Bir sanat olarak komplo'nun makyajı

Bilgi, insana ulaştığı andan itibaren bir komplo'nun makyajına ihtiyacı vardır, sunumda ve aktarımda makyajın yeri tartışılamaz.
Bilgi, insana ulaştığı andan itibaren bir komplo'nun makyajına ihtiyacı vardır, sunumda ve aktarımda makyajın yeri tartışılamaz.

Halkın komplo teorilerine karşı olan ilgisini görmezden gelemeyiz. Halkın bir organik ihtiyaç olarak bunu arzulaması aslında komplo teorileri üzerine bizi daha çok düşünmeye sevk etmelidir.

Karl Popper'a göre komplo teorileri teizmin ilkel bir formuna yakın yerde duruyor. Nasıl ki teizmde tanrılar her şeyi yönetiyorsa, komplo teorisyenlerine göre de kötücül baskı grupları her şeyi yöneten insanlar olarak karşımıza çıkıyor. Ve ekliyor, komplo teorileri çok yaygın ama içlerinde çok az hakikat barındırıyorlar. Popper insanların planladıklarının hiçbir zaman tam anlamıyla gerçekleşmediğini öne sürerek sosyal bilimcileri bu yaklaşımdan uzak durmaya davet ediyor. Öte yandan halkın komplo teorilerine karşı olan ilgisini görmezden gelemeyiz. Halkın bir organik ihtiyaç olarak bunu arzulaması aslında komplo teorileri üzerine bizi daha çok düşünmeye sevk etmelidir. Popper, komplo teorilerinin yanlış olduğunu çünkü komploculara aşırı güç atfettiklerini bunun gerçek dışı bir yaklaşım olduğunu söyler. Halk her zaman doğruyu arzulamaz, yanlışların ön cazibesine kapılmak da ister ve belki de buna gerçekten ihtiyacı vardır. Böylelikle halk kendi komplo teorisyenlerini doğurur. Bazılarına göre bu sağ kanat popülizminin yükselişi ile ilgili bir durum iken diğerlerine göre ise enformasyon çağında internet üzerinden bilgi tekelinin kırılması ile ilgilidir. Her iki durumda da komplo teorilerinin makyajsız var olamayacağı düşüncesindeyim. Ana akıma zıtlaşan görüşü savunduğunuz zaman muhalefet eder olursunuz ama düzgün bir makyajla artık bir komplo teorisyeni olabilirsiniz.

Komplo'nun makyajı, bütün zamanlarda bilginin en önemli portresi olmuştur. Bilgi, insana ulaştığı andan itibaren bir komplo'nun makyajına ihtiyacı vardır, sunumda ve aktarımda makyajın yeri tartışılamaz. Alımlama estetiği adı verilen görüş bize aslında; bilginin ya da gönderi niteliği taşıyan her şeyin bir makyaja sahip olduğunu söyler. Bu mak- yaj hem iletenin bilgiyi alırken hem de sunarken yine alıcının bilgiyi alırken kendi zihninde yaptığı bir algı dekonstrüksiyonudur. Tabi burada bilgiyi bir komplo nesnesi olmaktan çıkarıp saf bir üretim öznesi hâline getirmeye uğraşmak; onu yapaylıktan çıkarıp kendi arzusunun doğallığına iade etmeye çalışmak gibi korkunç bir karışıklığa yol açar (Tıpkı Mono Lisa'nın erkek veya kadın olabilmesi gibi). Eğer bilginin kendiliği başıboş bir şekilde etrafta dolanıyorsa, her şey onun doğal uyumunu bozmalıdır; eğer bilgi başıboş bir şekilde etrafta dolanabileceği ayaklara sahip değilse, doğallığının tüm imgeleriyle sınırsızca oynatılmasının önüne hiçbir güç geçemez. Frithjof Schuon, "İnsanın tabiatı, unutuştur." der. Bu durumda komplo makyajı, tüm gücünü belirip yok olmasından alır ve böylelikle tuvalde hiçbir iz bırakmaz.

Bilgi; var olduğundan beri görünür olmak arzusundadır. Alelade bir görüntü olarak değil... Tıpkı gece yarısından sonra yürüyüş yapmak isteyeceğiniz büyüleyici Cenevre sokakları gibi görünmek ister. Komplo makyajı, cezbetme gücünü kendi içkinliğinden alır ve bunu herhangi potansiyel bilgi nesnesi ile kolaylıkla paylaşabilir . Bu bilginin hakkıdır, hatta bir bakıma komplo makyajı ödevidir de. Bilgi, insanlara yayılma veyahut ulaşma görevini yerine getirebilir bu özelliğiyle. Çünkü bilginin şaşırtması ve cezbetmesi gerekir. ‘Gereksiz' bilgi aslında bir komplo makyajından mahrum kaldığı için bu sıfatı taşır, herhangi bir komplo makyajı o bilgiye bambaşka hüviyetler katabilir. Nasıl ki, Aziz Simeon diye birinin var olduğu bilgisi yaşlı tekneciler için bir hiç ise; Aziz Simeon'un ömrünü bir sütunun üstünde geçirdiği bilgisi, bilgiye hayranlık uyandırmak için süslenmesi gerektiğini hatırlatır.

Bilgi, zihinleri kendi boyunduruğu altına almak ve yel değirmenlerine karşı kılıcını çekmek üzere, sanat dallarının kullandıkları olanakları kendine mâl etmelidir. Mesela, şarkılar için bilginin başvurduğu kurnazlıklar ve kahvehane yapaylıkları her ne kadar bilinse de; bir ud semai duyulurken, artık Mısırlı İbrahim Efendi yoktur, sadece makyajın etkisindeyimdir ve onun ezgilerinden veya komplosundan nasıl ki saklanamıyorsam, kaçınmam da mümkün değildir. Bir komplo gücünü buradan alır, bir şiddet biçimi olarak karşılık verme zorunda bırakılmak; duymak zorundalığı, düşünmek zorundalığı. Komplo makyajının bir saçmalıktan ibaret olduğu düşünülse bile işe yarıyordur ve kendi varoluş nedenini ortaya koymuştur artık. Çünkü burada bugüne kadar var olan tek ölümsüzlük biçiminin yani komplo makyajının ardında bir düşünce yatar: Bilginin kendisi de kendi yokluğuyla göze çarpar; parlak ve yüzeysel bir görünüm içinde kendini eritebilir; makyaj bir yüzeydir ve komplo bir derinlik.