Çok romantik çok komünist

cns
cns

Solcusun ve elinde Aslı Aydıntaşbaş var. Geriye romantizm kalıyor. Lisedefteri günlüğü gibi gazete yazısı yazıyorsunuz. Vikipedia’da “harika”bir kariyerin var ama güvenilirsin. Piyasadasın, gasteciden tefekkürbeklenmez elbette, bayağılaşman kimsenin umurunda da değil aslında.

“Biliyor musunuz kadınlar aslında sadece solcu erkeklere âşık olur. Gerisi fasa fiso. Sağcı bir adamla çıkabilir, dolaşabilir, hatta yeri geldiğinde pek başarılı bir evlilik yapabilirsiniz. Mutlu da olabilirsiniz. Ama bir kadının yüreğini hoplatan, içini sızlatan, asla unutamadığı hep o mahalledeki serseri solcudur.”

Yazar burada siyasi propaganda yapmıştır. Değerli düşüncelerine yer veremediğinden duygu dolu açıklamalarla işin kolayına kaçmıştır. Romantik bir Türk solu tavırlarına bürünmüştür. Kolejlidir. Yukarıdaki talihsiz açıklamaların sahibi, 43 yaşında ve Aslı Aydıntaşbaş’tır.

Solcusun ve elinde Aslı Aydıntaşbaş var. Geriye romantizm kalıyor. Lise defteri günlüğü gibi gazete yazısı yazıyorsunuz. Vikipedia’da “harika” bir kariyerin var ama güvenilirsin. Piyasadasın, gasteciden tefekkür beklenmez elbette, bayağılaşman kimsenin umurunda da değil aslında.

CONNELL’ DEN İLHAMLA

Her toplumda hâkim olan belirli bir erkeklik algısı vardır. Erkek olmak bir şeylere rağmen zordur bu yüzden. Malum yazıda geçen “seksi erkek olmak” için “toma altına yatmak”, “cop yemek” vs. türden yargılar erkeksen, adamsan anarşist ol demektir aslında. Solcu olamazsan kızlar sana bakmaz. Erkek gibi erkek ol! Erkeklere yüklenen psikolojik baskıya bakar mısınız?

W. Connell’in “hegomanik erkeklik” dediği kavramı bu durumu açıklıyor:

Hegemonik erkeklik en genel anlamıyla, iktidarı elinde tutan erkeklerin sahip olduğu erkeklik değer ve yapılarının toplumun geri kalanına, erkeklere ve kadınlara, farklı biçimlerde özendirerek, zorlayarak, dışlayarak ya da paylaşarak kabul ettirilmesini sağlayan düzenin adıdır.”

SİNEMA VE SOL

Tarık Akan hayranlığı nereden başlar peki? Hangi annane ideolojik yüklemelerle dolu bir Tarık Akan’a “vurulur”. Halkın Tarık Akan’ı, Hababam Sınıfı’ndaki ideolojisiz, serseri aylak Tarık Akan olamaz mı?

Ekim devrimi ile Sovyetler Biriği’nde başlayarak, Godard ile Fransa’da 68 kuşağı ile devam eden “devrimci sinema” arayışları Türkiye’de de solun en güçlü olduğu zamanlarda 60’lı ve 70’li yıllarda konuşulmaya başlanmıştı. Yeşilçam’da “çirkin Kral” lakaplı, mazlumun yanında zalimin karşısında Yılmaz Güney’in, Ö. Lütfü Akad’ın yönettiği Hudutların Kanunu ile çıkış yaptığını görüyoruz. Bahsi geçen ülkelerle paralel 60’lı yıllardan sonra vurguladığı solculuk ile Güney’in ilk büyük yönetmenlik denemesini yaptığı 68 yılındaki filmi Seyid Han gelir.

Giovanni Scognamillo, Türk Sinema Tarihi’nde, 60’lara özgü çeteler, kan davaları, soyguncular, haksızlıklar ve aldatmacalar, silah ve kadınlarla dolup taşan bu tür öykülerin sadece Yılmaz Güney’e ait bir kalıp olmadığından bahsediyor. Ve en önemlisi bu türden sinema anlayışının “ideolojik/siyasal veya toplumsal olmaktan çok toplumbilimsel uzantıları olan sinema anlayışı ve uygulaması” olduğunu ifade ediyor Scognamillo.. Tarık Akın’ı buradan değerlendirmek de ayrıca önemli. Aydınların kendilerini görmek istedikleri yerden baktıklarından başka, asıl Tarık Akan.

ÇAY REKLÂMINDAN CUMHURİYET’E DOĞRU

Cinsiyetçi, genellemeler ve tanımlarla, bireyi sadece cinsel kimliği üzerinden yargılamaya eğilimli kişidir. Yargılar ve kalıplar hazır. Erkek böyledir bunu ister, kadın şöyledir şunu ister. Bir çay reklâm filminde bir erkek, kadınların ne istediğini hızlıca sıralıyor: “Kadınlar ne ister? Kaçmayan bir çorap, filmlerdeki gibi bir aşk ister. Daima 34 beden olsun ister, kilo yapmayan pasta ister...Yeşil çay ister...” Bu reklam filminin ardından imza toplayan 20.000 kadın Youtube’dan reklam filmini kaldırtarak, çok cinsiyetçi kalıplarla ve klişelerle dolu bu metni bir güzel de kınarlar.

Peki Aslı Aydıntaşbaş’ın yakışıklı erkek, ağız suları akıtan kız klişesi ne olacak. Serseri solculara karşı aklını kaçıran kız tiplemesi ne olacak? Kadınlar Solcu Sever başlığıyla, her kadının biricikliğini yıkıcı yargısı, diğer kadınları aşağılayıcı tavrı ne olacak?

Siz eziksiniz, sağcılar kıro solcu gençler yakışıklı, dik aşk buradan doğar tebrikler.. Türkiye’de politikada, sanatta kadına farklı bir bakış açısını beraberinde geçtiren bu eril, bu cinsiyetçi yaklaşımı bir “sağcı” geliştirseydi öküze bak filan derdi herkes değil mi? Bir kadının solculuğu ya da sağcılığı karizması üzerinden konuşulmazken, konu erkek olunca sanat, siyaset bir yana bırakılabiliyor. Biz kadınlar Tarık Akan’ı sanatı, politikası açısından analiz edemez, kavrayamayız çünkü adam çok yakışıklı, jön. Çirkin Kral Yılmaz Güney ne olacak peki? Ya da bir adam solcuysa, adilse, mazlumların yanındaysa bu izzetli tavırların sonu neden aşka bağlanıyor ki?

Sahi Tarık Akan öldü değil mi tüm bunların konuyla ne lakası var peki?