevki de bundan payını almıştır. Şiirin köklü bir kültür olarak içten içe beslediği medyanın şiire ait değerleri köpürtüp tekrar servis etmesine alıştığımızı söylemeliyim. Bunlara sırf ünlü diye "şiir olayı" dememek gerekir. Genelde edebiyatımız şiirle zenginleşen bir edebiyat olarak ömrünü sürdürmekteydi. Şiirdeki kiçleşme, basitlik ve sadelik kültürünün şiirde yol açtığı avamlık, genel olarak edebiyatımızı "şiir yoksulu" kılmaya başlamıştı. Anti-entelektüalist tavır şairler arasında da yaygınlaşarak şiirdeki mutasyonu son safhasına taşıdı. Edebiyatı edebiyat olarak soysuzlaşmadan korumak gerektiğine inanan, iyi şiirin yanı sıra kurucu vasfı ile bilinçli olarak eleştiri ve teoride ısrar eden Buzdokuz, 2021'de çıkardığı 6 sayı ile yılın en nitelikli şiir olayıdır. Özellikle şu bağlamda: Hem dünyadan ayrı hem dünyayla anlık söyleşi hâlinde şairleri kapsarken bir bütün olarak da indirgenemez bir kamusal inşa faaliyeti yürütmektedir.

  • Handan İnci
  • Bu yılın sanatseverleri aynı anda aynı kuvvetle mutlu eden kültür-sanat olayı hiç kuşku yok ki Atatürk Kültür Merkezi'ne yeniden kavuşmamızdı. Herkesi mutlu etti dedim çünkü konserleri, operayı, baleyi, sergileri… Aklımıza kültür-sanatla ilgili ne gelirse onları çok keyifli ve etkileyici bir mekânda yeniden hayatımıza kattı. Sanatın, kültürün aynı zamanda bizleri buluşturan bir ortam oluşturduğunu ve bunun ne büyük bir toplumsal ihtiyacı karşıladığını AKM'nin hayatımızda olmadığı süreçte iyice anladık. Çok şükür artık bizimle, üstelik hatıralarımızı yok etmeyen, tam tersine onları çağın dilinde yenileyen çağdaş tasarımlı yeni binasıyla yeniden hayatımızda. Tabii ben bu cümleleri Kasım ayının sonunda kuruyorum, okuyanlar da muhtemelen Aralık ayının başında okuyacaktır. Bu nedenle şunu da eklemeden geçemeyeceğim: 2021 yılının AKM kadar önemli bir başka önemli kültür-sanat olayı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin bünyesinde kurulan ve gelişen ve Türkiye'nin plastik sanatlarda en geniş birikimini barındıran muhteşem resim-heykel koleksiyonunu da sanatseverlerle buluşturacak olmamızdır. Aralık ayı içinde, yeni mekânında çok anlamlı bir sergiyle ziyaretçi kabul etmeye başlayacak olan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, etaplandırılmış sergilemelerle açılış sürecini tamamlayacağı 2022 içinde de en çok ilgi çekecek sanat mekânlarından biri olacak.

Yücel Arzen

Homeros'un 3000 yıl öncesinde söylediği İLYADA'yı "yeni" okumuşsanız o elbette sizin için 2021 yılının YENİ'si sayılır. Sanat eserinin, "söz"ün yegâne özelliği budur zaten; çıktığı coğrafya ve zamanı aşma, tüm zamanlar ve coğrafyalarda kendini sınama ve doğrulanma isteği. Buna SÖZ'ün yazgısı da diyebiliriz. Dolayısıyla sorunuzu "2021 yılında ilk kez karşılaştığınız ya da yeniden keşfettiğiniz sanat eseri / eserleri ya da olayları hangileridir?" diye değiştiriyorum. 2021 yılında beni daha çok meşgul eden sanat eserleri ve olayları: 1- İsmet Özel'in Bir Yusuf Masalı'na çalışmam sebebi ile müzikte modern, avangart işleri öğrencilik dönemlerimden sonra yeniden gündemime aldım. Daha çok da Alban Berg'in Wozzeck Operası... 2- Pek sevmesem de Âmin Maalouf'un son kitabı Empedokles Dostları beni meşgul etti. 3- Sezai Karakoç'un aramızdan ayrılışı ve onun 19 yaşındayken yazdığı Yağmur Duası adlı şiiri zihnimi parçaladı. 4- AKM'nin açılışı memleketim için önemliydi elbette. 5- Dune Filmini çok beklemiştim. 6- Mike Winkelmann'ın Kripto Para ile yaptığı djital iş... 7- Nobel Edebiyat Ödülü'nün Afrikalı bir yazara verilmesi de önemliydi elbette. 8- Benim, İstiklâl Marşı'mızın kabulünün 100 yılında İstiklâl Şairi Mehmet Akif Ersoy'a cevaben yazdığım Hürriyet Çağrısı adlı eseri İstanbul Üniversitesi öğrenci orkestrası ve korosu ile 15. Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nde dinleyici ile buluşturmam da bu yılın önemli eser ve olaylarındandı.

  • Ömer Lekesiz
  • Sanat ve olay kelimelerinin ne zamandan beri birlikte kullanıldıklarını bilmesek de Kapitalist pazar (lamay)a mahsus medyatik dilin cilâlı kelimeleri olarak, uzun zaman önce tedavüle konulduklarını biliyoruz. Özgürlük, özgünlük, yaratıcılık, sınırları aşma, başkaldırı...Yüklemleri üstünden yerlere sığdırılamayıp göklere yükseltilmek istenilen sanatın, olay kelimesiyle birlikte birdenbire sıradan bir sokak kavgasıyla eşitlenivermesi az bir pazarlama dehası olmasa gerektir. Bu bağlamda, Kovid salgının ürettiği korku ve telaş içinde geçen 2021 yılında, söz konusu dehanın kadük olmasıyla, en azından zoraki maruz kalınan işler cümlesinden bir sanat olayı bari gerçekleşmedi ve böylece 2021 yılında sanat olayının olmayışı, kendi başına bir olay haline geldi. Bu olayı olay katına yükselten asıl şey ise sanatçıların "Bu sene hiçbir iş yapamadık, bir kuruş bile para kazanamadık" şeklindeki ağıtlarıydı.
  • Bu sayede şu görülmüş oldu: Sanatçılar, ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından besiye çekilen, onların vezneleri kapandığında asıl kendi gelir kapıları kapanan bir esnaf ve zanaatkar topluluğundan ibarettir. Buna somut bir örnek arayanların, İBB'nin, fakir fukaranın ekmeğine yaptığı zamlardan elde ettiği gelirle, hangi sanatçıları öncelikli olarak besiye aldığına bakmaları yeterlidir. Dolayısıyla 2021 yılında Kapitalizmin ve sanat esnafının dişine kan olacak nitelikte bir sanat olayı yoktur. Bireysel sergilerle, performanslarla, kitaplarla... Ortaya konulan mütevazı birkaç işin medyatik pazarlama cihetinden olay değerinin olmadığı ise aşikardır. Olaysız geçen bu yılda, olay değil ama gerçek sanat ortamındaki hareket adına benim kaydıma almak istediğim tek şey ise, Üstad Sezai Karakoç'un vefatıdır. Mekânı cennet olsun!