Bir ahir zaman 'Türk'ü: Teoman Duralı

Teoman Duralı
Teoman Duralı

Hayatında gördüğü ilk manzara orman ve denizdi Teoman Duralı'nın. En sevdiği renkler olan mavi ve yeşilin Çatalağzı'nda iç içe geçtiğini dile getiriyordu sık sık. Ankara çok uzaktı bu yüzden ona. Ankara uzaktı, ama nerenin yerlisiydi Teoman Hoca?

1

İtalya'da Empedokles ile başlayan Biyoloji Felsefesinin, Anadolu topraklarında neşet eden yegâne ismi Teoman Duralı. Belki İbn Miskeveyh'i belki Antik Yunan'daki fikir jimnastiklerini Türkiye'de hakkıyla anlayan tek isim. Hakkıyla anlayan tek isim, ama asla kurucu kadroların Hümanist safsatalarına göz ucuyla bile bakmaz. Kulağını yaşadığı topraklara yapıştırmıştır bir kere. Aklın Anatomisi de işte bu yerliliğin sonucuydu, Felsefe-Bilimin Doğuşu da. Hatta Omurgasızlaştırılmış Türklük de Empedokles'ten bugüne uzanan gümrah bir ırmağın ifadesiydi. Felsefe-bilim, onun için, çok eski çağlardan beri halkın bilgi dağarcığına sinmiş bölük pörçük bilgileri gün yüzüne çıkarmaktı hep.

  • 2
  • 1947'de Zonguldak'ta doğdu Teoman Duralı. 40'lı yıllar Zonguldak için mükellefiyet dönemiydi. Bu dönemden bahseden neredeyse her anı -ister edebiyata dair olsun ister siyasi- yokluk ve sıkıntılarla doludur hiç şüphesiz. İşte böyle bir, kömür karası şehirde gözlerini açar dünyaya Duralı. İlkokulu Zonguldak'ta, ortaokul ve liseyi Ankara'da tamamladıktan sonra, "her istediğimi bu şehirde buldum" dediği İstanbul'a yerleşir ve İstanbul Üniversitesi'ne başlar. Üniversitede, henüz öğrenciyken, felsefeci Nermi Uygur'n teklifiyle asistanlığa başlar.

3

"Okul" fikriyle hayatının en başından beri pek de sağlıklı bir ilişki kuramaz Teoman Duralı, Nermi Uygur'un İstanbul Üniversitesinde okurken kendisine asistanlık teklif etmesinin ardından hiç sevemediği "okul"a hayatını bağışlamış olur! Anadolu'da görev yaptığı üniversitelerde "Bilim Metodolojisi" dersleri veren Duralı, o dönemde hocaların âdeta hayat hocalığı yaptıklarını dile getirir. Örneğin kendisi, derslerde bilimden ve metodolojiden önce "deniz neye benzer" diye sorar öğrencilerine. Deniz görmemiş çocuklardan, denizi ve büyük suları hayal etmelerini ister.

  • 4
  • Daha çocukluktan itibaren Türk diline özel bir ilgisi olduğunu sık sık dile getirir Duralı. Henüz lisans yıllarından itibaren eski Türkçeye, Göktürkçeye ve Uygurcaya çalışır. Teoman Hocaya göre, Türkler tarih boyunca kendi dillerini ihmal eden nadir milletlerdendir. Ve ömrünce bunun acısını bizzat kendisi de çeker. Paris'te de bu acıyı çekmiştir Teoman Hoca Amerika'da da Malezya'da da. Omurgasızlaştırılmış Türklük de bunun içindi Felsefe Söyleşileri de. Kendi dilini ihmal etmenin ıstırabını çeken bir vatanseverdi Duralı. Vatanseverdi ve ömrü boyunca Türkiye'de Türkçe ders verdi. Dil, bir milletin şerefiydi çünkü ona göre.

5

"Parlak" kariyerine yurt dışında devam etmedi Teoman Duralı. Halbuki gençlik yıllarında hazırladığı tez, Kebek Üniversitesi tarafından takdir görmüş ve üniversiteye davet edilmişti. Esasen Kebek Üniversitesinin davetini sevinçle karşılamıştı. Ama Doğuluydu işte bir kere, baba nasihati, ötesindeydi tüm "kariyer basamaklarının." Babası, "Sen buranın ekmeğini yedin oğlum. Burası seni yetiştirdi, okuttu. Doktorana kadar burası yatırım yaptı sana. Bu tabanı yarık cebi delik millet sana baktı. Şimdi bunlar parsayı kapacaklar. Buranın verdiklerini onlar sömürecekler." demişti bir kere. İkiletmedi baba nasihatini; nasihatsiz tüm evlatlar adına...

  • 6
  • Asyalıydı Teoman Hoca. Hep Doğu'ya olan ilgisi de bu yüzden geliyordu işte. Biz ne kadar inkâr etsek de -Teoman Hoca her ne kadar Batılılara benzese de- Doğuluyduk, Asyalıydık. Biz bunu görmemek, göz ardı etmek istesek de Batılılar bunu, bizden daha iyi biliyorlardı. Her şeyini içinde bulunduğu bu Doğu toplumuna borçluydu. Limanı hep burasıydı. Millet olarak da hep bu limana bağlıydı. Çok sayıda dil bilse de"- tek" dili Türkçeydi. Almanca mı? Almanca anne diliydi.

7

Hayatında gördüğü ilk manzara orman ve denizdi Teoman Duralı'nın. En sevdiği renkler olan mavi ve yeşilin Çatalağzı'nda iç içe geçtiğini dile getiriyordu sık sık. Ankara çok uzaktı bu yüzden ona. Ankara uzaktı, ama nerenin yerlisiydi Teoman Hoca? Nereye ait olduğumuzun tek cevabını, "Türk olmak için, Müslüman olmak lazımdır" düsturunda açıklıyor Teoman Duralı ve ekliyor: "Ben burada yaşıyorsam ve Türk isem, Müslümanlığın medeniyetini ve aynı zamanda şartlarını benimsemek zorundayım."