3 Soruda İdris Mahfi

Kur’ân-ı Kerîm’de ilk âyet olan “ikra/oku” hitâbı emirden ziyâde hatırlatmadır.
Kur’ân-ı Kerîm’de ilk âyet olan “ikra/oku” hitâbı emirden ziyâde hatırlatmadır.

Kur’ân-ı Kerîm’de ilk âyet olan “ikra/oku” hitâbı emirden ziyâde hatırlatmadır. Fıtratımızda olup unuttuğumuzu hatırlamanın şifresidir okumak. İnsanı nisyandan ünsiyete eriştirecek merdivendir. Okumak fıtrîdir, noksanı ikmâl eder. Noksanı ikmâl edip insan-ı kâmil’e varmak dururken, neden okumayalım?

Neden okuyalım?

Soruya soruyla karşılık vermek abes addedilmezse; neden okumayalım? “İnsan” kelimesinin iki ayrı kökten geldiği rivayet edilir. Biri unutmak mânâsına gelen “nisyan”, diğeri alışkanlık, yakınlık mânâsına gelen “üns/ünsiyet”. Ehl-i irfan ünsiyetin ezelî, nisyanın ise hadis ve ârızî oduğunu söyler.

İlk yaratılmış olandır kalem. Yaradan kaleme ve onun yazdıklarına kasem eder. Bezm-i elestte insanoğluna tevcih edilen “elestü birabbiküm” hitâbının muazzam âhengini mûsıkîde araması gibi, kalemin ve yazdıklarının hakîkatini satıra geçirilmiş kelimelerde araması fıtrîdir. Kur’ân-ı Kerîm’de ilk âyet olan “ikra/oku” hitâbı emirden ziyâde hatırlatmadır. Fıtratımızda olup unuttuğumuzu hatırlamanın şifresidir okumak. İnsanı nisyandan ünsiyete eriştirecek merdivendir. Okumak fıtrîdir, noksanı ikmâl eder. Noksanı ikmâl edip insan-ı kâmil’e varmak dururken, neden okumayalım?

Okumak “ne bulursak okuyalım” denmeyecek nisbette ciddi bir fiildir.
Okumak “ne bulursak okuyalım” denmeyecek nisbette ciddi bir fiildir.

Ne okuyalım?

Okumak “ne bulursak okuyalım” denmeyecek nisbette ciddi bir fiildir. Ömür kısa, okunacak metinler ise sayılamayacak kadar çok. Okumanın fıtrî olduğunu arzetmiştim, fıtratta bir de meşreb var. Hâli ile insan meşrebine muvâfık, keyfiyetine yakın, zevkine mutâbık metinlere, edebî türlere mütemâyil olacak.

  • Temâyül ettiği cihette seçici olmak, dar vakitleri daha iyi değerlendirme bâbında mühimdir derim. Geniş bir okuma listesi yaparak okumaya başlamadan evvel okunacaklar hakkında mâlûmât sâhibi olmak da okuma fiilinin bereketini arttırır kanaatindeyim.

Okumaya hevesli, ancak bir asır evvel yazılmış Türkçe metinlerin lisanına aşinâ olmayan gençlere tavsiyem ise, geriye doğru kronolojik bir okuma listesi yapıp bu sûretle lisandaki edebî lezzete yavaş yavaş ulaşmaları olacaktır. Araya zihni dinlendirecek, çabuk tüketilecek abur-cubur metinleri serpiştirmekte de fayda var elbet. Aşırıya kaçmadan tabii.

Nasıl okuyalım?

Herkes kendi tecrübesini mâkûl gördüğünden, ben okumaya tahsis edilen vakitlerde birden fazla metni yan yana okumayı tercih ve tavsiye edenlerdenim.

Her yiğidin bir yoğurt yiyişi, her okurun bir okuma üslûbu vardır elbet. Ama okumanın boş vakitlere has bir fiil değil, her vakti kıymetlendircek ef’âlden olduğunun idrâkında olmak esâsı teşkil etmeli evvelen. Bu esâs üzerine ne okuduğumuz gibi nasıl okuduğumuz da hâlet-i rûhiye üzerine kendiliğinden şekillenir. Herkes kendi tecrübesini mâkûl gördüğünden, ben okumaya tahsis edilen vakitlerde birden fazla metni yan yana okumayı tercih ve tavsiye edenlerdenim. Hassaten ağır bir eserle hâlleşirken elimin altında bir roman ve bir şiir kitabı bulundurmak mûtadındayım. Okunmasında fayda olduğu düşünülen, ancak gittikçe okuma zevkini azaltıp ilerlemeyen metinleri ille de tamamlamaya zorlamamak, bir müddet dinlenmeye bırakmak evlâdır. İlmî bir eser okurken notlar almak, hafızayı diri tutmak cihetinden faydalı olacaktır. Yolculuk esnasında ise abur cubur tâbir edilen eserlerle fazla derine dalmadan okumak daha mâkul geliyor gözüme. Neticede beylik bir kelâm olacak, ama okumak fiilini ciddiye alarak okuyalım da nasıl okursak okuyalım.