Bize rağmen bize karşı bizden: Sezai Karakoç

Sezai Karakoç
Sezai Karakoç

16 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Türkiye'yi oluşturan, çağlardan aşıp gelen fikirleri maden işçiliğiyle kazıyıp bugüne getirdi Karakoç. Gündeme getirdiği birçok konu, ince bir şekilde günümüz Türk düşüncesini ve edebiyatını şekillendirmiş, nice kuşaklara da yarenlik ederek, Türkiye'yi, Türkiye'ye hediye etmiştir. Rahmet olsun.

1933

1933 yılının Mayıs ayında Diyarbakır Ergani'de dünyaya geldi Sezai Karakoç. Ergani bu yıllarda 5000 nüfusa sahip bir kasabaydı. Bu yıllar, 1929'da başlayıp 1939'da sona erecek olan dünya ekonomik bunalımının hâkim olduğu zamanlardı. Karakoç'un dedesi, Plevne Savunması askerlerinden Hüseyin Çavuş. Annesi nüfus memuru Ahmed Efendi'nin kızı Emine Hanım. Babası Yasin Efendi, Kafkas Cephesi'nde savaşa katılmış, iki yıl esarette kalmış. Leventoğlulları adıyla anılan aile, 19. Yüzyıla kadar, babadan oğula geçen tımarlı sipahilerdendi.

Şair, babasının işlerinden dolayı 1934- 1936 yılları arasında Maden'e göç eder. 1937'de ise Ergani'ye geri döner aile. 1938 yılı Karakoç'un ilkokula başladığı yıldır. Ancak yaşı küçük olduğu için birinci sınıftan önce ihtiyat sınıfına başlar. Yılbaşında okul müdürü tarafından yapılan sınavdan sonra üç ay kaldığı ihtiyat sınıfından birinci sınıfa geçer. 1939'da ise yine babasının işlerinden dolayı güz mevsimi Ergani'den Piran'a göç ederler.

Karakoç ailesi Piran'da bir yıl kaldıktan sonra 1940 yılında yazın tekrar Ergani'ye döner. Bu dönem, İkinci Dünya Savaşı yıllarıdır. 23 Ağustos 1939'da Sovyetler Birliği ve Almanya, Polonya'yı işgal edecek ve son büyük savaş başlayacaktır. Aile ise savaşı, toplum hayatına yeni yeni girmeye başlayan radyodan takip eder. İkinci Dünya Savaşı'nın etkileri, Türkiye'de de yoğun olarak yaşanır. Aydınlatma için gazın, ekmek için buğdayın bulunmadığı, ekmeğin karneye bağlandığı yıllar…

1944

1944'te beşinci sınıftadır. Haziran ayında Ergani İnkılap İlkokulu'ndan mezun olur. Yazın, parasız yatılı sınavına girmek için ilk kez Diyarbakır'a gider. İlk kez gördüğü Diyarbakır için hissettiklerini daha sonra "sanki ruhumun şehri gibiydi" diye yazar. Sınavları kazanıp, Ergani'de ortaokul olmadığından parasız yatılı olarak Maraş Ortaokulu'na kaydolur. Bu yıl, dünya büyük bir vahşete sahne olur. Nazi Almanya'sı, Polonya'da binlerce insanı katleder. Varşova'nın yıkıldığı 5 Ağustos 1944 ise Polonya'nın en kanlı günü olarak tarihe geçer. Karakoç, 1957'de Macar Başkaldırısı için yazdığı "Kan İçinde Güneş" şiirinde Polonya ve Macaristan'ın kaderini bir ve benzer görür.

1945

1945 yılında Maraş'tadır büyük şair. Maraş'ta, Büyük Doğu dergisinin çok yakında "bir nar-ı beyza gibi çıkacağı" afişini görür. Afiş, beş yıl sonra gerçekleşecek olan büyük buluşmanı da habercisidir. Şair bir arkadaşının dayısında bulunan Büyük Doğu ciltlerini inceler daha sonra, ardından Sebilürreşatları… 1946, şairin kitaplar dünyasındaki keşiflerinin başladığı yıldır. Ortaokul ikinci sınıf. Karakoç, "Âdeta Mesnevi'yi anlamaya başlamıştım. Çok erken bir uyanmasıydı bu zihnimin" diyecektir bu yıl için. 1946, Demokrat Parti'nin de kurulduğu ve Türkiye'de çok partili hayata geçildiği yıldır aynı zamanda.

1948

1948 yılında lise 1. sınıftadır şair. Şair Seyfettin Başcıllar ile lise hayatı boyunca sıra arkadaşıdır. Çıktığı süreler boyu Büyük Doğu'yu takip eder arkadaşıyla. Bir yıl sonra, müracaatı sonunda Büyük Doğu üyelik kartı gönderilir. Büyük Doğu'nun 20 Mayıs 1949 tarihli nüshasının "Sizinle Başbaşa" köşesinde gönderdiği bir mektuba cevap yayımlanır: "Sevimli mektubunuza bu kadar geç cevap verişimizi, giriştiğimiz mücadelenin, bize bir bardak suyu bile bir nefeste içmeyi amir zaman alıcılığında buluruz, çocuğumuzun yanağını öpecek kadar bile vaktimiz olmadığını biliniz ve bizi affediniz!"

Karakoç'un ilk yazısı mensur şiir olan "Ana Oğul", Gaziantep'te çıkan Dernek dergisinde M. L. (Mehmet Leventoğlu) imzasıyla 30 Kasım 1949'da yayımlanır. Bir yıl sonra ise, 1960'a kadar sürecek Demokrat Parti dönemi başlar. Lise 3. sınıfta ilk şiiri yayımlanır Karakoç'un. Bu şiir, Büyük Doğu'daki "Sabır" şiiridir ve yine Mehmet Leventoğlu imzasıyla yayımlanır. 1950 yılında, Sosyal Bilgiler Fakültesi sınavına girer. Necip Fazıl'ı ziyaret eder. Bu yaz Necip Fazıl'la görüşmeleri devam eder. Ekim ayında Siyasal Bilgiler Fakültesini kazanır.

1951'den itibaren 1954'e kadar, "Rüzgâr", "Monna Rosa", "Yağmur Duası", "Şehrazat", "Kar", "Köşe", "Kara Yılan", "İşaret", "Lili" gibi şiirleri yayımlanır. 1955'e gelindiğinde ise Mülkiye'nin son sınıfındadır. Bu yıl Şiir Sanatı dergisini çıkarır Karakoç. Yıllar sonra, iki sayı çıkan Şiir Sanatı hakkında şunları yazar şair: "Şiir Sanatı mükemmel bir dergi miydi? Tabii ki değil. Ama yeni bir dergiydi. Bir arayıştı. Apaçık bir ret, bir protesto, bir isyan olmamakla birlikte, statükoyu kabul etmediği belli olan bir dergiydi." Şiir Sanatı; Orhan Duru, Erdal Öz, Cemal Süreya, Muzaffer Erdost, Gülten Akın, Nuri Pakdil, Seyfettin Başcıllar gibi günümüz edebiyatının önemli isimlerinin bir araya geldiği, tam anlamıyla "yeni" bir dergiydi.

1957'de İstanbul'da Maliye Müfettişliği yapar. Bu yıl annesi Emine Hanım vefat eder. Bu vefatın ardından babası ve kardeşleriyle birlikte Ergani'ye geri döner. Annesinin vefatının ardından, "Yoktur Gölgesi Türkiye'de" şiirini yazar. Bu yıllarda Cezayir'in Fransa'ya direnişi de devam eder. Bu direnişten "Kutsal At" adlı şiir doğar Sezai Karakoç'un muhayyilesinden: "Cezayir'de atların/Gördüğünü kimse görmedi/ Kimse bu ölümlerle/Cezayir'li gibi/Ve Cezayir'li kadar/Ölmedi/Ama Cezayir yaşıyor".

1959

1959 yılında, 6 Ocak'ta Babıali Caddesi'ndeki Meserret Kıraathanesi'nde Sirkeci İnfilakı-Sirkeci Faciası olarak gazetelerde yer bulan patlama meydana gelir. Olay sırasında Karakoç da Kıraathanededir. Hem yaralanır hem de patlamanın etkisiyle yayın hazırlığını yaptığı ve içinde o zaman kadar çıkmış bütün şiirlerinin yer aldığı dosyası ortalığa saçılır, itfaiyenin suları etrafında kalır. Bu olay üzerine "Ben Kandan Elbise Giydim Hiç Değiştirsinler İstemezdim" şiirini yazar. 1959 yılının Karakoç için en önemli olayı hiç şüphesiz ilk şiir kitabı Körfez'in yayımlanmasıydı.

1960

1960 yılı hem Karakoç hem de Türk şiiri için bir kırılma noktasıdır adeta. Bu yıl Nisan ve Mayıs aylarında Diriliş dergisi ilk kez yayımlanır. Üçüncü sayı da hazır olmasına rağmen 27 Mayıs Darbesi nedeniyle dergiyi kapatmak zorunda kalır şair. Bu dönemde 27 yaşındadır şair. Askerliğe de yine bu dönemde başlar. Askerliği için, "sıcak çayın, o gece eğitimlerindeki kadar tatlı geldiği bir başka zamanı hatırlamıyorum" diyecektir yıllar sonra.

İkinci şiir kitabı Şahdamar 1962'de çıkar. Kül Yayınları tarafından. Şair 60'lı yıllarda, "acaba yeni bir çıkış yapılamaz mıydı, yeni bir fışkırış? Düşüncem dönüp dolaşıp ‘diriliş'e varıyordu dediği 30'lu yaşlarını geçirir. 30'lu yaşlarında, "inançlar, idealler yeniden ele geçirir" ruhunun en iç bölgelerini. "Köpük" ve "Kav" gibi şiirleri bu yılların ürünüdür. Yine bu yıllarda, kendini, "fikir ve ideal çalışmasına bütünüyle vermek" için Maliye Bakanlığı'ndaki görevinden istifa eder.

1966'da 6 yıl aradan sonra Diriliş dergisi yeniden çıkmaya başlar. 48 sayfa ve her sayısı farklı bir renkte. Diriliş'in çıkışıyla oluşan atmosferi şu şekilde dile getirir Karakoç: "Arkadaşlar çevresinde bir hareket, umut ve yeni düşünceler kaynağı oldu Diriliş. Geniş kitlelere yansımasa da belli çevrelerde Diriliş Hareketinin bir atılım olduğu, yeni bir ekol doğurduğu az çok anlaşılıyor ve seziliyordu." "Kış Anıtı", "Yaz" ve "Fırtına" şiirleri bu dönemi ürünleridir. Bu dönemde Rilke, T.S. Eliot, Seyyid Kutub ve Mevdudi gibi isimlerden de çeviriler yayımlanır Diriliş'te.

Karakoç'un bugün en meşhur eserlerinden olan İslam'ın Dirilişi de 1967'de yayımlanır. Kitabın yayımlanmasının ardından, bilirkişilerin verdiği rapora göre 163. maddeden toplatılır. Ancak dava devam eder ve önce Nisan ardından da Mayıs ayına ertelenir. Davaya bilirkişi olarak Zeki Velidi Togan atanır. Togan, "İslam'ın Dirilişi" kitabının fikir mahsulü olduğunu ve suç atfedilemeyeceğini söyler ve İslam'ın Dirilişi 27 Eylül'de beraat eder.

1971 yılına gelindiğinde Diriliş dergisi 16. Sayısının ardından yayın hayatına ara verir. Derginin kapanmasıyla ilgili düşüncelerini şöyle dile getirir Karakoç: Diriliş… Artık çıktığı yokuşu tırmanılamayacak derecede dik bulmaya başlamıştı. Evet, bizde, fikir ve edebiyat dergisi çıkarma, bir dağa tırmanmaya benzer. Önce uçar gibi hızlı yol alırsınız. Fakat giderek yol dikleşir, en sonunda da bir yerde durup kalırsınız.

1974

1974'te Diriliş 4. kez yine aylık ve 96 sayfa olarak yayın hayatına başlar. Diriliş'in bu dönemindeki yazılar toplum, ekonomi, medeniyet, sanat-edebiyat ve metafizik gibi geniş bir yelpazeye yayılır. Bu dönemde, sonradan kitaplaşacak olan yazılar ay be ay yayımlanmaya başlar: İnsanlığın Dirilişi, Yitik Cennet, Diriliş Neslinin Amentüsü, Çağ ve İlham II ve Edebiyat Yazılar I-II Diriliş'in bu dönemi için, "yeni bir nesil yetiştirmek, bunun için fikri mevzuları yeni baştan ele almak gerekiyordu" der Sezai Karakoç.

Diriliş'in beşinci dönemi 1979'da başlar. Dördüncü dönemde kaldığı 60. Sayının devamı ve bu kez aylık olarak, 61. Sayısıyla okurlarıyla buluşur. Diriliş'in bu beşinci dönemi 12 sayı çıkarak Eylül'de yayımlanan 72. sayısıyla sona erer. Derginin altıncı dönemi ise 1983'te başlar. Bu dönem haber ve yorum ağırlıklıdır. Diriliş'in yedinci dönemi 1988'de başlar ve bu defa haftalık olarak çıkar. Yedinci dönemin son bulduğu tarih ise 1992'dir.

1990 yılına gelindiğinde, düşünce ve sanatın çeşitli alanlarına yayınlan diriliş öğretisi artık yeni bir görünümle, siyaset ve aksiyon olarak karşımıza çıkar: Diriliş Partisi. Diriliş Partisi'nin amacı ana ilkesi, "hakikattir." Diriliş Partisi çalışmaları çevresinde ilk konferansının başlığı "Diriliş Çağı"dır. Diriliş Partisi, üst üste iki seçime katılmadığı için 1996'da kapatılma davası açılır. Diriliş Partisi'nin ismi, 2007 yılında Yüce Diriliş Partisi adıyla değiştirilir.

2021

16 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'da vefat etti. Türkiye'yi oluşturan, çağlardan aşıp gelen fikirleri maden işçiliğiyle kazıyıp bugüne getirdi Karakoç. Gündeme getirdiği birçok konu, ince bir şekilde günümüz Türk düşüncesini ve edebiyatını şekillendirmiş, nice kuşaklara da yarenlik ederek, Türkiye'yi, Türkiye'ye hediye etmiştir. Rahmet olsun.

  • *Sezai Karakoç'un kabul ederek kıymet verdiği bazı ödüller: Milli Türk Talebe Birliği-Milli Hizmet Armağanı; "Kan İçinde Güneş" şiiri dolayısıyla, Macar İhtilalinin 10. yıldönümü vesilesiyle Hürriyet Madalyası; Yazarlar Birliği- Üstün Hizmet Ödülü; Türkiye Yazarlar Birliği- Yılın Hikayecisi; Türk Dili Ödülü, Kültür Bakanlığı-Kültür ve Sanat Büyük Ödülü ve Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü.