Matmazel Fabula'nın gizemsiz ölümü

Matmazel Fabula için daha bu başlangıçtı. Masallar her geçen gün onu ele geçirdi.
Matmazel Fabula için daha bu başlangıçtı. Masallar her geçen gün onu ele geçirdi.

İnsanlı masallar ilk başta bana o kadar kötü gelmedi. Herkes fakirdi, herkes ormanda bir barakada yaşıyordu. Bazıları hâline şükretmiyordu -ki onlar masalların daimî kaybedenleridir- bazıları hâline şükrediyordu. İnsan, Hakim Bey, masallarda çok basit bir canlıdır. İyidir ya da kötüdür. Mesela kötüler sebepsiz yere kötüdür. Travmatik geçmişleri yoktur.

-Evet... İtiraf ediyorum... Matmazel Fabula kullanıcı adlı, Müberra Kılıç'ı (39) ben öldürdüm... Öz irademle. Kimseyle işbirliği yapmadan. Tek başıma.

-Zaten deliller aksini göstermiyordu sayın Faruk Bahattin Aydemir... Kanuna ve adalete güvenmiş olmana bir nebze sevindim. Peki ama neden? İnsanlara mutluluk ve ümit veren bu kadını neden öldürdün? Ne yaptı sana?

-Aslında bana bir şey yapmadı... Yani yaptı, ama yapmadı... O aslında bize, bütün milletimize, ve hatta insanlığa yaptı yapacağını... Masal anlattı. Evet yanlış duymadınız, masal... Hem de büyüklere masal anlattı. Çocukça ses tonuyla, mış'lı geçmiş zamanla... Telefonun kamerasına bakarak, hiç utanmadan...

O aslında bize, bütün milletimize, ve hatta insanlığa yaptı yapacağını...
O aslında bize, bütün milletimize, ve hatta insanlığa yaptı yapacağını...

-Buna inanmamı beklemiyorsun değil mi? Suçsuz birinin kafasına üç el silahı, sadece masal anlattığı için sıktın, öyle mi?

-Evet Hakim Bey... Lütfen ama lütfen hareketlerimde daha derin bir mana aramayın. Onu yetişkinlere masal anlattığı için, bu büyük suçtan utanmadığı için öldürdüm. Ama görüyorum ki, beni cani biri olarak tanıtmak istiyorsunuz bütün dünyaya... Peki, istediğinizi yapın. Ama şunu bilin ki cani olduğum için üç kere sıkmadım. Hayır. Sadece, öldüğünden emin olmam lazımdı. Hepsi bu...

  • -Neden bu kadar öfke duydun ona?
  • -Bu sorunuzdan anlıyorum ki yetişkinlere masal anlatan birini hiç dinlemediniz? Haksız mıyım?
  • -Hayır... Yani böyle bir şeyin olduğundan haberim yoktu.
  • -Ne mutlu size... İnanın, cehaletinizi yürekten kıskanıyorum...
  • -Çok uzatma... Sadede gel!

-Hayhay... Matmazel Fabula'yı takibe aldığımda, otuz sekiz takipçisi olan ve mum ışığında Didem Madak şiirleri okuyan biriydi. Bilgisayarından açtığı piyano melodilerinin üstüne okuduğu şiirleri dinlemek, yorgun argın eve geldiğim günlerin en büyük zevklerinden biriydi. Müziğin sık sık mobil oyun reklamlarıyla kesilmesine aldırmazdım. Matmazel Fabula bir sanatçıydı. YouTube Premium'e geçecek parası olamazdı... Bunu anlayışla karşıladım. Matmazel Fabula'nın takipçi sayısı uzun zaman elliyi göremedi. Bu yüzden, şiir videolarının altına uzun süre, sadece ben yorum yazdım.

Matmazel Fabula kullanıcı adını ne zaman geçti, tam emin değilim. Sanırım insanlar onu takip etsin diye rastgele hesapları takibe alarak üç bin takipçiye ulaştığında yaptı bunu.

Bir de, sosyal medyadaki varlıklarından utanç duyduğu birkaç akraba... Bu sükut cinayeti onu zor durumda bırakmış olacak ki, günün birinde "Yetişkinlere Masallar. Saat 21.30'da" diye bir hikaye paylaştı. 24 saat ömrü olan bu paylaşım, onun için sonun başlangıcıydı... Görüyorsunuz ya Hakim Bey, yetişkinlere masal okumak hastalığına kapılmıştı Matmazel Fabula. Tabii o zamanlar kullanıcı adı bu değil. İsim soyisim alttan tire doğum yılı gibi bir şeydi. Hatırlamıyorum... Belki @muberrakilic_81 idi kullanıcı adı... Belki de yaratıcı olduğunu sandığı bir isim seçmişti kendine... @mbrklc_81 gibi...

-Bunların önemi yok Bahattin Bey. Lütfen devam edin.

-Matmazel Fabula kullanıcı adını ne zaman geçti, tam emin değilim. Sanırım insanlar onu takip etsin diye rastgele hesapları takibe alarak üç bin takipçiye ulaştığında yaptı bunu. Ve işler o zaman sarpa sarmaya başladı. Didem Madak şiirleri birden kesildi. Artık sadece masal vardı. Ses tonu gittikçe çocuklaştı, ağzını her geçen gün daha fazla yaymaya başladı. Türkçeyi sonradan öğrenmiş bir yabancı gibi konuşuyordu artık. Vurguları değişmişti, kelimeler arasında uzun uzun bekliyordu. Yeni takipçileri bunu çok sevdi. Her yanlış telaffuzunda takipçi sayısı artıyordu. Ama ben gerçeği biliyordum. Otuz sekiz takipçili günlerinde özelden konuşmuştuk bir keresinde. Aslen Niksarlıydı... Ön muhasebe yapıyordu... En büyük hobisi, doğmakta olan devasa bir ayın üstüne "Hayırlı Cumalar" yazıp sağa sola göndermekti... Ama onlar, karşılıklı takipleştiği o kalabalık bilmiyordu bunu.

-Bahattin Bey! Lütfen cinayete gelin!

-Geliyorum efendim... Matmazel Fabula için daha bu başlangıçtı. Masallar her geçen gün onu ele geçirdi. Herkesin anlattığı masalları herkes gibi anlatıyor, çok orijinal ve yaratıcı bir şey yaptığını sanıyordu. Önceleri hayvanlı masallar anlatmaya başladı. Birbirine uzak familyadan hayvanlar türlü maceralara atılıyor, sonunda birtakım değersiz dersler alıyorlardı sürekli.

-Anlamadım... Ne demek uzak familyadan hayvanlar?

-Şöyle... Yetişkinlere anlatılan masallarda kahramanlar hayvansa, bunların birbirine uzak familyalardan olması beklenir. Ne kadar uzak, o kadar iyi. Mesela bir maymun ile şempanzenin masalı olamaz. Yahut kaplanla aslanın. Bu çok sıkıcı olur. Gen yapısı birbirine uzak hayvanlar masal kahramanı olabilir. Mesela susamuru ile peygamber devesi olur. Efendime söyleyeyim, porsuk ile hüthüt kuşu olur. En kötü flamingo ile karıncayiyen... Anlatabildim mi?

-Anladım sanırım... Peki bu hayvanlı masalları dinleyince mi cinayeti işlemeye karar verdiniz?

-Hayır... Matmazel Fabula bir vakit sonra hayvanlar alemini kuruttu. Dünyada kaç çeşit hayvan var, bir düşünün. İşte onların hepsini bitirdi. Sanırım anlattığı son hayvanlı masal "Kırmızı Dudaklı Yarasa Balığı ile İnka Sumrusunun İbretlik Hikayesi"ydi... Neyse... Ondan sonra Matmazel Fabula için ikinci bir faz başladı: İnsanlı masallar. Bu masalların birçok ortak noktası vardı. Hatta hepsi aynı şeyi anlatıyordu diyebilirim... Of... Allah'ım... Her şeyi tekrardan yaşıyor gibiyim. Bu pişmanlıkla... Nasıl... Nasıl yaşarım?

-Masum bir cana kıydınız Bahattin Bey. Daha uzun yıllar bunun azabını duyacaksınız. O zavallı kadının bakışları, daha çooook gece kabuslarınıza musall...

-Öldürdüğüm için pişman değilim, yanlış anladınız Hakim Bey... Ben... Ben... Kusura bakmayın, biraz kötü oldum da... Matmazel Fabula'yı takibi bırakmadığım için pişmanım. Bunu yapabilirdim. Evet, böyle bir şansım vardı. Ama onun daha ne kadar alçalacağını merak ettim. Sadece sanatçılarda peyda olan o küstah tebessümü görmek için takipte kaldım... Görüyorsunuz ya Hakim Bey, o kadın, o zavallı kadın kendini sanatçı sanıyordu. Evet, bundan emindi...

Matmazel Fabula bir vakit sonra hayvanlar alemini kuruttu.
Matmazel Fabula bir vakit sonra hayvanlar alemini kuruttu.

-Konuyu dağıtmayın!

-Peki... İnsanlı masallar ilk başta bana o kadar kötü gelmedi. Herkes fakirdi, herkes ormanda bir barakada yaşıyordu. Bazıları hâline şükretmiyordu -ki onlar masalların daimi kaybedenleridir- bazıları hâline şükrediyordu. İnsan, Hakim Bey, masallarda çok basit bir canlıdır. İyidir ya da kötüdür. Mesela kötüler sebepsiz yere kötüdür. Travmatik geçmişleri yoktur. Çocukken babasından dayak yememiştir, yoksulluk çekmemiştir... Kötüdür işte. Hikâye icabı kötüdür. İyiler de çok farklı değil... Ama biz yetişkiniz. İyilik ve kötülük bu kadar mı şartlardan bağımsız kavramlar?

EY! Matmazel Fabula gibi başkalarına masal anlatanlar! İşiniz mi yok? Çocuk gibi konuşmaya utanıyorsunuz ama çocuk gibi konuşarak prim yapmak istiyorsunuz, bu da kılıfı değil mi?

Dostoyevski keriz mi, bin sayfa yazıyor karakterinin ruh hâlini, neden cinayet işlediğini? Masalda hırsız, kötü olduğu için hırsızdır. Yok ya! Belki karnımız acıktı? Belki ondan para çaldık! Haa... Para dedik! Para tabii ya! Bilir misin Hakim Bey, para yoktur masallarda. Ekonominin temeli trampadır. Yumurtayı ver patatesi al... En fazla altın var... Vadeli opsiyon piyasası yok, swap yok, borsa yok... İyi ama biz yetişkiniz... Neden kötü bir hikâye dinleyeyim? Neden vaktimi harcayayım?

-Sorularınız saçma... Masalda sizin dediğini şeyler olmaz. Yok efendim vadeli opsiyon falan...

-Evet! Evet Hakim Bey... Neden? Çünkü masal çocuklara anlatılır. Büyüklere değil! Ama Matmazel Fabula yetişkinlere masal anlatıyordu. O hâlde neden ortaçağda geçiyordu her şey? Neden mış'lı geçmiş zamanda yaşıyorduk hepimiz? –Siz masalı anlamışsınız Bahattin Bey. Ben anladım...

-Yetişkinler neden masal dinlesin? Masal, çocuklara uygun bir format değil mi? Biz neden onlara uyuyoruz? Hikâye dinlemeyi mi seviyorsun? Sesli kitap dinle, film izle... EY! Matmazel Fabula gibi başkalarına masal anlatanlar! İşiniz mi yok? Çocuk gibi konuşmaya utanıyorsunuz ama çocuk gibi konuşarak prim yapmak istiyorsunuz, bu da kılıfı değil mi? Neden o kadar efekt yapıyorsunuz? "Kapı gaarrç diye açılmıııııış" demeye ne lüzum var? "Kapı açıldı" deyince anlıyoruz zaten! O efekti çocuklar anlasın diye yapıyoruz değil mi? Madem hepimiz koca insanlarız, o efekt ne işe yarıyor? Ha?

-Sizi son kez uyarıyorum! Konuyu dağıtmayın! Cinayet gecesine gelin derhal. Anlaşıldı, siz normal değilsiniz.

-Nasıl isterseniz Hakim Bey... Yine Instagram'a girmiştim. Matmazel Fabula meslek olarak "masal anlatıcısı" yazmıştı profiline. Yüzüm kızarmaya başladı. Ellerim titriyor, ağzım köpürüyordu. Sinirimi kontrol altına almaya çalışırken, yanlışlıkla hikâyesini açtım... İstemeden oldu Hakim Bey. Yoksa basar mıydım? Ah... Ellerim kırılsaydı...

-Ne paylaşmıştı kadıncağız?

  • -Ah... Ah... O gece... Saat 22.30'da masal anlatacaktı... Canlı... Canlı yayında... Masalın ismini okuyunca... O zaman... O zaman karar verdim... Su verin... Ne olur... Tekrardan yaşıyorum her şeyi... Allah'ım...

-Neydi masalın adı? Konuş!

-Masa... Masalın adı... "Tokgözlü Çiftçi ile Kurbağa" idi... Hayır... Hayır... Bu kadarı da fazla değil mi Rabbim?

-Bunu okuyunca mı karar verdin, cani herif?

-Anlamadınız değil mi? Matmazel Fabula, insan-hayvan masalları anlatacaktı bundan sonra. Buna engel olmam lazımdı... Herkes... Herkes masal anlatacak yakında. Hepimiz... Hayır Hakim Bey, buna engel olmam lazım... Lazımdı... Lazımmıııış...

-Bitir artık şunu!

-... Evet... Bitirmeli... Hemen sahte bir hesap açtım kendime. Matmazel Fabula'yı ekledim. Yayıncı olduğumu, "Matmazel Fabula'dan Masallar" adlı bir kitap projemiz olduğunu söyledim. İnandı. Hangi masal anlatıcısı olsa inanırdı... Hemen bir saat içinde toplantı yapmamız lazım dedim. Bir lokanta söyledim... Hemen evden çıktım. Önce dükkana uğrayıp silahımı aldım. Sonra hızla, buluşacağımız lokantaya sürdüm. Oradaydı... Masada oturmuş, telefonuna bakıyordu. Ceketimin içine gizlediğim silahı sıkıca kavradım. İçeri girdim, masaya yürüdüm. Beni görünce kafasını kaldırdı. Göz göze geldik. "Ben yayıncı Faruk Bahattin'im" dedim. Gülümsedi. O an "Belki yetişkinlere masal anlatmayı bırakır. Öldürmesem mi?" diye içimden geçirdim.

Sanki bunu duymuş gibi ayağa kalktı. "Aman efendim kimler gelmiş" diyerek kollarını açtı. Ve işte beklediğim şey buydu efendim... Mış'lı geçmiş zamanlı bir cümle... Mış'lı geçmiş zaman, masal... Dünyanın Matmazel Fabula'dan temizlenmesi gerekti. Silahımı çıkardım...

-Sonra?

-Gökten üç kurşun düşmüş... Biri şakağına, biri alnına, biri sol gözüne...