Floyd protestolarını körükleyen duygu “melankoli” değil, haksızlığa öfkedir

Çoğulculuk ve çeşitlilik, kökeninden bugüne kadar solun devrimci tarihinin bir parçasıdır. Bu bir eksiklik değil, demokratik bir hareketin özüdür.
Çoğulculuk ve çeşitlilik, kökeninden bugüne kadar solun devrimci tarihinin bir parçasıdır. Bu bir eksiklik değil, demokratik bir hareketin özüdür.

Geçtiğimiz günlerde yayımladığı kitabıyla Enzo Traverso Sol Melankoli'nin, en geniş anlamda, 20. yüzyıl boyunca sol kültürün önemli bir bileşeni olduğunu gösterdi. Sol Melankoli'yi "yaslı ve tutucu bir geçmişe bağlılık" olarak tanımlayan Walter Benjamin'in bizzat kendisinin de çarpıcı bir melankoli örneği olduğunu vurgulamak isterim. Son gününe kadar taviz vermeyen bir Marksist ve melankolik, Wager adlı parlak kitabın yazarı olan arkadaşım Daniel Bensaid da dâhil olmak üzere birçok devrimci de öyle.

Cins için çeviren: Hüdanur Akkuzu

İsyan ve Melankoli: Moderniteye Karşı Romantizm kitabının yazarlarından Marksist sosyolog ve filozof Michael Löwy ile Walter Benjamin'in "sol melankoli" tanımı üzerinden solun melankoliyle ilişkisini ve 2000'li yıllarda sıkça deneyimlediğimiz toplumsal hareketlerde melankolinin etkisi olup olmadığını konuştuk.

İlk olarak ideolojik anlamda "sol melankoli" hakkında ne düşündüğünüzü merak ediyorum. Sol melankolinin Walter Benjamin'in dediği gibi "yaslı ve tutucu bir geçmişe bağlılık" olduğu fikrine katılıyor musunuz, ya da tam olarak ne kadar katılıyorsunuz?

Benjamin'in eleştirisi bazı yazarlar için geçerli olabilir, örneğin Erich Kastner gibi. Ancak yine de genelleştirilemez.

Bu kitlesel sokak eylemlerini, protestoları ve seferberlikleri körükleyen duygu "melankoli" değil, haksızlığa karşı olan "öfke"- dir.

Geçtiğimiz günlerde yayımladığı kitabıyla Enzo Traverso, Sol Melankoli'nin, en geniş anlamda, 20. yüzyıl boyunca sol kültürün önemli bir bileşeni olduğunu gösterdi. Sol Melankoli'yi "yaslı ve tutucu bir geçmişe bağlılık" olarak tanımlayan Walter Benjamin'in bizzat kendisinin çarpıcı bir melankoli örneği olduğunu vurgulamak isterim. Son gününe kadar taviz vermeyen bir Marksist ve melankolik, Wager adlı parlak kitabın yazarı olan arkadaşım Daniel Bensaid da dâhil olmak üzere birçok devrimci de öyle.

Solda sık sık gördüğümüz sorunların çözümüne sunulan tekliflerin bolluğu ve zıtlığı, solun kendi özünden doğan zengin bir netice midir, yoksa bir eksikliğin sonucu mudur?

Çoğulculuk ve çeşitlilik, kökeninden bugüne kadar solun devrimci tarihinin bir parçasıdır. Bu bir eksiklik değil, demokratik bir hareketin özüdür. Solda meydana gelen en kötü şey, bazılarının, tüm diğerlerini dışlayan, benzersiz ve monolitik bir öneri uygulamaya çalıştığı zamandır. Stalinizm bu konudaki en üzücü örneklerden birisidir. Bununla birlikte, tekliflerin bu bolluğu ve zıtlığı, her birinin diğerlerine karşı mezhepsel bir savaşa girmesine yol açmamalıdır. Solun kapitalizm, emperyalizm, savaş ve faşizm gibi ortak düşmanlarına karşı birleşebilmesi şartıyla, çözümlerin tartışması gerekli ve sağlıklıdır.

Floyd protestolarını körükleyen duygu “melankoli” değil, haksızlığa öfkedir.

2000'li yıllarda artık sıklıkla sokak hareketlerinden bahsediyoruz. Artık bu eylemler neredeyse tüm kıtalarda ve tüm gelişmişlik düzeyindeki ülkelerde de görülüyor. Sokakların hareketlenmesini kitlelerin melankolik ruh hâline bağlayabilir miyiz? Ya da bu durumun başkaca besleyici gücü nedir?

Bu kitlesel sokak eylemlerini, protestoları ve seferberlikleri körükleyen duygu "melankoli" değil, haksızlığa karşı olan "öfke"- dir. Öfke çok önemlidir, onsuz tarihte bir şey olmaz. Her şeyin başlangıcıdır: İnsanlar -özellikle gençler ve kadınlar- haksızlık karşısında öfkelenir ve protestolarda yükselirler. Diğer her şey -teklifler, talepler, çözümler- sonra gelir. Tabii ki, bazı insanlar, özellikle de yaşlı nesiller, için bu öfke, geçmişin tüm yenilgilerini hatırlattığı için melankoli ile harmanlaşmıştır. Ama aralarında en iyisi için, harekete katılmamak veya sokağa çıkmamak için bu bir neden değildir.

Son 50 yılda kıtadaki devrimci hareketlerin çoğu, bu figürleri ilham kaynağı olarak gördü.
Son 50 yılda kıtadaki devrimci hareketlerin çoğu, bu figürleri ilham kaynağı olarak gördü.

ABD'de George Floyd'un acımasızca öldürülmesi protesto ediliyor. Sizce bu protestolar Trump'ın iddia ettiği gibi sol bir protesto mu? Yoksa liberal bir hedef için sol kullanılıyor mu dersiniz?

Tabii ki, sol, bu ırkçılık karşıtı protestolarda çokça mevcut. Sonuçta, ırkçılık karşıtlığı, en başından beri solcu kültürün önemli bir bileşeni olmuştur. Ancak protestolara katılan insanlar örgütlü soldan çok daha fazlalar. Sokaklara çıkan binlerce kişi hiçbir organizasyona veya örgüte katılmadı ve sol önermelerin de farkında değil, yani bu konuda hiç kimse tarafından bir araçsallaştırma söz konusu değildir. ABD'de gördüğümüz bu hareket kendiliğinden, öfke ile motive oluyor:

  • George Floyd'un barbarca katledilişinin dayanılmaz görüntüleri ve polisin ırkçı şiddetine son verme arzusu bu öfkenin temel motivasyonu.

Melankoli bir devrimin neresindedir? Devrimci ruh için melankoli neyi ifade eder?

Melankolinin tek ve benzersiz bir anlamı yoktur. Ana biçimlerinden biri, geçmişin yenilgilerinin, öldürülen devrimci savaşçıların, insanların kahramanlarının hatırlanmasıdır, örneğin Latin Amerika'da José Martí, Emiliano Zapata, Sandino, Farabundo Martí, Che Guevara, Miguel Enríquez ve diğerleri gibi.

Walter Benjamin'in de tarih kavramı üzerine tezlerinde yazdığı gibi, şehit atalarımızın hafızası devrimci ruhun güçlü bir kaynağıdır. Son 50 yılda kıtadaki devrimci hareketlerin çoğu, bu figürleri ilham kaynağı olarak gördü. Fakat melankoli sadece pes etmeye sebep olan bir güçsüzlük hissi, pasif bir üzüntüyle beraber eylemsizlik için bir bahane hâline geldiğinde artık hizmet ettiği şey devrim olmaktan çıkar.