Küçük ülke

İnsanlar söylediklerini kendileri bile duymaz olunca sözleri söylenmez sözlere döndü.
İnsanlar söylediklerini kendileri bile duymaz olunca sözleri söylenmez sözlere döndü.

Bir süre sonra ah edenler ve vah edenlerin küçük ülkelerinin orta yerinde tutuştukları kavga nedeniyle küçük ülke daha küçük parçalara bölündü ve ah edenler ve vah edenler botlarla denize açılarak başka bir küçük ülkeye yol aldılar. Vardıkları küçük ülkede aynı çöpü beraberce karıştırarak karınlarını doyurmaya çalıştılar.

Dünya bir sürü küçük ülkeden meydana gelen küçük bir yuvarlaktı. Bu küçük yuvarlağın üzerindeki küçük ülkelerden birine bir gün başka bir küçük ülkeden insanlar gelmeye başladı. O küçük ülkeye ve tabii ki pek çok küçük ülkeye de başka küçük ülkelerden insanlar elbette o güne kadar güle oynaya gelmekte ve gitmekteydiler ama bu sefer durum farklıydı zira insanlar güle oynaya değil, yana yakıla, ağlaya ağlaya gelmeye başladılar. Çünkü kendi küçük ülkelerinde küçük hesaplar yüzünden birbirlerine düşmüşlerdi ve insanlar birbirlerine düşünce ülkeler daha da küçük parçalara ayrılırlardı. Küçük ülkede başka bir küçük ülkeden yana yakıla ve ağlaya ağlaya gelenlere bakanlar ilk üç gün vah vah dediler, dördüncü gün itibarıyla vahları ahlara dönüşmeye başladı. Çünkü küçük ülkeden gelenler geldikleri küçük ülkenin en mahrem yerlerine doğru ilerlediler, kuytularına sokuldular, sokaklarında dolaşıp, yokuşlarını inip çıktılar ve karınlarını doyurmak için de çöpleri karıştırmaya başladılar. Çöplerinin karıştırıldığını gören ev sahibi küçük ülke sakinlerinin bir kısmı ah demeye başladılar. Ama bir kısmı vah demeye devam ettiler. Ah edenler ile vah edenler birbirlerinin ahlarından ve dolayısıyla vahlarından rahatsız olmaya başladılar.

Misal ah edenler dediler ki, ne vah ediyorsunuz, geldiler bizim çöpümüzü yağmaladılar, gitsinler bunlar. Misal vah edenler de dediler ki, ne ah ediyorsunuz, bu çöp herkese yeter, onlar da insan, kalsınlar, bir yere gitmesinler. Ah edenler öyle, vah edenler böyle deyince gürültü arttı. Gürültü artınca insanlar söylediklerini kendileri bile duymaz oldu. İnsanlar söylediklerini kendileri bile duymaz olunca sözleri söylenmez sözlere döndü. Söylenmez sözü duyan kulaklar daha da söylenmez sözler söylediler. Söylemler yerini çığlıklara, çığlıklar yerini yumruklara bıraktı. Bir süre sonra ah edenler ve vah edenlerin küçük ülkelerinin orta yerinde tutuştukları kavga nedeniyle küçük ülke daha küçük parçalara bölündü ve ah edenler ve vah edenler botlarla denize açılarak başka bir küçük ülkeye yol aldılar. Vardıkları küçük ülkede aynı çöpü beraberce karıştırarak karınlarını doyurmaya çalıştılar.