Dünyakadar

The New Yorker
The New Yorker

Anthony Lane, yazdığı deneme yazısında çocuk kitaplarının filmlerde niçin böylesine yaygın bir biçimde kullanıldığını ve denebilir ki bu bağlamda fantastik edebiyatı sorguluyor. Ellis Rosen ise bu sayıya "New York yaratıklarının (halkının) gizlendikleri deliklerden dışarı çıkışlarını" tasvir eden son derece renkli ve sevimli illüstrasyonlar ile katkıda bulunmuş.

THE NEW YORKER

Derginin haziran ayında yayımlanan ilk sayısının kapağında Sanatçı Kenton Nelson'ın, işsizleri istihdam eden bir devlet kurumu olan Work Progess Administration (Çalışma Projeleri İdaresi)'ı sembolize eden bir resmini görüyoruz. Kapağı açar açmaz ise kendisiyle yapılan bir söyleşi yer alıyor. Louis Menand'ın "Çok Satanlar Listesi Bir Ülkenin Ruhuna Dair Neler Söyler" yazısında yer alan Amerika listesinde çoğunlukla Dale Carnegie'nin kişisel gelişim kitapları, insanlar üzerinde etkili olmak için okunacak kitaplar ve yemek kitapları benzeri türler yer alıyor. Aynı zamanda bu sayıda Türk-Amerikan bir akademisyen olan Merve Emre, Japon Yazar Mieko Kawakami'nin Heaven romanında yer alan gündelik çıkmazların güç ve ahlâk kavramlarıyla ilişkisini konu alan bir kitap yazısı yazmış. Anthony Lane, yazdığı deneme yazısında çocuk kitaplarının filmlerde niçin böylesine yaygın bir biçimde kullanıldığını ve denebilir ki bu bağlamda fantastik edebiyatı sorguluyor. Ellis Rosen ise bu sayıya "New York yaratıklarının (halkının) gizlendikleri deliklerden dışarı çıkışlarını" tasvir eden son derece renkli ve sevimli illüstrasyonlar ile katkıda bulunmuş. Derginin sonlarına doğru iki-üç adet de şiir görüyoruz. Ishion Hutchinson "Bahar" isimli şiirinde: "Ölümün yalnızca iki haftalık." derken Sandy Solomon, "Büyük Kapanma" şiirinde: "Günlerin akışını unutmanın yılı. Sonra da / bir anda hatırlayıvermenin." buyuruyor.

  • HARPER'S
  • Harper's, bu ay "Sanata Aç Olmak" temasını taşıyan bir kapak görseli tercih etmiş. Okumaya başladığımızda ilk olarak; "Yasın Evreleri" başlığına ve "Pandeminin kültür ve sanat hayatına yaptıkları" alt başlığına sahip bir araştırma yazısıyla karşılaşıyoruz. Yazar William Deresiewicz, kültür ve sanat ekonomisinin göründüğünden de vahim bir durumda olduğuna ve sahne sanatlarını icra eden sanatçıların yaşamın kıyısına tutunduklarına dikkat çekiyor. Bir sonraki yazı Barrett Swanson'ın Tik- Tok uygulamasında izlediği gençlerin tavırlarını yorumladığı; "Influencerların Kaygısı – TikTok Neslini Eğitmek". Perri Klass, "Çocuklar Öldüğünde" adlı denemesinde Joe Biden'ın geçmiş trajedilerinden; seneler önce kaybettiği çocuklarından söz ediyor. Sophie Pinkham, Şair Maria Stepanova'nın In Memory of Memory kitabını değerlendirdiği "Borodino'nun Hayaletleri" yazısında "bir şairin milliyetçiliğe karşı verdiği savaş"ın odağında duruyor. Derginin "Bulgular" köşesinde, Rafil Kroll-Zaidi okurlara bazı ilginç ve birbiriyle bir alakası bulunmayan bilimsel veriler aktarıyor. Bu sayıda Greg Jackson iklim krizi hakkında yazarken Claire Messud Teju Cole'un Open City ve Clint Smith'in How the Word Is Passed: A Reckoning with the History of Slavery in America kitaplarını değerlendirdiği bir yazı kaleme almış.

THE POETRY MAGAZINE

Kendini "İngilizce konuşulan ülkelerin aylık yayımlanan en eski şiir dergisi" olarak nitelendiren The Poetry, bu ay "Editörün Notu" köşesinde Ashley M. Jones'un öne sürdüğü üzere temel bir sorunun etrafında dolaşıyor: "Ne yapabilir bir şiir?" Okumaya Lauren Whitehead'in "Zaten Tehlikeliydi" anlamına gelen şiiriyle başlıyoruz. Bu şiir, İstanbul merkezli güncel şiir dergilerinde rastlayabileceğimiz, "iyi şiir" yorumunu yapmakta güçlük çekmeyeceğimiz, biçimsel olarak post modern-olağandışı olmayan türden. İşçiliğin, şımarıklığın, köylü/şehirli ayrımının, baba figürünün vurgulandığı mısralarda şöyle diyor şair: "Ama benim babam o, gece vardiyasında çalışan / donmuş organik pizzaları dolduran buzluğa, etiketli / vegan pizzanızı dört peynirliyle karıştırmayasınız diye." Ray Mcmanus; "Ölüyorum / Karım ölüyor. / Çocuklarımız ölüyor. / Evcil hayvanları ölüyor." dörtlüğüyle başladığı şiirini: "Karım arka koltuğa vuruyor / çocukları uyandırıp bakın diyor / Gözleri apaçık / dikiz aynasında." dörtlüğüyle sonlandırıyor. Sayıda dikkat çeken bir başka çalışma ise Nyah Hardmon'ın "Koza" adlı şiiri. "Nana", yani ninenin bir tırtıl ile özdeşleştirildiği şiirde tırtıl olmak umutsuzluğa işaret ediyor. "Ninem bir tırtıl olarak doğdu, ama kalmadı öyle." ifadesiyle başlayan şiir, "Ninem umutsuz doğdu, ama kalmadı öyle." cümlesiyle sona eriyor.

  • OXFORD AMERICAN
  • En son kış sayısını incelediğimiz, Güney Amerikalı yazarları ve kültürlerini tanıtmayı amaç edinmiş bir dergiydi Oxford American. Dört ayda bir yayımlanan derginin her sayısında belirli bir tema "güneyli" perspektifinde işleniyor. Bu tema, 2021'in yaz sayısında; yerler, mekânlar. Sayının bülteninde yer alan cümle, derginin bir "dert sahibi" olduğunu kanıtlar nitelikte: "Yazarlarımız soruyor: Bir tarihi, nice hisleri ve anıları oluşturan bir mekân, onu işgal edenler için ne anlama gelir?" "Editörün Mektubu"nda Danielle A. Jackson, derginin yirmi dokuz yıllık tarihinde ilk siyahi ve kadın genel yayın yönetmen olmaktan gurur duyduğunu açıklıyor. İçeriğe göz attığımızda suyu, gölleri, adaları, ırkları ve grupları konu alan pek çok hikâye, şiir ve deneme yazısı görüyoruz. Anjali Enjeti, yazısında Gürcistan'ın en büyük gölü olan Lanier Gölü'nde gerçekleşen ölümleri, bu göl hakkındaki korkutucu şehir hikâyelerini anlatıyor. Lauren Stroh'un "Nereliyim" yazısı ise pekâlâ şu cümleyle özetlenebilir: "Nereli olduğum şu şekilde açıklanabilir: Her zamanki gibi kasırgalardan sonra evimizi tamir ederiz. Daha bunu yaparken bunu yeniden yapacağımızı biliriz. Başlangıçta da böyleydi, her zaman da böyle olacak: bitimsiz bir çalışma hâli." Bu sayıda özellikle Emily Skaja'nın "Nefes Almak için Mücadele Etmesi Gereken Birileri Varsa" şiiri iddialı ifadeleriyle dikkat çekiyor.

KENYON REVIEW

İlk kez incelediğimiz bu dergi, 1939 yılında Kenyon Üniversitesinin Başkanı Gordon Keith Chalmers ile eşi Şair Roberta Teale Swartz tarafından kurulmuş. İngilizce yayımlanan edebiyat dergileri arasında 1940-50 yıllarında en bilindik dergilerden birisiymiş. Çağdaş yazını beslemeyi, yayımlamayı ve takdir etmeyi amaçlayan Kenyon Review, bugün hâlâ Amerika'nın en çok okunan dergilerinden. Kenyon'un mayıs/haziran sayısında diğer dergilere kıyasla denemeler sayıca az, kurgu ve şiir türleri ise daha fazla. Yazarlarının biyografilerine bakarak derginin "güncel"i genç ve toy jenerasyondan değil, hâlihazırda kitapları ve ödülleri bulunan yazarlar ile takip ettiğini anlıyoruz. Bu çalışmalar genellikle modern bir üsluba sahip ve yer yer argo ifadeleri de barındırıyorlar. Jesse Nathan, sayıda kendi ifadesiyle "kendi mührünü kendin basmaya yarayan" dövmelere bir methiye olan; "Bir Yarayı Güzelce Çizerseniz Güzelleşir" şiiriyle yer alıyor. "Asla Punk Değil" yazısıyla Sophie Beck, lise yıllarından anılarla, Koreli-Amerikan Yazar Gina Shung Human Hearts kitabından bir pasajla katkıda bulunmuş. Paul Nemser, "Kaç Kere Açıldı Gözlerim" şiiriyle varlık gösterirken Bill Carty, dikkat çeken; "Bataklıkların Hafızası Yoktur" başlıklı şiirini, "Ve sonra bataklıklar da hayatına devam eder." diyerek sonlandırıyor.

  • STORYQUARTERLY
  • 1975 yılında Illinois'te kurulan bağımsız bir edebiyat dergisi olan StoryQuarterly, dört ayda bir yayımlanıyor. Otuz yılı aşkın zamandır yayın hayatına devam eden dergi bugüne dek Margaret Atwood, T.C. Boyle, Joyce Carol Oates ve T.C. Boyle gibi hatırı sayılır pek çok yazarı da bünyesinde barındırmış. Son sayısını okumaya derginin düzenlediği öykü yarışmasında ikinci olan Jim Flanagan'a ait "Yaşayabilirlik" öyküsüyle başlıyoruz. Öykü, yıldız işaretiyle ayrılmış epey bir paragraftan, anlardan oluşuyor. Bu paragraflarda hastanede bulunan karı-kocanın duygu ve düşüncelerini birbirlerinden bağımsız bir şekilde okuyoruz. Kadının yabancı kadınların yüzlerinde buruklukla seçtiği anne ifadesinden ve erkeğin geçmiş bağımlılıklarının üzerinde olan etkisini sürdürdüğü kuşkusundan çiftin hastanede bekledikleri kişinin kendi bebekleri olduğunu anlıyoruz. Öykünün sonunda anne-baba perişan bir hâldeyken bebeklerinin yaşam direncinin de çektiği acıların da bebeğin kendisine ait şeyler olduğuna kanaat getiriyor ve bu fikir ikisini de iyileştiriyor. Bebeği kendilerinden ayrıştırmış oluyorlar böylelikle... Toplamda yirmi öyküye yer verilen dergideki bazı diğer öyküler ise; Amelia Martens'dan "Kimisi Hayatta Kalır, Kimisi Kalmaz", Noel Alumit'ten "Yoganın Olumlu Etkileri", Chris Stuck'tan "Yirmi Birinci Yüzyılda Nasıl Ciğeri Beş Para Etmezin Biri Olunur".