İstanbul, bir orman mıydı gerçekten? Herman Melville

Herman Melville
Herman Melville

Ona dünya çapındaki şöhreti getiren eserini ise 1851'de yayımladı. Bindiği gemilerde ve yerlilerin arasında geçirdiği günlerde kurduğu Moby Dick'ti bu. Fakat bu, bugün için geçerli. Yayımlandığı yıl, mevcut şöhretini gölgeleyen ve eleştirilerin odağı olan kitap, büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı.

1

1819'da doğdu. Antropoloji ve Shakespeare okudu. Gemilerde çalıştı. Romanlar ve kısa hikâyeler yazdı. Sonra Amerikan edebiyatının en uzun şiirini de... Hollanda kökenli bir ailenin sekizinci çocuğuydu. Dedeleri Amerikan iç savaşında, kendisi Darwin'in yol açtığı yaralarda savaştı. Yoksulluğu gördü. Kazanmayı ve kaybetmeyi de... Sonra unutuldu. Sonra öldü.

  • 2
  • 1 Ağustos 1819'da New York'ta doğdu. Babasının erken yaşta ölümü dolayısıyla o da dünyaya erken yaşta bulaştı. Bir yandan çalıştı, bir yandan da okudu. İstikrar sadece okuma konusundaydı. Malzemesini doğrudan hayattan çıkardı. Çocukluğunu geride bıraktığı ilk gün Liverpool'a giden bir gemide iş buldu. Gemileri öğrenince 1841'de bu kez bir balina gemisinde çalışmaya başladı. Yol: Pasifik. Gemide bir sürü roman buldu: Moby Dick sadece bir tanesi.

3

Balina gemisinde işler yolunda gitmedi ama. Pasifik'e doğru süren uzun yolculuk dayanılmaz safhaya ulaşınca bir adanın yakınlarında gemiden kaçtı. Sorun tayfalardı elbette. Düştüğü adada bir süre yerlilerle birlikte yaşadı. Sonra adaya yaklaşan bir gemiye binerek yeniden denizciliğe geri döndü. Gemide çıkan isyana katılınca Tahiti'de tutuklandı. Bu kez Tahiti yerlileriyle yaşamaya başladı. Sonra hikâye yeniden başa döndü; gelen bir gemiyle Havai...

  • 4
  • Sonra Boston'a gitti. Otuzlu yaşlarındaydı ve artık durmaya karar vermişti. Yerliler arasında geçen günlerini kitaplaştırdı ve ilk ilk kitabı 1846'da yayınladı. 1850'de ise White Jacket'ı yayımladı. İlk kitapları onu Amerika ve İngiltere'de fazlasıyla meşhur bir yazar hâline getirdi. Sonra evlendi ve bugün müze olan, Amerika'da bir çiftlik evi satın alıp orada yaşamaya başladı.

5

Ona dünya çapındaki şöhreti getiren eserini ise 1851'de yayımladı. Bindiği gemilerde ve yerlilerin arasında geçirdiği günlerde kurduğu Moby Dick'ti bu. Fakat bu, bugün için geçerli. Yayımlandığı yıl, mevcut şöhretini gölgeleyen ve eleştirilerin odağı olan kitap, büyük bir başarısızlıkla sonuçlandı. O kadar ki yayıncısı, sonraki romanını basmayı reddetti. Bu ret, yaklaşan kışın habercisiydi. Ekonomik sıkıntılar, gümrük memuru olarak çalışmak zorunda kalmasıyla sonuçlandı.

  • 6
  • Moby Dick, bir lanet gibi yazarlığını tutmuştu. Sonraki kitapları da ilgi görmedi. Ardarda gelen başarısızlıklar, tür değişikliğine götürdü onu. Artık şiir yazıyordu. Ama o da karşılık bulmadı. Kitaplarını kendi parasıyla bastırdı. 18 bin dizeden oluşan Clarel, Amerikan edebiyatının en uzun şiiriydi. 1888'de emekli oldu ve en önemli eseri sayılan Billy Budd'u bu arada yazdı. Fakat evinde geçirdiği ani kalp krizi, kitabın basıldığı görmesine izin vermedi. 28 Eylül 1891'de evinde öldü.

7

Son yıllarında yitirdiği şöhreti, hikâyesinin sessiz bir ölümle sonuçlanmasına sebep olduysa da doğumunun yüzüncü yılı olan 1919'da "yeniden keşfedilen yazarlar" listesine girmesini sağladı. Yayınlandığında yerde yere vurulan Moby Dick romanı, yıllar sonra -bugün de devam eden gürültüsüyle- Amerikan edebiyatının en önemli romanlarından biri kabul edildi.

  • 8
  • Son yıllarında bir oğlu kendini vurdu, bir diğeri tüberkülozdan öldü. Clare'yi yazdığı sırada sadece bunlar olmadı. Kardeşinin ve annesinin de ölümüne şahit oldu. Karısının deyişiyle "kötü bir çember" gibiydi şiirleri. Pek çok kötü haberi beraberinde getirdi. Korkunç bir unutulmuşlukla geçirdi günlerini. Bugün herkesin en azından adını bildiği Moby Dick, hayatı boyunca sadece üç bin kopya satabilmişti. O kadar ki gazetedeki ölüm ilanında adı bile yanlış yazılmıştı.

9

Liverpool'dan yola çıkan gemi, Cebelitarık'ı geçerek önce Selanik'te, ardından da İstanbul'da durur. İstanbul'da dört gün kalınacaktır. O da gemidedir ve bütünüyle sis altında yaklaştığı İstanbul'u daha sonra notlarında hayranlıkla anlatacaktır. Özellikle Prens Adalarının arasından yaklaştığı İstanbul, aklını başından alır. İstanbul'u içine dalınan derin ve güzel bir ormana benzetecektir. Plansız ve neşeli.