Kimin forması

Yazı burada bitmeli, yukarıda bitmediyse de burada bitmeli…
Yazı burada bitmeli, yukarıda bitmediyse de burada bitmeli…

Türk futbolu “gönül coğrafyamızın” tamamında hatta daha fazlasında gençlere, çocuklara temas edebilecek bir potansiyele sahip olabilir. Futbol iyi bir şeydir demiyorum ama önemli bir şeydir. İhmal edilmeyecek kadar önemli…

Bir buçuk sene kadar önce Kudüs’e gittiğimde halı sahada maç yapan gençlerin iki tanesinin sırtında Türkmilli takımı forması görmüş ve şaşırmıştım. Bizim memlekette milli maçlar dışında milli takım formalı genç, ihtiyar, çocuk görmeyeli epeyi olmuştu zira.

Kudüs’ün delikanlıları, halı sahada top oynarken Türk milli takımı formasını, üstelik sırtında Arda Turan yazılı olanı seçmişlerdi.


Bu hikâyeyi evde bir misafire anlatırken annemden yediğim “Mübarek topraklara gittin orda da top peşinde mi koştun,” fırçasının konumuzla ilgisi yok tabi meşin yuvarlakla imtihanımız hayatımızın bir parçası oldu gayrı... Mevzuya dönecek olursak, ifade etmek isterim ki çocukların sırtında Arda Turan forması vardı. Kudüs’ün delikanlıları, halı sahada top oynarken Türk milli takımı formasını, üstelik sırtında Arda Turan yazılı olanı seçmişlerdi. Bir de Galatasaray’ın UEFA kupası aldığı zamanlarda Mısır’da bir camide Cuma namazı çıkışından kalma bir fotoğraf var aklımın bir yerinde. Galatasaray formalı Mısırlı bir genç…

Ben editör olsam yazıyı burada keserdim. “Gerisine gerek yok anlayan anlamıştır anlamayan da ne yazsan anlamaz,” derdim. Ama dükkânda raflar boş görünmemeli, o sebeple uzatalım biraz.

Bir buçuk sene kadar önce Kudüs’e gittiğimde halı sahada maç yapan gençlerin iki tanesinin sırtında Türkmilli takımı forması görmüş ve şaşırmıştım.
Bir buçuk sene kadar önce Kudüs’e gittiğimde halı sahada maç yapan gençlerin iki tanesinin sırtında Türkmilli takımı forması görmüş ve şaşırmıştım.

Türkiye’de çok uzun bir süredir futbolun hamisi devlet. Sadece futbolun değil futbolcuların da… Bir yazardan daha az vergi ödeyip kazandıkları olağanüstü paraların, devletin desteği olmasa ödenmesinin imkânsız olduğunu hepimiz biliyoruz. Hâlâ kulüpler kredi bulabiliyorsa bu devletin hoşgörüsü hatta hoşgörüden fazlası sayesinde. Çok araştırmadım ama Mısır hükümetinin futbola böyle bir desteğinin olmadığını kolaylıkla iddia edebilirim. Üç aşağı beş yukarı futbola olan ilgi, kulüplerin, başat kulüplerin kuruluşu, tarihleri ve futbolun seyrinin paralel ilerlediği iki ülke Mısır ve Türkiye.

  • Biz müteşebbisleri bile kıskandıracak avantajlar sağlıyorken futbola, Mısır otoriteleri taraftar gruplarından bıktığı için futbola olan alakanın azalması için çalışıyor nerdeyse.

Peki “Devletin bunca desteğine rağmen futbol dünyamızın yıldızları, adamları, adam oğlu adamları gençlerimize, delikanlılarımıza, çocuklarımıza ne öğretiyorlar Allah aşkına” diye sormayalım mı? Acı olan, bu üretimsizlikten bizim yıldızlarımızın sorumlu olmaması. Gerçekten sorumlu değiller çünkü Türk futbolunun, ekonomik sosyal ve ahlaki olarak bir bataklık olduğunu göre göre, yönetici, yorumcu, hakem samimiyetsizliğini yaşayarak büyüyorlar.

Ve galiba sonra o sistemden intikam alma adına istifra ediyorlar. Buna biri el atmalı, bunu biri dert etmeli. Türk futbolu “gönül coğrafyamızın” tamamında hatta daha fazlasında gençlere, çocuklara temas edebilecek bir potansiyele sahip olabilir. Futbol iyi bir şeydir demiyorum ama önemli bir şeydir. İhmal edilmeyecek kadar önemli…

Bir sonraki seyahatimde, Kudüs’te, Beyrut’ta hatta belki Bakü’de kuvvetle muhtemel belki Mısır Milli takımı forması ile değil ama Liverpool forması ile Muhammet Salah formalı çocuklar göreceğim sokaklarda…

Yazı burada bitmeli, yukarıda bitmediyse de burada bitmeli…