Bin yıl sonra da yolumuzu aydınlatan Kutadgu Bilig’in öğütleri

Peki, bir yazar eserinde hikmeti bu derece arı-duru bir şekilde sunmayı nasıl başarabilmişti? Şahsi cevabım şu ki: Öz sadeleştikçe, söz sadeleşiyor ve öz parıldadıkça söz de parıldamaya başlıyor. Aksi takdirde söz insanı ele verir. Onun için yazmak en çok da güzel ruhlara yaraşır.
- "İlig aydı uktum bu söz barça çın, Koni sözleding söz yapar burdı kim." (Bey dedi, anladım bu söz hep doğrudur. Doğru dedin, söz koktu misk gibi...)
Bilgiyi mutluluğun sırrı olarak işaret eden, her cümlesi bir öğütle beraber insan hayatına dair esaslı tahliller de içeren bir eser. XI. yüzyılda, bugünkü Kırgızistan sınırları içinde yer alan Balasagun'da doğan "ulu bilge" Yusuf Has Hacip'in Karahanlı hükümdarına sunduğu, yüzyıllar boyu saraylarda, okullarda, devlet dairelerinde okunan Kutadgu Bilig. Bu "öğütler kitabı"yla çalıştığım okulun kütüphanesinde tanışmıştım. Adını çok duymuş fakat okuma fırsatını ilk kez yakalamıştım. Mesnevi tarzındaki bu eserde okuduğum 6645 beyitin her biri uç uca eklenip Balasagunlu Ulu Bilge'nin işaret ettiği muştu yurduna doğru bir yol olmuştu zihnimde. Bir kitap düşünün bin yıl önce bir kul yazıyor ve bin yıl sonra diğer kullar hâlâ onu okuyabiliyor. Onu okuyarak hayatına yön verebiliyor. Aradan geçen bin yıl bile onun ışığını azaltamıyor ve yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor Kutadgu Bilig. Kutadgu Bilig'le bu ilk tanışmamdan sonra Yusuf Has Hacip adı, kadim bir dost adı gibi gelmeye başladı bana.
Çağlar öncesinde yaşamış dostlarımın arasına katıldı o da. Onu bende ve okuyan herkeste bu kadar özel ve hürmete layık kılan, sözünü özünden söylemiş olmasıydı. Kutadgu Bilig'de her ne kadar ayet ve hadislere çok fazla atıf yapılmamışsa da, ayet ve hadislerin manasına vakıf olmuş bir özden doğduğu için, eserin her cümlesi ve her hikâyesi iman esaslarımızı bir çekirdek gibi içinde taşır. Türk irfanının eşsiz bir örneği olan kitapta örf, adet ve töreden ziyade; hayatın anlamı, faziletlerin önemi, mutluluk bilgisi ve yönetimin esasları gibi konular başı çekmekte. Kitabın başındaki itikada dair; x gibi ifadelerden, Peygamberimize ve dört halifeye atfedilen övgü dolu sözlerden ve kıyamet günü onlardan şefaat dilemekle ilgili beyitlerden anlıyoruz ki bu eser, Ehl-i Sünnet itikadı üzere yazılmıştır. Bu, özellikle dönemin Türk coğrafyasındaki itikadî durumu bildirmesi açısından oldukça önem arz ediyor. Kutadgu Bilig'in en kıymetli özelliklerinden birisi ise kanaatimce arı-duru bir üslupla saf hikmeti sunabilmesi.
Üslubundaki sadeliğe misal olarak eserdeki doğruluk ile ilgili şu sözleri örnek vermeli: "Allah'a inanan bilgili insan kendi kısmetinde ne varsa onunla yetinir. Ahiretini güzelleştirmek istersen, çaresini doğruluk ve imanda ara. Zenginlik ve dünya malı, doğruluk ile elde edilir. Dünyadaki en büyük zenginlik, özüyle sözüyle doğru olmaktadır. Onu kazanmak istersen, özünü, sözünü ve gönlünü temiz tut. Doğru hareket edenlerin hayatları çok güzel geçer. Kendine biri doğruluk biri de iman olan iki arkadaş edin." (Yusuf Has Hacib, Kutadgu Bilig, Hazırlayan: Yaşar Çağbayır, TDV Yayınları, s.98) Kutadgu Bilig, tamamen öğütlerden ibaret olmasına rağmen, öğüt dinlemeyi sevmeyen gençleri dahi kendi hikmetine doğru çeker. Yazıldığı çağdan çağımıza bir müjde gibi taşınmış bu kitabın giriş kısmında Yusuf Has Hacib Üstadımız, gençlere şöyle seslenmişti:
- "Ey yolunda sevinçle ilerleyen genç! Sözümü boş sayma. Gönülden, içinden gelerek dinle ve uy. Doğruluk yolundan şaşmamaya çaba göster. Gençliğin boşa geçmesin. Ondan yeteri kadar yararlanmayı bil, gençliğini değerlendir. Çünkü ne kadar sıkı tutarsan tut o bir gün elinden kaçar. Sende gençlik gücü varken boşa harcama. İbadetten hiçbir zaman geri durma, hep ibadet et. Bu sözümü iyi dinle, sonra elden gidince gençliğin, özlemini çeker pişman olursun; ama yararı olmaz." (Kutadgu Bilig, s.11)
Mutluluğun bilgisini verirken süslü ve abartılı ifadelere yer vermeyen ve tabiri caizse sözü yormadan söyleyen Yusuf Has Hacip'in eseri son derece pürüzsüz, net ve berrak bir anlatıma sahip. Bu sadelik eserin kalplere hitap etmesini ve gönüllere doğru yol bulmasını daha da kolaylaştırıyor. Ne aşırı duygusal bir anlatım ne de kasvet içeriyor Kutadgu Bilig ve bu nedenle de verdiği öğütler okuyanların ruhuna yük olmadan yoldaşlık ediyor. Peki, bir yazar eserinde hikmeti bu derece arı-duru bir şekilde sunmayı nasıl başarabilmişti? Şahsi cevabım şu ki: Öz sadeleştikçe, söz sadeleşiyor ve öz parıldadıkça söz de parıldamaya başlıyor. Aksi takdirde söz insanı ele verir. Onun için yazmak en çok da güzel ruhlara yaraşır. "Ben bilgisizin dilini bilmem. Benim bilgisize diyecek sözüm yoktur" (Kutadgu Bilig, s.25) diyen Yusuf Has Hacib, eserini bilginin kıymetini bilenler için yazdığını söylüyor. Bundan ötürüdür ki özellikle günümüz eğitimcilerinin ve öğrencilerinin muhakkak başvurması gereken bir kitap Kutadgu Bilig.
Ayet ve hadislerin manasına vâkıf olmuş bir özden doğduğu için, eserin her cümlesi ve her hikâyesi iman esaslarımızı bir çekirdek gibi içinde taşır.
Yusuf Has Hacip Kutadgu Bilig'de bilginin kaynağı eğitimcilere ve bilgiye talip olan öğrencilere bilginin kıymetini şu sözlerle anlatıyor: "Her söylediğini bilerek söyle. Herkesin bilgiden dolayı itibarlı olduğunu iyi bil. İnsanın gönlü engin bir deniz gibidir. Bilgi ise o denizin dibinde yatan değerli bir incidir. İnsan gönlünün derinliklerindeki o inciyi çıkarıp meydana koymadıkça, o derin denizlerdeki incinin insan için çakıl taşından ne farkı olur? Kara toprak altındaki altın, kayadan, taştan farksızdır. Ancak kazılıp çıkarılır, işlenirse değer kazanır. Bilgili bilgisini diliyle dışarı çıkarmazsa, meydana dökmezse, yıllarca orada yatsa da o bilgi ışık saçamaz, halkı aydınlatamaz. Anlayış da bilgi de çok değerli, çok kıymetli şeylerdir. Nerede bulursan onları işlet ve kendini yükselt." (Kutadgu Bilig, s.25) "Kutadgu Bilig" adından da anladığımız gibi Yusuf Has Hacip'e göre her kim ki hikmete ve bilgiye sahip, o kişi şâddır, mutludur. Bunu bir yasa olarak eserine de işlemiş ve kitaptaki karakterleri de ona göre şekillendirmiştir.
Eserde geçen karakterlerden bahsetmek gerekirse; birinci karakter Hükümdar Kün-Togdı'dır ki "doğru yasa"yı temsil eder. İkinci karakter Vezir Ay-Toldı ise "mutluluğun" temsilcisidir. Vezir'in oğlu Öğdülmiş "aklı", diğer oğlu "Odgurmış" ise akıbeti temsil eder. Kitap bu dört şahsın aralarındaki konuşma ve istişarelerden özellikle de Hükümdar'a verilen öğütlerden oluşur. İşte bu karakterler üzerinden Yusuf Has Hacip, iyi bir devlet başkanı, iyi bir bakan, iyi bir başdanışman, iyi bir komutan, iyi bir memur nasıl olmalıdır, bunları örnekler bizlere. Eserde yönetimle ilgili geçen ifadeler ise şu şekilde: "Yöneticisi iyi olan halk tamamen doğru, iyi ve güzel hareketlere sahip olur. Bunlar iyi kişileri kendilerine yakın tutarlarsa, kötüler de kendilerini iyiliğe yöneltirler. Yöneticilerin etrafını çeviren yakınları, danışmanları, memurları kötü olursa ülke tamamen kötülerin eline geçer. Kötüler başıboş olursa iyiler kaybolur. İyiler ülkeye sahip olursa kötüler ortadan çekilir." (Kutadgu Bilig, s.61)
Tam da yukarıda bahsedilen özelliklerinden dolayı bu kitabın bilhassa yöneticilere, kaymakamlara, valilere, daire başkanlarına, genel müdürlere, milli eğitim müdürlerine, okul müdürlerine tavsiye edilmesi kanaatindeyim. Hatta toplumun her katmanından insanlar kendi aralarında bir "Kutadgu Bilig okuma grubu" oluştursa inanıyorum ki herkesin payına düşecek çok kıymetli hisseler olacaktır. Prof. Dr. Ergin Ayan imzalı "Türk Kültürü Yusuf Has Hâcib'e Neler Borçludur?" adlı makaleden öğrendiğimize göre bu kitap Memlük saraylarında okutulmuş ve Osmanlılar ve bilhassa Fatih Sultan Mehmed Han bu kitaba özel ilgi göstermiştir. Öyleyse biz bugün yeniden bu kitabı neden keşfetmeyelim?
Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.