Akla karşı tezler: Deli Petro'nun Türkiye planı

Rusya'yı organize eden ve yorulmadan bu ülkenin yayılma iştahını kabartan kişi Çar Petro'dur.
Rusya'yı organize eden ve yorulmadan bu ülkenin yayılma iştahını kabartan kişi Çar Petro'dur.

14. yüzyıldan itibaren Avrupa'da fetihlere başlayan Osmanlı Devleti bu planların son ve değişmez hedefi oldu. Bu hedefler doğrultusunda üretilen Osmanlı Devleti'ni parçalamaya yönelik yüzlerce proje ise zaman içinde tozlu raflarda kaldı. Cins, işte bu tozlu raflarda kalan parçalama/paylaşma planlarını, yani daha doğru bir ifadeyle "akla karşı tezleri", yüzlerce yıl sonra yeniden okurların istifadesine sunuyor.

  • Avrupalıların Doğu'ya yönelik ilgisi 13. yüzyılda Haçlı seferleriyle başladı. Ancak bu ilginin yönü zamanla değişti ve 1204'te Haçlıların Bizans İmparatorluğu'nun başkentini ele geçirmesiyle salt dinsel bir nitelik taşımadığı ortaya çıktı. Bu planlar yüz yıl kadar Memlukler, Anadolu Selçukluları ve Bizans'a yönelikti. Avrupalıların Türklerle ilk kitlesel teması da bu seferlerle oldu. 14. yüzyıldan itibaren Avrupa'da fetihlere başlayan Osmanlı Devleti bu planların son ve değişmez hedefi oldu. Bu hedefler doğrultusunda üretilen Osmanlı Devleti'ni parçalamaya yönelik yüzlerce proje ise zaman içinde tozlu raflarda kaldı. Cins, işte bu tozlu raflarda kalan parçalama/paylaşma planlarını, yani daha doğru bir ifadeyle "akla karşı tezleri", yüzlerce yıl sonra yeniden okurların istifadesine sunuyor. Ola ki bu planlar bir kez daha yürürlüğe girmesin...

Büyük Petro'ya atfedilen ünlü siyasal vasiyetnamenin gerçekten Rus çarı tarafından mı yazılmış olduğu uzun uzadıya tartışılmıştır. Rus tarihçisi K. Waliszewski bunun düzmece olduğunu düşünür. Fransız tarihçileri Foubert ile Mornand ise bu konudaki tartışmayı şöyle değerlendirir: "Çarın bu talimatı bizzat kaleme almış bulunduğu yadsınabilir; ancak eylemleriyle kanıtlanmış olan tahminlerinin ve projelerinin ürünü olduğu da inkâr edilemez." Zamanında büyük gürültü çıkaran bu belgenin ilk metni Lesur'ün, Rus Gücünün Politikası ve Gelişmesi Hakkında adlı yapıtında yayımlandı. Tarihçi Lavisse ve Rambaud, Lesur'ün bu vasiyetnameyi I. Napolyon'a yaranmak için ürettiğini düşünüyorlar. Berkholz bu belgenin gerçek yazarının Napolyon olduğunu iddia eder. O zamanın politikasına bakılırsa, bu savın doğru olabileceği söylenebilir. Öte yandan, tarihçi Sokolnicki bu vasiyetnamenin General Michel Sokolnicki'nin (1760'ta doğmuş, 1816'da ölmüştür) eseri olduğunu ve adı geçenin bunu 17 Ekim 1917'de Fransız Direktuarı'na "Aperçu sur la Russie (Rusya'ya bakış)" adlı bir muhtırayla sunduğunu bildiriyor.

Ne olursa olsun bu vasiyetnamenin doğruluğunu tartışan Rus yazarlar bile, içeriğinin Rusya'nın Doğu politikasının ana fikirlerini yansıttığını reddetmezler. Walizewski bu konuda şöyle yazar: 1811 yılında yayımlanan özetin ilk on bir paragrafı, Rusya'nın 1725 yılından beri uyguladığı politikayı ve sağladığı gelişmeleri oldukça iyi yansıtan bir sunuş olarak kabul görmektedir. İşte büyük bir devlet adamının vasiyetnamesi -bu kez gizli arşivlerde saklı değil, ama gün ışığına çıkmış, yayımlanmış, çağdaş dünyamızda tüm Avrupa'yı tanık tutan bir belge. Esasen Büyük Petro'nun vasiyetini gerçekten kendi el yazısıyla yazıp yazmadığı hususu o kadar önemli de değildir, önemli olan bu idealin takipçisi olmasıdır.

Büyük Petro'nun öyküsü çok iyi bilinir, hatta popüler olmuştur. Rus tarihçisi Waliszewski onu "mucizevi insan, dünyada belki de eşi bulunamayacak insan" diye över. Herhalde halkının beklentilerini temsil etmiş ve Rusya'yı büyük bir Avrupa imparatorluğu haline getirmeye muvaffak olmuştur. Daha önce gördüğümüz gibi. XIV. Louis'nin yüzyılının ilk yarısına kadar Rusya ciddiye alınmamıştı. İlk Çar III. İvan Vasiliyeviç, 1482 yılında Tatarların boyunduruğundan kurtulur kurtulmaz, İmparator Mihail Paleologos un bir yeğeniyle evlenmiş ve yeni yıkılmış olan Doğu Roma İmparatorluğu üzerinde hak iddia etmeye başlamıştı. Rusya'yı organize eden ve yorulmadan bu ülkenin yayılma iştahını kabartan kişi Çar Petro'dur. Doğu Hıristiyanlığının savunucusu durumuna yükselmiştir. Daha, 1709 yılında, Eflak ve Boğdan'a temsilciler yollamış, bu iki Rumen eyaletinin halkına, onları Türklerin boyunduruğundan kurtarma ve dinlerine saygı gösterme vaadini iletmiştir. Kudüslü bir papaz, Konstantin'in mezarının üstünde Türklerin Avrupa'dan Ruslar tarafından kovulacağına dair bir kehanet bulunduğu haberini ustalıkla yaymıştır.

"Sokolnicki tarafından tümü yayımlanan Büyük Petro'nun vasiyetnamesi Panslavist özlemleri anlatan 14 maddeden oluşuyordu. Konumuzu ilgilendiren önemli maddeler şunlardır:

  • 5) Avusturya'yı, Türkleri Avrupa'dan kovma projesiyle ilgilendirmek ve bu vesileyle Karadeniz kıyılarında devamlı bir ordu bulundurmak, gemi tezgâhları yapmak, sürekli biçimde İstanbul'a kadar genişlemek.
  • 7) İngiltere'yle sıkı bir ittifak yapmak... Baltık Denizi ile Karadeniz üzerinde egemenlik kurmak; planın başarısı ve hızlanması için bu nokta çok önemlidir.
  • 8) Ardılları şunu bilsinler ki, Hindistan ticareti dünya ticareti demektir ve bu ticareti eline geçiren, Avrupa'nın gerçek efendisi olur. Bu nedenle İran'la savaş çıkarmak için tüm fırsatlardan yararlanılmalı, onun yozlaşması hızlandırılmalı, Basra Körfezi'ne kadar inilmeli ve eski Doğu ticaret yolu canlandırılmaya çalışılmalıdır.
  • 11) Dinin birleştirici rolünden, dağınık ve parçalanmış olan ve Macaristan'a, ülkesine ve Lehistan'ın güneyine yayılmış bulunan Ortodokslar konusunda yararlanılmalı, bunlar her türlü çekici vaatle kendimize bağlanmalı, bizi koruyucuları olarak tanımalıdırlar. Kilise çerçevesinde öndegelimi bulunan bir konuma sahip olunmalıdır. Bu bağlamda, Lehistan'dan yararlanılarak Osmanlı İmparatorluğu boyunduruk altına alınacaksa, Lehistan'ın ele geçirilmesiyle işe başlanacak, bundan sonra Macaristan'ın fethi çocuk oyuncağı olacaktır.
  • 12) Bundan böyle her anın büyük önemi vardır; tüm bataryalar büyük ve son darbenin vurulması için gizlice hazırlanmalıdır. Büyük ihtiyat gizlilikle, önce Versailles Sarayı'na, daha sonra Viyana'ya, dünya hakimiyetini bunlarda sayacak ve aralarında ölümcül bir savaşın ateşini yakacaktır. Bu savaş bir süre sonra genel savaşa dönüşecektir.
  • 13) Bu kargaşa içinde Rusya, savaşan tarafların kâh biri, kâh diğeri tarafından kendisinden yardım istenmesini sağlayacaktır. Rusya onların bu savaşta tükenmeleri için uzun süre tereddüt edecek, kendi kuvvetlerini toparlayacak ye sonunda Avusturya'ya meyleder gözükecektir. Bu arada ordularını Ren Nehri'ne kadar ilerletecek, ordularının ardından (kendisine bağlı) Asyalı sürülerin duman gibi yayılmasını sağlayacaktır. Bunlar Almanya'da ilerlerken, iki büyük filo -biri Azak Denizi'nden, öbürü Arhangelsk limanındaniçleri aynı güruha mensup insanlarla dolu olarak hareket edecek ve Akdeniz ile okyanusta birdenbire ortaya çıkarak, ganimete aç olan bu vahşi göçebe halkı İtalya'ya, İspanya'ya ve Fransa'ya boşaltacaklardır. Sözü edilenler, oralarda oturanların mallarını yağma edecekler, bir kısım halkı Sibirya'nın ücra çöllerine götürerek yerleştirecekler, geri kalan ahaliyi de kendi boyunduruklarını sarsmayacak duruma getireceklerdir."

Büyük Petro'nun özlemleri bunlardı. Bugün Rusya onun dehası sayesinde 22 buçuk milyon kilometrekarelik ve 166 milyon vatandaşı bulunan bir imparatorluk haline gelmiştir.

  • Osmanlı karşısında bir "Miço"
  • Rus tarihinin en önemli figürlerinden Petro, henüz 17 yaşında bir saray darbesiyle yönetimi ablasının ve dönemin imparatoru Golitsın'in elinden aldı. 1694'te annesinin ölümü ile ülke yönetiminin tek hâkimi oldu. Rus hükümdar, Rönesans ve Reform döneminde yaptığı incelemeler ve deneyler sayesinde Rusya'nın Avrupa'nın gerisinde kalmasını önledi. Yüzlerce yıllık sıcak denizlere inme planlarından dolayı daha çok denizcilik ve gemicilikle ilgili incelemeler yapan Petro, parlak siyasi kariyerine rağmen sırada bir gemide, en alt rütbede çalışarak ilginç kişiliğini bir kez daha ön plana çıkarmıştı. Osmanlılar ise bu yüzden Petro'ya "Deli Petro" lakabını takmışlardı.
  • Petro, 1699'da Avrupa'ya büyük bir asker ve amiral heyetiyle çıktı. Bu uzun süren 18 aylık sefaret sırasında Hollanda'da gemicilik, anatomi ve tıp gibi dallara merak sardı ve Avrupa devletlerinin idare tarzını yakından gördü. Dönüşte ise bunları uygulamaya gayret etti. Rus tarihinin bu deli hükümdarı, Avrupa seyahatinin sonunda kimi Avrupa adetlerinin Rus adetlerinden üstün olduğuna kanaat getirince, saray halkının ve memurların sakallarını kesmesini, Batılı giysiler giymelerini istedi. Bu durum sakalını kesmeyen Rus aristokrasisi içinde büyük sıkıntı doğurunca boyarlara yıllık 100 ruble sakal vergisi karşılığında müsamaha gösterildi. Böylece sakal tıraşı Rus modernleşmesinin simgelerinden biri haline geldi.