Çift katlı otobüslerden muavinler nasıl intikam aldı?

Bu arada çift katlıda muavinlik etmek isteyenler oldu. Bazıları kabul edildi bazıları işsiz kaldı. İşsiz kalanlar yatıp kalkıp çift katlıya kızdılar.
Bu arada çift katlıda muavinlik etmek isteyenler oldu. Bazıları kabul edildi bazıları işsiz kaldı. İşsiz kalanlar yatıp kalkıp çift katlıya kızdılar.

Bu arada çift katlı otobüste işe giremeyen muavinler bir laf çıkardılar. "Çift katlının üst katında gidince baş dönmesi oluyormuş. Hele yaşlı ve çocukların içi dışına çıkıyormuş kusmaktan. Alt katı ise mağara gibi olduğundan mezar korkusu olanlar bayılıyormuş." dediler. Boş bir laftı bu ama her lafın bir alıcısı oluyor.

Çift katlı otobüsler yeni yeni moda oluyordu. Büyük firmalar paraya kıyıp birer ikişer almışlardı. Ne de olsa şoför kısmının borcu bitmezmiş. Çift katlı otobüsler de ateş pahasıydı. Otobüs alanların tek bir tesellisi vardır. "Bu otobüs parasını kaç senede çıkarır? Beş senede parasını çıkarırsa kârdayız. İş on seneye uzarsa zarardayız." derler.

Her firma perona çift katlı otobüsü çekti. Bilet alan vatandaş da merakını yenemeyip çift katlıya binmek istiyor. Firmalar memnun, müşteri zaten ağzı kulaklarında çift katlının tadını çıkarıyor.


Gerçi otobüsçü esnafının kâr zarar işine akıl sır ermez. Nasıl hesaplar yaptılarsa her firma perona çift katlı otobüsü çekti. Bilet alan vatandaş da merakını yenemeyip çift katlıya binmek istiyor. Firmalar memnun, müşteri zaten ağzı kulaklarında çift katlının tadını çıkarıyor. Büyük firmalar için almak satmak kolaydı. Gariban firmalar müşkül durumdaydılar. Bilet parası aynı, mesafe aynı, vatandaş neden tek katlı otobüsü seçsin? Yapacak bir şey yok. Yolcu kısmı hevesine göre bilet alır, firma seçer, bir kere hevesi kaçınca döndür döndürebilirsen. Gariban firmaların kıdemli şoförleri bu durumu bildiğinden, "Yolcunun ayağı başka firmaya alışmasın" diyerek bir tedbir düşündüler. Üç beş tanesi bir araya gelip, çok susup az konuşarak bir toplantı yaptılar.

Ve toplantıdan bir karar çıktı; "Firmalar ellerindeki otobüsleri satacak. Ortak olarak çift katlı otobüs işine girecekler." Ellerindeki otobüsleri kime satacakları belliydi zaten. İlçelere, kasabalara yolcu çeken hatlarda çalışanlara eski otobüsler teklif edilecek. Onlar için de bu bir fırsat olacak. Otobüsleri yenileyecekler. Dedikleri gibi yaptılar. "Haydi hayırlı olsun." dediler. Eski otobüsler satıldı. İlçelere yolcu çeken firmalar bayram etti. Sair zamanda hayal dahi edemeyecekleri otobüsleri şimdi alabiliyorlardı. Gerçi ilçe şoförü büyük borçtan korkar ama "...bu fırsat kaçırılmaz..." diye düşündüler ve borç harç yeni otobüsleri çektiler ilçelerin terminallerine.

Firmalar ellerindeki otobüsleri satacak. Ortak olarak çift katlı otobüs işine girecekler.
Firmalar ellerindeki otobüsleri satacak. Ortak olarak çift katlı otobüs işine girecekler.

Çift katlı otobüs almak da bir dert imiş. Talep çok olduğundan üretici firma altı ay sonrasına gün veriyordu. Paranın üçte birini yatırıyorsun. Altı ay sonra otobüsü çekiyorsun altına. Ve beş yıllık vade ile borçlanıyorsun. Üretici firma altı ay sonrasına gün verince bazı firmalar ortada kaldı. Ellerindeki otobüsü satmışlardı. Yeni araç da alamayınca firmalar çok sıkıntıya girdi. Bazıları ilçe firmalarından geri istediler otobüsleri .

Bu sefer de ilçe şoförleri ayaklandı. "Bizimle oyun mu oynuyorsunuz? Elimizdeki arabaları sattık gitti. Şimdi nasıl olacak bu işler?" dediler. Hır gür çıkınca yaşlı şoförler bir araya geldi. Otobüssüz kalan firmalara araba ayarlandı. Firmaların sefere sürmedikleri eski otobüsler cilalandı boyandı ve sefere kondu. Bu arada reklamlar hazırlandı. "Altı ay sonra çift katlı aracımız yollarda olacak." diye firmalar yeri göğü inlettiler. Bu sırada elinde çift katlı olanlar güzel para kazandılar. Helal hoş olsun. Kimsenin parasında gözümüz yok. Ama elindeki otobüsü erkenden satıp da ortada kalanlar. Diğer firmalarda kaptan şoför yevmiyesine yolcu çektiler. "Ya sabır." diyerek katlandılar bir zaman. Bu arada olan muavinlere oldu. Çift katlı otobüsleri beklerken zor durumda kalan firmalar.

  • Muavinlerin bir kısmına yol verdiler. Muavin için firma fark etmez. Yevmiyesi her firmada aynı olduğundan firma gözetmeden işlerine bakarlar. Bu arada çift katlıda muavinlik etmek isteyenler oldu.

Firmalar her muavinin huyunu suyunu bilir. Bazıları kabul edildi bazıları işsiz kaldı. İşsiz kalanlar yatıp kalkıp çift katlıya kızdılar. "Her katın ayrı batsın. Nasıl çift katlıymışsın bizi ekmeğimizden ettin." dediler. Eski şoförler beddua eden muavinlere kızdılar. "İçinde yolcu olan arabaya 'batsın' denir mi cahil sıpalar." dediler. Bu arada çift katlı otobüste işe giremeyen muavinler bir laf çıkardılar. "Çift katlının üst katında gidince baş dönmesi oluyormuş. Hele yaşlı ve çocukların içi dışına çıkıyormuş kusmaktan. Alt katı ise mağara gibi olduğundan mezar korkusu olanlar bayılıyormuş." dediler.

Boş bir laftı bu ama her lafın bir alıcısı oluyor. Firma sahipleri muavinlerin kulaklarını çektiler. Ama muavinler kendilerince intikam alıyorlardı. Bu laflar epeyce bir zaman dolaştı durdu otobüs terminallerini. Altı ay doldu. Otobüs parasını yatıranlar, "Beklediğimize değsin." diye dua ederek otobüsleri teslim almaya gittiler. Ama üretici firma, "Teslim tarihi uzatıldı. Yıl sonunu bekleyeceksiniz." dedi. Bu lafı duyunca ayılıp bayılan şoförler olduysa da yapacak bir şey yoktu.

Üretici firma ne derse o oluyordu. Eski şoförler bir araya gelip istişare ettiler. Ve bir karar verdiler. "Yenisi gelen kadar eskileri satmak yok. Muavinleri işten çıkarmayın sonra laf söz çıkarıyorlar. Bir de şu reklamları kaldırın bu çift katlıların ne zaman geleceği belli değil. Ekmeğinizin peşine düşün. Haydi cümleten geçmiş olsun..." dediler.