Eniştemi eve kim getirecek?

Eniştem rafting yapamadı ama onları seyredeceğim diye yine eve çok geç geldi.
Eniştem rafting yapamadı ama onları seyredeceğim diye yine eve çok geç geldi.

Eniştem dışarıda vakit geçirmenin kitabını yazmıştır. Her yere gider bi’ tek eve gitmez. Bazen yatıya kaldığı, daha doğrusu yorgunluktan sızıp kaldığı organizasyonlar olmuştur. Mesela sahur programında merkez camisinin bahçesinde sahur edip namazı da orada kılıp sonra evli evine köylü köyüne gidecekken, eniştem namazdan sonra yaslandığı cami duvarında derin bir uykuya dalmış. İmam eniştemin huyunu bildiğinden ses çıkarmamış. Eniştem öğle namazına kadar horuldamış...

Her kulun dert defterinde nice dertler sıralıdır. Teyzemle, kuzenlerimin derdi de eniştemin eve gelmemesiydi. Eniştem her yere gider. Kanarya sevenlerin genel kuruluna, iftar davetlerine, sebze hali yönetim kurulu toplantısına, kermeslere, sahur programlarına, halı saha maçlarına, aklına gelmiş gelecek her türlü faaliyette eniştem en öndedir.

Eniştem dışarıda vakit geçirmenin kitabını yazmıştır. Her yere gider bi’ tek eve gitmez. Bazen yatıya kaldığı, daha doğrusu yorgunluktan sızıp kaldığı organizasyonlar olmuştur.

Eniştem dışarıda vakit geçirmenin kitabını yazmıştır. Her yere gider bi’ tek eve gitmez. Bazen yatıya kaldığı, daha doğrusu yorgunluktan sızıp kaldığı organizasyonlar olmuştur. Mesela sahur programında merkez camisinin bahçesinde sahur edip namazı da orada kılıp sonra evli evine köylü köyüne gidecekken, eniştem namazdan sonra yaslandığı cami duvarında derin bir uykuya dalmış. İmam eniştemin huyunu bildiğinden ses çıkarmamış. Eniştem öğle namazına kadar horuldamış... Bir ara, “rafting yapacağım” diye tutturmuş ama teyzem korkutmuş. “Rafting dediğin şeyde sen kafanı bir kayaya çarparsın boynundan aşağısı felç olur. Açık konuşayım ben bakmam sana. Rezil olursun” demiş. Eniştem rafting yapamadı ama onları seyredeceğim diye yine eve çok geç geldi.

Eniştem esasında fabrikada bekçi idi. Döküm fabrikasıydı. Eniştem genç yaşta girdiği işinden tez zamanda emekli olmuş. Gerçi çalışırken de eve girmiyormuş.

“Fabrikada iş var.” diyerek evden uzakta ömür sürüyormuş. Gece nöbet tutar, gündüz fabrikada bir köşede kıvrılır yatarmış. Yahu nöbet tutmuşsun işte eve gidip yatsana be adam. Ama eve git demek mezara gir demekle aynı şeydir eniştem için.

  • Evde ne var ki? Evden uzak durmasına sebep teyzem midir? Herkes gibi ben de bu soruyu çok sordum. Ama teyzemi tanısanız dünyanın en şeker kadınıdır. Hamarat dedikçe hamarattır. Evi tertemizdir. Titizdir ama takıntılı değildir.

Sonra muhabbetlidir. Öyle soğuk buzdolabı gibi kadınlardan değildir. Yani bildiğiniz pamuk şekeridir teyzem. Peki, acaba çocuklarından mıdır eve gelmemesi? Hayır, çocuklar babalarına hürmetlidir. Babalarının gölgesine bile basmazlar. O kadar halim selim efendi çocuklardır. Peki, eniştem eve neden gelmez? Bu soruyu sadece ben değil herkes sordu. Sonunda güç bela razı ettik ve eniştemi ruh hekimine götürdük.

Eve git demek mezara gir demekle aynı şeydir eniştem için.
Eve git demek mezara gir demekle aynı şeydir eniştem için.

Hekim yaşını başını almış bir beyefendi idi. Hekim, enişteme sorular sormuş. Hekimin sorularına makul mantıklı cevaplar vermiş eniştem. Sonunda hekim teşhisini açıklamış. Eniştem hiperaktif imiş. Yahu bu nasıl teşhis? Hiperaktif dediğin yerinde duramayan sıpaların hastalığı değil midir? Yaşını başını almış koskoca eniştem hiperaktif mi yani? Teyzem çok üzüldü. “Kendi yerinde duramaz yaramazdır ama hastalığı da yaramaz çıktı. Koca herife hiperkatif teşhisi koydular. Mahalleli bize ne der?” diye ağladı bir zaman. Ama ağlasa da sızlasa da teşhis ortadaydı. Tedavisi ise uzun sürecekmiş. İlaç yanında terapiler de olacakmış. Eniştem tedavi süresinde toplu açılışlara katıldı, ilçelerin festivallerini gezdi, siyasetçi toplantılarına gitti, uzak yerlerde pikniklere katıldı... Yani gezdi de gezdi. Ne ilaçlar ne de terapi işe yaradı. Eniştemi durdurabilene aşk olsun. Artık teyzem de ağlamaktan yoruldu. Sabah evden çıkarken eniştemle hem teyzem hem çocuklar helalleşiyormuş. Çünkü eniştemin nereye gideceği belli olmuyormuş. Akşam eve gelince de evde bayram oluyormuş. Çoluk çocuk şükrediyorlarmış. Babamız eve tek parça olarak döndü diye...