Benden önce ölme

Benden önce ölme oğul. Benden önce ölme yavrum. Benden önce ölme…
Benden önce ölme oğul. Benden önce ölme yavrum. Benden önce ölme…

Ciğeri sökülüyormuşçasına söyler bunu seven. Çocuklarını sesiyle sarmak ister belki de. Sese dönüşmüş kalple. Duyan herkes bilir ki bu sevginin, şefkatin sesidir. Bazen yeter korumaya, yetişir. Bazen geç kalmıştır. Kader böyle vermiştir hükmü. Yiğit vurulmuştur meydanda. Yine de söylenir, hep söylenir bir dua olarak. Âdemden beri söylenir. Nuh’tan beri söylenir. Yakup’tan beri söylenir.

Bir babanın yakarışında yakalandım bu sese. Babanın oğula o seslenişi yüreğime dokundu, kalbime aktı, canımı yaktı. Oturup gecelerin karanlığında dizdim ben de duyup hissettiğim, hissederek tutuştuğum bu kelimeleri ve manayı. Hem İstanbul’un sessizliği kovalayan gecelerinde, hem de gün ışıdıktan sonra hızla, hınçla akan Boğaz’ın sularına kapılarak zapt ettim bu sesi. Bir kalıba dökmeye çalıştım bu sesin sahiciliğini. Bu sesi, bu sesin yakıcı gücünü ve etkisini; babanın/annenin oğluyla, oğullarıyla ve bazen de kızlarıyla meydanlara, caddelere, sokaklara indiği, çıktığı ve bir büyük kahramanlığa, acıya şahit olduğu zamanlardan, gecelerden derledim.

Ciğeri sökülüyormuşçasına söyler bunu seven. Çocuklarını sesiyle sarmak ister belki de. Sese dönüşmüş kalple. Duyan herkes bilir ki bu sevginin, şefkatin sesidir.


Hassaten bir geceden. O geceden.

Ciğeri sökülüyormuşçasına söyler bunu seven. Çocuklarını sesiyle sarmak ister belki de. Sese dönüşmüş kalple. Duyan herkes bilir ki bu sevginin, şefkatin sesidir. Bazen yeter korumaya, yetişir. Bazen geç kalmıştır. Kader böyle vermiştir hükmü. Yiğit vurulmuştur meydanda. Yine de söylenir, hep söylenir bir dua olarak. Âdemden beri söylenir. Nuh’tan beri söylenir. Yakup’tan beri söylenir. Benden önce ölme oğul. Benden önce ölme yavrum.

Benden önce ölme…

Muradına eremeyenleri anlattı nice şair, hakîm, hikâyeci, anlatıcı.
Muradına eremeyenleri anlattı nice şair, hakîm, hikâyeci, anlatıcı.

Sevenlerin sözüdür bu. Seven sevdiğine yalvarır: Benden önce ölme sevgilim. Bu acıyı yaşatma bana. Bu garip dünyada beni sensiz koyup gitme. Yoksa neylerim daha da daralan ve ışığı azalan bu fani âlemde ben sensiz.

Benden önce ölme ne olur.

Sevdiğine hiç kavuşamamıştır, kavuşamayacaktır da. Ama bir kez sevdiyse kalbinin milyonlarca kilometrelik muhabbet çapıyla, milyarca kilometrekarelik aşk alanıyla sevgilisi artık sevgisinin koruması altındadır. Öyle olmasını ister. Haykırır bambaşka bir şehirden, bir beldeden, bir bölgeden. Uzaktan veya yakından. Orası sevip de kavuşamayanların ve hiç unutamayanların bölgesidir. Oraya bütün bir İstanbul’u yerleştirebiliriz. Bütün güzel ve mahzun şehirleri. Bosna’yı. Rumeli’yi. Bingöl’ü…

“Benden önce ölme” diyen sesi hepimiz duyarız. O bizim sesimizdir. Bir kalbi olanların sesi. Sevdiğini korumak isteyenlerin…

Suları hırçın akan vatanın kuzey şehirlerini. Göç etmek zorunda kalan aileleri. Onların çocuklarını. Kendini garip, yalnız, göçebe ve darda hisseden çocuklarını. Ve elbet bütün emekçilerin emeğini. Bütün okul yollarını, otobüs yollarını, göç yollarını. Ki o yollarla başka şehirlere ulaşılır. Başka kıtalara ve düşlere… Cömertlere, diğerkâmlara, muhtaçlara el uzatanlara, cesurca meydanlara atılanlara daimi bir selam yurdudur burası. Meydan okunan bir meydandır. Bütün sevgilerin ve aşkların düşe dönüştüğü yerdir burası. Kavuşan azdır, özleyen çoktur. Gülen azdır, ağlayan çoktur. Kavuşmaklar varsa bile kısaca değinilir onlara burada. Burası ayrılıkların diyarıdır, upuzun ayrılıkların. Şikâyetlenmeden bekleyenlerin vakur sessizliğinden yapılmıştır burası. Gözyaşlarını içine akıtarak ağlayanların şarkıları ve türküleri çalınır burada. Burası âşıkların hikâye ağacıdır. Sevip de kavuşamayanların. Sevdiğini uğurlayanların, uğurlamak zorunda kalanların. Sevdiğini toprağa emanet edenlerin.

  • Sevdiğinin ismini içinde inşa ettiği hazine sandığında bir sır gibi muhafaza edenlerin. “Benden önce ölme” diyen sesi hepimiz duyarız. O bizim sesimizdir. Bir kalbi olanların sesi. Sevdiğini korumak isteyenlerin. Sevdiğini ve sevdiğinin yaşadığı evi, sokağı, mahalleyi korumak isteyenlerin sesi.

Deniz kenarlarını, yolları, köprüleri, Çengelköy’ü, Üsküdar’ı, Beykoz’u, Bostancı’yı, Yalova’yı, İzmir’i, Bingöl’ü, Afrika’yı, Bosna’yı dolanıp gelir bu ses. Bütün sevenlere ulaşır. Kalbi yaralı olanlara. Kalbin yara olduğunu bilenlere. Dünyanın her yerine. Dünyanın kalbine. Onun bir kalbi vardır. Allah’ın yarattığı hiçbir canlı kalpsiz değildir. Bunu bilenler ölmez. Ölse de ölmez. Âşıklar ölmez çünkü. Aşkı, Allah’ın bir ayeti bilenler ve buna göre yaşayanlar ölmez.

Benden önce ölme. Kuşların uçuşu yarım kalmasın. Benden önce ölme. Dağlardan, kırlardan çiçek toplayanların yüzü gülmeye devam etsin. Benden önce ölme. Bizden gayrı âşıkların da bu mahzun aşk defterinde şiirlerle, hikâyelerle ismi nakşedilsin. Senin isminin yanına. Sevgililerin isimlerinin yanına. Ki bütün sevgililer Leyla’dır. Ve çöldür bu dünya nice sevene.

Yolları çoktur muamma dünyanın, farklı vechelerle görünen hayatın. Göç en yaygın fiilidir yaşamaya mecbur olanların.
Yolları çoktur muamma dünyanın, farklı vechelerle görünen hayatın. Göç en yaygın fiilidir yaşamaya mecbur olanların.

Yolları çoktur muamma dünyanın, farklı vechelerle görünen hayatın. Göç en yaygın fiilidir yaşamaya mecbur olanların. Maksuda ereni ise azdır. Tökezleyenler, düşenler, çırpınanlar, yalvarıp yakaranlar, gözyaşı dökenler, yaptıklarıyla mezarını kazanlar, bir an önce ölmek isteyenler, ne yapacağını bilemez hâle gelenler, şaşıranlar, çırpınanlar, yeniden başlamak için bir işaret bekleyenler, başlayamayıp koyu bir bilinmezliğe gömülenler, sessizce yaşayan ve ölürken göğe bir şey söylemek istercesine gözlerini dikenler…

  • Muradına eremeyenleri anlattı nice şair, hakîm, hikâyeci, anlatıcı. Dünyanın gamına, kederine katışan cemalin, neşenin ve neşvenin peşine düştüler.

Geceleyin gökleri süsleyen o yıldızların altında vuslat şarkısını besteledi niceleri. Ben de o kervana katılmak için oturup kendi çağımın kelimeleriyle içimdekilere ve akıp giden dünya günlerine şahitlik etmek istedim. Bir ses, bir nefes olmak istedim. Bir çığlık ve dua...

Benden önce ölme!