Kanaviçe ya da goblen

Mehmet Âkif Ersoy
Mehmet Âkif Ersoy

Kalbin kuş gibi havalanır göğsünden, bir duvara sırtını yaslayıp uzaklara baktığında mesela, soruyorsun kendine ısrarla, bin defa ve umutla; hayatın anlamı, kalbinin delili mi? Okudukların, izlediklerin, sevdiklerin ve gördüklerin…

İnsan doğduğu o ilk günden ibarettir, dünya gelip kalbinin ortasına oturmuştur işte. Ciğerlerini yakan oksijen ve ağlama sesiyle dünyayla kurduğun ilk bağ. Hayat böyle başlar ve devam eder. Aslında ağladığın o ilk gün, dünya kulağına bir sırrı fısıldamıştır.

Vatan şairine, büyük üniversiteye, milli şaire ve hocaya Bu Aralık hepsini anarak… Kemal’e, Mithat’a, Âkif’e ve Necatigil’e… Ama en çok da Âkif’e…

Sonra arayışlar başlar, savaşlar ve diğer şeyler; başka umut etmeler, başka yaşamaklar. Bütün arayışların ortasında, hiçbir zaman tam edemeyeceğin birçok şey… İnsan bunu bilir. Koynunda kılıç şakırtısı, nereye gitsen insan olmanın acısı ve bir günbatımının ayrıntıları. Yol ayrımları, yol şarkıları, yoldan payına düşen bazı gelin nakışları. İnsan doğduğu o ilk günden ibarettir aslında. O büyük kırgınlık sırtında, azığını bildiğin kadar gitmekler. Nasıl olmasını istesen de hep aynı yerinde bir dünya. Dağlarına tırmanarak ve ırmaklarına batarak aradığın ipuçları.

 Yani doğduğu o ilk günden ibarettir aslında insan. Sonraki her bir günü, o ilk günü hatırlayarak geçerse ancak, o ilk güne sadık kalabilir.
Yani doğduğu o ilk günden ibarettir aslında insan. Sonraki her bir günü, o ilk günü hatırlayarak geçerse ancak, o ilk güne sadık kalabilir.

Kalbin kuş gibi havalanır göğsünden, bir duvara sırtını yaslayıp uzaklara baktığında mesela, soruyorsun kendine ısrarla, bin defa ve umutla; hayatın anlamı, kalbinin delili mi? Okudukların, izlediklerin, sevdiklerin ve gördüklerin… Kalbine işlediğin bu dünyanın sırrıdır aslında ve kulağına fısıldanmıştır. Kanaviçe ya da goblen. Savaş bitti. Savaş başlıyor. Çünkü insan doğduğu o ilk günden ibarettir. İlk gün neden ağladığını unuttuğunda ya da sürüp kapattığı bütün günlerin ardından onu hatırlamadığında başlar kaybetmesinin yazgısı.

Durup hatırlamazsa o ilk günü, adım adım çürür. Böyle başlar çürüme. Daha da kötüleşen her günün muhasebesi, o ilk günden değil de bir önceki günden yapılırsa ortaya çıkar. Uzaklaştığını anlamaz çünkü. Yani doğduğu o ilk günden ibarettir aslında insan. Sonraki her bir günü, o ilk günü hatırlayarak geçerse ancak, o ilk güne sadık kalabilir. Budur. Böyledir.

  • İthaf
  • Aralık'ta keder
  • Namık Kemal, Ahmet Mithat, Mehmet Âkif ve Behçet Necatigil…
  • Ve daha pek çok güzel adam…
  • Aralık da keder hakikaten… Her biri için ayrı ayrı konuştuk. Her birini ayrı ayrı andık burada. Sonrakilerin öncekilere bir ödevi de bu değil midir zaten?

Miladi 2019’u kapatırken hiçbirini birbirinden ayırmadan, hepsini birden anarak:

Vatan şairine, büyük üniversiteye, milli şaire ve hocaya…

Bu Aralık hepsini anarak…

Kemal’e, Mithat’a, Âkif’e ve Necatigil’e…

Ama en çok da Âkif’e…