Bir kız uğruna mastırı yakmak

Bir kız uğruna mastırı yakmak.
Bir kız uğruna mastırı yakmak.

Ders dönemine başladık. Ve ben başıma bela olacak bir işe giriştim. Benimle aynı sınıfta olan bir hanım kıza âşık oldum. Dayıma sordum. “Bu sevda işine ne dersin?” dedim. Dayım; “... oğlum sevda işi de bir enerji ister, bakalım sevda çekmeye takatin var mıdır göreceğiz.” dedi

 Notlarım pek iyiymiş, tam akademisyen kumaşım varmış, okumayı yazmayı bir hayat tarzı olarak benimseyebilirmişim. Böyle şeyler söylüyorlardı.
Notlarım pek iyiymiş, tam akademisyen kumaşım varmış, okumayı yazmayı bir hayat tarzı olarak benimseyebilirmişim. Böyle şeyler söylüyorlardı.

Bir talebe ne için mastır yapar?

Bu soruyu kendime çok sordum ama öyle alengirli bir cevap veremedim. Benim mastır yapma sebebim. Kıymetli hocalarımın beni teşvik etmesiydi. Notlarım pek iyiymiş, tam akademisyen kumaşım varmış, okumayı yazmayı bir hayat tarzı olarak benimseyebilirmişim. Böyle şeyler söylüyorlardı. Memlekete geldim dayıma söyledim; “...bana böyle diyorlar dayı ne yapayım?” dedim. Dayım düşündü. “Sana mastır yaptırmakta bir menfaatleri vardır ama dur bakalım...” dedi. Dayım orta ikiden terk ederek tahsil hayatını sonlandırmış bir memleket evladıydı ama mastır yapmak ne demek biliyordu. Ya da ben öyle düşünüyordum.

Lafı uzatmayalım hocalarımın telkin, tavsiye ve yönlendirmeleriyle mastır yapmaya başladım. Hangi branşta yaptığımı da merak eden olabilir. Ben Türk Dili ve Edebiyatı okudum. Mastırım da o minvaldeydi.

 Ben Türk Dili ve Edebiyatı okudum. Mastırım da o minvaldeydi.
Ben Türk Dili ve Edebiyatı okudum. Mastırım da o minvaldeydi.

Ders dönemine başladık. Ve ben başıma bela olacak bir işe giriştim. Benimle aynı sınıfta olan bir hanım kıza âşık oldum. Dayıma sordum. “Bu sevda işine ne dersin?” dedim. Dayım; “...oğlum sevda işi de bir enerji ister, bakalım sevda çekmeye takatin var mıdır göreceğiz.” dedi.

Meğer benim sevda çekmeye takatim yokmuş onu anladık. Hem mastır hem büyükşehirde okumak hem sevda derken genç yaşta belim bükülmedi ama pek de iyi olmadım.

Sevdalandığım kızla gidip konuşma meselesini hiç uzatmadım.Kızın adını burada anmayayım ama bir çiçek ismiydi. Biz de bir çiçek ismiyle hitap edelim. Kendisine Defne diyelim mesela. Defne de bana karşı boş değilmiş. Derslere beraber gidip beraberce kütüphane, fotokopiciler ve kafeler derken epeyce vakit geçirdik. Epeyce anlaştık. Artık sevda çekmek bana yük olmaktan çıkmıştı. Bir şenlik idi kız sevmek.

 Biz de bir çiçek ismiyle hitap edelim. Kendisine Defne diyelim mesela. Defne de bana karşı boş değilmiş.
Biz de bir çiçek ismiyle hitap edelim. Kendisine Defne diyelim mesela. Defne de bana karşı boş değilmiş.

Meğer ben aldanmışım. Bir sabah hocamız beni çağırdı. Bana çok sert baktı. Eline bir kalem aldı. Kalemi yiyecek sandım. O kadar hırslı idi. “Bana bak delikanlı, ananız babanız sizi buraya okuyun diye gönderiyor, siz başka sevdalara düşüyorsunuz. Lafı uzatmanın alemi yok. En kısa zamanda Defne ile olan gönül ilişkin bitecek.” dedi. Ben şaşırdım. Ne edeceğimi bilemedim. Durumu Defne’ye söyleyemedim. Dayıma sordum. Dayım; “Bu adamlar senin gönül ilişkine karışmaz. Ama bu kadar sert çıkıyorsa ya kızı kendine alacak ya da bir yakınına isteyecek” dedi. “Yok daha neler...” dedim.

Dayım haklı çıktı. Ben birazcık araştırınca gördüm ki hocamızın kardeşi bizim Defne’ye yanıkmış. İş gelip bana dayanmış. Ben kızı terk edeceğim. Hocamızın kardeşi alacak. Yoksa benim mastır işi yalan olacak. Ben bir hırs ile gidip hocaya dedim ki kardeşiniz değil ya alemin padişahı gelse alamaz Defne’yi benden dedim. Hoca sessizce dinledi. “O zaman mastır işini unut aslanım.Kaldın bu dersten ve ben olduğum müddetçe geçemeyeceksin.” dedi.

Delirmiş gibiydim. Durumu Defne’ye anlattım. Defne beni daha çok delirtti. “Mastırda başarısız olacağını anladın, beni bahane ediyorsun. Beni hiç karıştırma. Sen de mastıra odaklan ben de odaklanayım bitsin bu iş. Hocanın kardeşi de zıkkımın kökünü yesin.” dedi. Defne böyle söyleyince ne demek istediğini anlamadım. “Ben başarısızlığıma seni bahane ediyorsam Allah belamı versin Defne o nasıl söz.” dedim. Biz biraz tartıştık.

Çok zaman geçmeden hoca Defne’ye de bir teklif yapmış. “Kardeşimi istemezsen ben de seni bu mastırda istemem. Akademik kariyeri unut kızım.” demiş. Defne o zaman anlamış iş ne kadar pistir. Ve aşağılıktır. “Hocam ben mastır yapmaya geldim. Kardeşinizle ne yapayım. Lütfen bana acıyın...” demiş. Hoca kestirip atmış, “...sana anan acısın güzel kız, ya kardeşim ve mastır ya da aha kapı açık...” demiş.

Çok zaman geçmeden hoca Defne’ye de bir teklif yapmış. “Kardeşimi istemezsen ben de seni bu mastırda istemem. Akademik kariyeri unut kızım.” demiş.
Çok zaman geçmeden hoca Defne’ye de bir teklif yapmış. “Kardeşimi istemezsen ben de seni bu mastırda istemem. Akademik kariyeri unut kızım.” demiş.

Defne de böylelikle mastırı yarım bıraktı.

Şimdi ben kız uğuruna mastırı bırakmışım diye dalga geçiyordum da Defne ne diyecekti? İki oğlan arasında kaldım mastırı bıraktım mı diyecekti?

Biz dayıma akıl danışmaya karar verdik. İkimizin de mastırı yalan olmuştu. Sevdamızdan başka hiçbir şeyimiz yoktu. Dayım bizi dinledi. Sonra düşündü ve konuştu. “Sevenleri ayırmak caiz değil. Ben size para vereyim. Siz bir ev tutun. Başka mastırlara bakın ama sakın öğretmenliğe başlamayın hem öğretmen hem mastır işi olmuyor. İki arada bir derede kalıyor talebe kısmı.” dedi.