Hastane koridorlarında üç litre su savaşı: Zabit ile Zeliha'nın hikâyesi

Hastane koridorlarında üç litre su savaşı: Zabit ile Zeliha'nın hikâyesi
Hastane koridorlarında üç litre su savaşı: Zabit ile Zeliha'nın hikâyesi

İlk günden kendisini bölük komutanına şoför ve koruma ettiler. Komutanının emirlerini başarıyla yaptıkça kendinin de adam olduğunu, bir işe yaradığını keşfetti. Bu öz güveni sivil hayatta hiç bulamamıştı. Komutanı iyi bir adamdı. Zabit sivil hayatta işsiz kalmasın diye birkaç yeri aradı sonunda üniversite hastanesinde bir dahiliye profesörünün yanında iş buldu.

Zabit, “Subay” demektir. Bu ismi neden koymuşlar, kim koymuş meçhul. Çünkü Zabit ’in babası belediyede işçiymiş. Kamyon kasasından düşüp ölmüş ondan geriye bir maaş kalmış bir de yarım yamalak hatıralar. İnsan ölünce hatıralar da ölüyor herhâlde.

Neyse mevzumuz Zabit’in babası olmadığından biz Zabit’in kendisine dönelim. Zabit Liseyi bitiren kadar pek zorlandı. Askere gitmeden evvelce epey avarelik etti. Herkesin yaptığı göze batmıyordu da Zabit’in yaptığı en ufak şey halkın dilindeydi. Sebebini hiçbir zaman çözemedi ama iki metreye yakın boyu ve en kalın herif sesi herhalde dikkat çekiyordu.

Boyu sayesinde askerde çok rahat etti. İlk günden kendisini bölük komutanına şoför ve koruma ettiler. Gerçi arabaya sığamıyordu ama korumalık işini pek sevdi. Araba dar olsa da katlanıyordu. Komutanının emirlerini başarıyla yaptıkça kendinin de adam olduğunu, bir işe yaradığını keşfetti. Bu öz güveni sivil hayatta hiç bulamamıştı. Komutanı iyi bir adamdı. Zabit sivil hayatta işsiz kalmasın diye birkaç yeri aradı sonunda üniversite hastanesinde bir dahiliye profesörünün yanında iş buldu.

Sivil hayatta iş bulan Zabit deliye döndü. Askerlik bitti hemen dahiliye hocasının olduğu hastanede güvenlik olarak işe başladı. Dahiliye hocasının kapısında bekçilik edecekti. Malum ipsiz sapsız bir kısım adam doktorlara saldırıyordu.

Dahiliye hocası pek babacan biriydi ama kuru bir adamdı. Şöyle gıdık, göbek yerinde, ak saçlı biri olaydı insanın daha bir canı kaynardı; ama hoca zayıf, uzun, değnek gibi bir adamdı. Tanıştılar, anlaştılar Zabit’in nöbeti başladı. Hoca bir gün odasına çağırdı. “Benim yanımda çalışıyorsan sağlıklı olacaksın. Kilo fazlan var. Artık günlük üç litre su içeceksin ve tuz yemeyeceksin.” dedi.

Zabit’in pek akıl yatmasa da “peki efendim.” dedi. Ama üç litre su içmenin nasıl bir dert olduğunu henüz anlamamıştı. Hoca her gördüğünde sıkı sıkı sorguya alıyordu. “Tuz yedin mi? Kaç litre su içtin?”

Zabit suyu içmeye başladı. İki litre içtiği gün bayram etti ama tuvaletten çıkamadı. Ayrıca midesi bulandı, başı döndü ve çok acıktı. Hoca sordukça içiyorum hocam diye yalan söyledi Allah affetsin. Çok zorlanıyordu. “Üç litre su içen varsa alnından öperim” demeye başladı.

Üç litre su uğruna hayatı zehir olduğu günlerde Zeliha’ya rastladı. Zeliha kadın doğum bölümünde güvenlikçi idi. Tanıştılar görüştüler. Hatta Zabit, Zeliha’yı dahiliye hocasıyla tanıştırdı. Hoca Zeliha’ya dikkatlice baktı. “Kızım kilo fazlan var. Hemen üç litre su içmeye başlıyorsun. Tuz yemiyorsun. Bunları yap sonra Zabit seni bir daha yanıma getirsin” dedi. Zeliha kilo fazlam varmış diye ağladı. Zeliha ağlayınca Zabit de dayanamadı beraberce hastane bahçesinde ağlaştılar.

Artık Zabit ve Zeliha ellerinde bidon devamlı su içiyorlardı. Onları arayan af buyrun tuvalete gidiyordu. Zeliha en fazla iki buçuk litre içebildi. O gün baş dönmesi ve mide bulantısı yüzünden “kız yoksa hamile misin…?” diyenler oldu. Zeliha; “Anam yok ne hamilesi dâhiliye hocası başımıza musallat oldu. Günlük üç litre su içmezsek Zabit’e çok kızıyor. Zabit gizli köşelerde ağlıyormuş haberini aldım. Üç litre su içilsin diyenin ocakları yıkılsın. Bir insan üç litre su içsin üçüncü gün ölür. Anam biz Zabitle birbirimizi sevdik. Yuva kurma hayalimiz var. Ama böyle üç litre su içince insan ayakta duramıyor. Bırak yuva kurmayı on dakka tuvalete gitmeden oturamıyorsun.” dedi. Artık tüm hastane dahiliye hocasının sevenlere uyguladığı zulümden bahsediyordu. Çünkü dahiliye hocası Zabit’e bir şart koşmuştu. “Günlük üç litre su içtiğiniz gün düğününüzü ben yapacağım. Ama beni dinlemez de perhizi boşlarsanız ikinizin de işten çıkarılması için gerekli yerlerle görüşeceğim. Ben sağlıksız personelle çalışamam. Hem ne varmış bu kadar abartacak? Ben bazen beş litre su içiyorum. Yavrum biraz sabredin. Vücut alışır.”

Zabit ile Zeliha üç litre suya alışamadılar. Evlenirsek hoca işten attıracak diye de pek korkuyorlardı. Hem ağladılar hem su içtiler. Zabit bir ara üç litreyi yakalar gibi oldu ama Zeliha ancak bir litre içebiliyordu. Günleri ne kadar sulu ve zor idi anlatması zor. İşte kul daralmayınca Hızır yetişmezmiş. Bir haber geldi ki dahiliye hocası özel bir hastaneden teklif almış, gidecekmiş. Zabit ne kadar sevindiyse su bidonuna bir tekme vurdu. Bidon teker meker yuvarlandı. Zeliha olduğu yere çöküp “Ay haydi inşallah” dedi.

Zabit ile Zeliha’nın duası kabul oldu. Hoca başka hastaneye gitti. Gitmeden evvel hocaya veda yemeği yaptılar. Herkes hocaya ufak tefek bir hediye almıştı. Zabit ile Zeliha el ele tutuşarak hocanın karışına çıktılar ve hocaya bir damacana su hediye ettiler. Hoca damacana hediye etmemize bozulur mu diye endişe etmişlerdi ama hoca su hayattır çocuklar diye bir de mutlu oldu. Zeliha ile Zabit anladılar ki bu hoca kesin delidir…

Bu yazının başlığı yazardan bağımsız editoryal olarak hazırlanmıştır.