Çocukların varoluşsal güvenlik ihtiyacı

Çocuk da kaygı kuyusunda debelenir. Anne babam ölürse ben ne yaparım diye kalbi dağlanır.
Çocuk da kaygı kuyusunda debelenir. Anne babam ölürse ben ne yaparım diye kalbi dağlanır.

Unutulmaması gereken şeylerden biri de gençlerin deist/ateist oldum demeleri kimi zaman (belki de çoğu zaman) kimlik oluşumu süreçlerinin bir parçası olarak tezahür ediyor. Kimlik yerine oturdukça gencin dünyada kendini konumlandırma biçimi netleşiyor ve yeniden iman dairesine adım atıyor.

Anne babalar. Hayalleri vardır tatlı şebnem ve ışıktan örülmüş. Geleceğe dair emelleri vardır tatlı cilvelerle dokunmuş. Çocuğu hayallerinde bir modeli giydirir gibi giydirirler. Mutlu geleceği olsun derler. İyi okullarda okusun. Makam mevkisi olsun. Muhannete muhtaç olmasın. Işıltılar saçsın çocuğu. Başarılı da olsun. Biz zorluklar içinde büyüdük onlar el bebek gül bebek büyüsün. Dünyevi olanları geçelim. Uhrevi hayalleri de vardır anne babanın. Elbette din ehli olanlarının. Büyüyünce Allah'ı bilsin tanısın isterler. Haramı helali de bilsin. Ahlâklı olsun. Orucunu tutsun, namazını kılsın. Yalana dolana başvurmasın ileride büyüyünce. Hayaller, emeller geleceğe atılan ilmiklerdir. İleride, büyüyünce. Bu, emellerin nirengi noktasıdır. Dünyevi emeller, arzular, istekler elbette geleceğin konusudur. Çocuk dünyevi olarak geleceğe hazırlanır, okuduğu okullar, başarılar, şimdiden İngilizceyi öğrenmesi, hatta ikinci yabancı dil hep geleceği içindir.

Lakin, anne babanın çocuğuna yönelik uhrevi emel ve arzularında ıskalanan önemli bir hakikat vardır. İleride çocuğum Allah'ını bilsin, namazlı niyazlı birisi olsun arzusunda büyük bir yanılgı saklıdır. Yanılgı şudur: Sanki imanî hakikatlere çocuğun ileride, büyüyünce ihtiyacı olacak, ahlâka ileride ihtiyacı olacak, dinin emir ve yasaklarının belirlediği sınırlara ileride ihtiyacı olacak yanılgısı. Devasa bir yanılgıdır bu. Dünya seli çocukların da üzerinden gelip geçer. Hayat dalgaları sahilde mırıl mırıl oynayan çocukları da vurur. Onları daha çok vurur hatta. Bir çocuğun annesi ölür. Dayısı ölür. Mırıl mırıl hırıltısıyla büyüdüğü evlerindeki kedi ölür. Çocuk da bir salgının ortasına düşer. O da eve kapanır, bahçeye çıkamaz, dört duvar arasında boğulur, darlanır, sıkılır. Çocuk da kaygı kuyusunda debelenir.

Anne babam ölürse ben ne yaparım diye kalbi dağlanır. Çocuksu şarkılar birer iniltiye dönüşür. Işıltılı günler kül rengine döner. Çocuk bir savaşın içinde bulur. Yerinden yurdundan olur. Bir çadırda yaşar. Gök gürlemesine alışık ruhu bomba sesleriyle delik deşik olur. Çocuk da yalnızlık çeker. Onun yüreği de karanlıkta kalır, zifiri karanlıkta. Delip geçer ruhunu hayatın dağdağası. Ve çocukta büyümeden, serpilmeden, koca bir adam olmadan Allah'a imana ihtiyaç duyar. Yetişkinlerden hiç de az değildir. Nazenin yüreği, yufka yüreği, kırılgan yüreği Sonsuz Merhametli Yaratıcı'nın merhametine, şefkatiyle sarıp sarmalanmak ister. Dünyada ne kadar sorun olursa olsun, kötüler olursa olsun, her şeyin Sahibi Merhametli Bir Zat'ın varlığına sonsuz muhtaçtır çocuk da. Çocuğa da anne babasının sevgisi yetmez, koruyuculuğu yetmez. Sonsuz Koruyucu'yu tanımak bilmek ister çocuk ruhu.

Ölen kardeşinin cennetin bir kuşu olduğunu bilmek ister. Daha birkaç gün önce Covid'ten ölen babasının toprağın altında olmadığını, ruhunun cennet bahçelerinden bir bahçede yaşamaya devam ettiğini bilmek ister. Ahiret imanına da muhtaçtır çocuk. Sonsuz muhtaçtır. Babamı geçici kaybettim, babam başka bir alemde yaşıyor ve onunla bir gün yeniden buluşacağım diye bilmek ister. Nehirde, denizde boğulan babasının ölüm anında acıdan acıya gark olmadığını, biz akciğerlerinin suyla dolduğunu sandığımız anda bir meleğin, ölüm meleğinin güzel mi güzel bir surette gelip ruhunu bedeninden tereyağından kıl çeker gibi çıkardığını, ölüm meleğinin kollarındaki ruhun, suyun altında olmaktan hiç ıstırap çekmediğini, etkilenmediğini, nefessiz kalmadığını bilmek ister çocuk. Çocukların müphem bir gelecekte değil, hemen şimdi meleklere imana ihtiyaçları vardır. Sadece yetişkinlerin "Varoluşsal Güvenlik Duygusu (Ontological Security)"na ihtiyaçları yoktur. Çocukların zarif duyguları da bu duyguyu hissetmeksizin yapamaz.

Varoluşsal güvenlik duygusu, atomlardan yıldızlara kadar her varlığın, Mutlak Kudretli Zat'ın yarattığı eseri olduğunu, hiçbir varlığın kendiliğinden olmadığını, başıboş hareket etmedikleri, bir gaye ve hikmetle yaratıldıkları ve hareket ettiklerini hissetmenin getirdiği bir güvende, emniyette hissetme duygusudur. Bu duyguyu insana ne dünyanın en demokratik sosyal devleti verebilir ne anne babanın sevgisi ne muhteşem bir eş bu duyguyu tatmin edebilir ne başka dünyevi bir ilişki. Varoluşsal güvenlik duygusu çocukların da olmazsa olmazıdır ve sadece ve sadece tevhid inancıyla makes bulur. Tevhid inancıyla tatmin olur bu his. Demem o ki; öyle yetiştireyim ki, ileride çocuğum Allah'ını bilen biri olsun, değildir çocuğun muhtaç olduğu. Çocuğun sonsuz ihtiyaç duyduğu şimdi/şu anda Rabbini bilmesi, tanımasıdır. Şimdi Rabbini bilen ileride de bilir zaten.