Baba

Baba.
Baba.

Evin ortasındaki direğe çarptı. Öfkeyle bir tekme salladı direğe. Avluya çıkıp duvarın dibine oturdu. Bir sigara yaktı. Kuş sesleri geliyordu. Kafasını kaldırıp baktı. Çatıdaydılar. Yuva yapmışlar. Küçük küçük bir sürü yavru. Sesleri geliyor acı acı. Anasını bekliyordu. Konuşmak istediği şeyler vardı. Öfkesi de bir türlü geçmiyordu. Bitmek üzere olan sigarasına yenisini uladı.

Üç yıl olmuştu babası öleli. Üç yıl olmuştu anası evde durmayalı. Üç yıl olmuştu Halil duvara düşman olalı. Evet düşmandı duvara. Her gün gelip dibine oturduğu duvara. Önceden de pek sevmezdi ama üç yıldır düşmandı. Anası gelsin söyleyecekti. “Duvarı yıkacam.” diyecekti. Anası izin vermeyecekti ama o yıkacaktı. Elinden gelse evin ortasındaki direği de yıkacaktı. İmkânı olsa çatıyı da… Onlar zor işti. Duvardan başlayacaktı Halil. Köylü, “Deli!” diyecekti. Anası korkacaktı. Ama Halil yıkacaktı. Babası yapmıştı bu evi. Çatısını kendi çatmış, direği kendi koymuştu.

Duvar. Duvarı çok sonra yapmıştı. Ama Halil hep duvar varmış gibi hatırlıyordu. Halbuki kendisi de az tuğla, çimento taşımamıştı. Yapımı epey sürmüş ama biliyordu duvarın nasıl yükseldiğini. Bir gün babasının yüklükte sakladığı paranın birazı kaybolmuştu. Halil ne olduğunu bilmiyordu. Eve gidince babası Halil’den bildi olanları. Halil ağladı, dil döktü ama inanmadı babası. Cezasını da kesmişti. Sustu. Aylarca konuşmadı Halil’le. Ne anası ne babası kimse yüzüne bakmadı. Duvarın temel yerini kazmıştı Halil. İlk sıra tuğlaları da o dizmişti. Liseyi şehirde okumak istiyordu. Anasına söyledi ilkin. O da babasına açtı konuyu. “Olmaz.” dedi. “Bi yere göndermem. Otursun oturduğu yerde.” Duvar bitmişti. Neredeyse Halil’in boyu kadardı.

Bahçe kapısı açıldı. Anası gelmişti. Halil fırladı yerinden. “Ana,” dedi, “bu duvar var ya, yıkacam ben bunu.” Anası yorgundu, dinlemedi Halil’i. Geri dönüp duvarın dibine çöktü. Sigara yaktı. Evden yemek kokuları gelmeye başlamıştı. Bu ocağı da yıkmalı, diye düşünüyordu. Sağırlaştığı kuş seslerini tekrar duymaya başladı. Acı acı bağırıyordu yavrular. “Yuva yapacak başka yer kalmadı sanki.” deyip sövdü Halil.

Sabah anası çıktıktan sonra balyozu alıp duvarın dibine gitti Halil. Önce bir sigara yakıp uzun uzun izledi duvarı. Kuş sesleri geliyordu. Yavrular bağırıyordu acı acı. Halil balyozu sıkı sıkı kavradı. İlk darbeyi on üç yaşına vurdu. Duvar sağlamdı. Balyozu kaldırıp on dört yaşına vurdu var gücüyle. Yıkılmaya başlamıştı. Halil’in yüzü gülüyordu. Balyozu arka arkaya on üç, on dört yaşına vuruyordu. Duvar göçmeye başlamıştı. Halil’in yaşları birikiyordu yerde. Babasının emekleri bitince bir sigara yakıp duvarın eski yerine oturdu. Anası koşa koşa gelip bir çığlık kopardı. Halil, sigaranın dumanını savuruyor, bir yandan da gülüyordu. Anasına bakıp, “Daha direği de yıkacam.” dedi.