Meraklısına 10 derste soğuk savaş Müslümanları

Soğuk savaş ve Müslüman...
Soğuk savaş ve Müslüman...

Müslümanları aşağıladıkça yükseldikleri zehabına kapılmışlar bir kere. Kendilerini zengin sınıfına kabul edilmiş tek yoksul çocuğu gibi görürler. Aldıkları eğitimin, edindikleri görgünün, kazandıkları unvanların, yeyip içtiklerinin bile uçsuz bucaksız Müslüman halkın emeğinden süzülüp geldiğini idrak edemezler, inkar ederler.

Açık seçik Müslüman yerine mütedeyyin, muhafazakar, mutaassıp gibi gizli kapaklı kelimeler kullanırlar. İslam demezler de mesela “kadim şark-ı vusta medeniyeti” filan gibi anlaşılmaz laflar ederler. Sünnet, onlar için küçük erkek çocuklarının fazlalıklarından kurtulması töreninden ibarettir. Kur’an diyecekleri sıra bunlara bir ürperme gelir de hemen “bütün kutsal kitaplarda” diye kıvırıp rahata ererler. Hele şeriat, cihad gibi kelimeler ödlerini koparmaya yeter. Sapık tarikatlara ve mevzu hadislere ise bayılırlar. Temel din eğitimlerini Fransız sağından aldıkları için şeriat kafalarında kilise ile özdeştir. Fransız sağı gibi onlar da daha geniş bir dine inanırlar. Düpedüz mezhebi geniş görünmemek için de buna muğlak terimlerle kılıf ararlar.

Müslüman kimliğini gizlemek isterler.
Müslüman kimliğini gizlemek isterler.

Ve genellikle o yabancı dili bilmezler. Dil biliyorum diyeni de sözlük yardımıyla Fransızca gazete okuyabiliyordur zaten. Dille ilgili klişe sözlere bayılırlar. Mesela durup durup “Bir lisan bir insan, iki lisan iki insan” deyiverirler. Gençleri yabancı dil öğrenmeye teşvik etmekten o kadar büyük zevk alırlar ki neden dil öğrenmek gerektiğini tamamen unutmuşlardır.

Dil bilimci, filozof, tarihçi ve siyaset eleştirmeni olan Noam Chomsky, 1918 yılında dünyaya geldi.
Dil bilimci, filozof, tarihçi ve siyaset eleştirmeni olan Noam Chomsky, 1918 yılında dünyaya geldi.
Edebiyat profesörü Edward Wadie Said, Filistin'de dünyaya geldi.
Edebiyat profesörü Edward Wadie Said, Filistin'de dünyaya geldi.

Allah korkusunu iptidai bulurlar; sevgi medeniyetinden söz etmeyi tercih ederler. Ama mebzul miktarda fobileri vardır. Asker fobisi mesela. Apoletli herhangi biri onları ürkütmeye yeter. Asker postalı öpmeye bayılmaları bundan herhalde. Gerçi öpmedikleri el, ayak, çizme, etek de pek kalmamıştır. Hem demokrasiyi hem askeri darbeyi alkışlama becerisi bunlarındır.

En çok korktuklarını iddia ettiklerini severler.
En çok korktuklarını iddia ettiklerini severler.
Laikliği kanının son damlasına kadar savunur.
Laikliği kanının son damlasına kadar savunur.

Sizin anlayacağınız Amerikancıdır. Çok az kısmı Almancı olur, ki bunlar Soğuk Savaşı yeterince içselleştiremedikleri için diğer SSM tarafından hafife alınır. Almancılar aynı zamanda Enveristtir; Enver Paşa’nın ölmediğine filan inanırlar. Normal SSM, yani Amerikancı mütedeyyin tayfa tıpkı özendikleri ABD gibi sık sık düşman değiştirir. Uzun süre Moskof demiştir düşmanına. Son zamanlarda Selefi diyor. Bunlar geçmişte Cezayir Kurtuluş Savaşı’na karşı çıktıkları gibi, Irak Kurtuluş Savaşı’na da karşı çıkıyorlar.

Güneşin doğudan doğduğuna inanmazlar.
Güneşin doğudan doğduğuna inanmazlar.

Demokrasi, dünya barışı, insan hakları vb. gibi çok kuvvetli batıl inanışları olduğu için daima çaput bağlayacak lider ararlar. Rahmetli Kennedy’yi o kadar sevmişlerdir ki, Kennedy suikaste kurban gittikten yıllar sonra bile, İstanbul’a demirleyen 6. Filoyu protesto eden üniversiteli gençleri Moskof uşağı olmakla suçlayabilmişlerdir. Hâlbuki Türkiye’deki yabancı askeri misyonlar, bütün kesimler tarafından işgal olarak algılanıyordu. Bunlar bugün de mesela İncirlik üssünün, Malatya füze radarının ne kadar da kutsal şeyler olduğunu anlatıp duruyorlar.

ABD'nin 35. başkanı John F. Kennedy, Kasım 1963Te uğradığı suikast sonrası hayatını kaybetti.
ABD'nin 35. başkanı John F. Kennedy, Kasım 1963Te uğradığı suikast sonrası hayatını kaybetti.

9. İZLENİM DEMEMEK İÇİN YA TEDAI DERLER VEYA IMPRESSION.

Koskoca Akif hazretlerini değil de Valéry ve Ahmet Hamdi’yi takip ettikleri için elbette. Türkçenin ya hep gerisinde kalırlar veya dışına düşerler. Zaten bu gerisinde kalma, dışına düşme hastalığı bunlarda ırsi gibi bir şey. Cami deyince 16. yüzyıldan bugüne gelemezler ama her tarafa gökdelen dikilmesinden mesut bahtiyar olurlar. Eğitim deyince ya Sahnı Seman Medreselerini öve öve bitirirler ya da Sorbonne’u.

Fransız şair Paul Valéry, 1871 yılında Sete'de doğdu.
Fransız şair Paul Valéry, 1871 yılında Sete'de doğdu.

10. MÜSLÜMAN HALKTAN NEFRET EDERLER.

Çoğunluk, Ehli Sünnet, halk, köylüler, sıradan Müslümanları görünce migreni tutar bunların. Halk onlara nereden geldiklerini hatırlattığı için elbette. Faşistlik derecesinde elitisttirler. Hani neredeyse Müslümanlar olmasa İslam çok hoştur diyecekler. Müslüman kalabalıklar aleyhinde cümle kurmaya da bu yüzden bayılıyorlar. Müslümanları aşağıladıkça yükseldikleri zehabına kapılmışlar bir kere. Kendilerini zengin sınıfına kabul edilmiş tek yoksul çocuğu gibi görürler. Aldıkları eğitimin, edindikleri görgünün, kazandıkları unvanların, yeyip içtiklerinin bile uçsuz bucaksız Müslüman halkın emeğinden süzülüp geldiğini idrak edemezler, inkar ederler.