Türk usulü mercimek çorbası

Ahmet Rasim: “Kana kuvvet göze fer batna cilâdır çorba”
Ahmet Rasim: “Kana kuvvet göze fer batna cilâdır çorba”

Olmazsa olmazlar: Kırmızı mercimek, tereyağı, soğan, sarımsak

Olursa güzel olacaklar: Havuç, patates, kimyon, zerdeçal

Ekmekten sonra en kadim yiyeceklerden. Farsça shorbadan, bugün kullandığımız çorba haline dönüşmüş. Ben Türk kültüründeki çorba yerine kullanılan adını daha çok seviyorum: Aş. Çünkü elinin altındaki her malzemeyi kullanarak yapacağın ve karnını sıkıca doyuracağın şeyin adı soup, zuppe ya da çorba olmamalı. Artık aş diyen de kalmadı neredeyse ama bir not olarak bunu da bilelim dedim.

Ahmet Rasim’in: “Kana kuvvet göze fer batna cilâdır çorba” diye başlayan güzellemesi ise olayı en kısa ve güzel şekilde özetler aslında.

Neredeyse her duygu durumuna göre bir çorbam vardır benim; uzun yoldan geldiysem başım da ağrıyorsa tarhana, burnum akmaya başladıysa tavuk suyuna şehriye, midem ağrıyorsa bol naneli yayla, ilk kez gelen misafir içinse mercimek. Neyse bu liste uzar gider.

Ekmeğe katığımız, geceye yoldaşımız, sabaha yarenimiz; dumanı üstünde, limonu yanında, turşusu önünde bir mercimek çorbasına hayır diyen olur mu? Olmaz! Olursa da duymamış olayım! Hele ki yazının sonuna doğru vereceğim tarifi denedikten sonra.

Neden mi mercimek? Çünkü o hiçbir zaman yüzünüzü kara çıkarmayan, utandırmayan; çoluk çocuk, büyük, zengin, fakir, kadın erkek herkesin afiyetle yiyeceği bir nefaset. Birkaç altın kurala uyduğunuzda da sofranızı nurlandıracak bir şaheser. Hem sadece bu topraklarda değil nereye gitseniz farklı bir kisvede bulabilirsiniz onu. Görüntüsünden tanımasanız da tadına baktığınızda o aşina lezzet sizi bekliyor olacak emin olun.

Hem ben mercimek çorbasının Hindistan’dan dhal, Fas’tan harira ile akraba olduğunu düşünürüm nedense. Aş tanımı altında buluşturur, birbirlerine öykünerek şu anda bulunduğu coğrafyalardaki halini aldığına inanırım. Tabii bizim mercimek onların yanında pek minimalist kalır, sanki içindeki malzemeleri azalta azalta en son halini almış gibi görünse de sadelik güzeldir deyip toz kondurmayız kendisine.

Şimdi gelelim Türk usulü mercimek çorbası tarifimize:

Mercimek çorbası hiçbir zaman yüzünüzü kara çıkarmayan, utandırmayan bir nefaset.
Mercimek çorbası hiçbir zaman yüzünüzü kara çıkarmayan, utandırmayan bir nefaset.

Altın kural ve belki de tek kural iyi bir kırmızı mercimek. Üsküdar’da olanlar şanslı, Yorgancığolu’ndan Mardin ya da Antep mercimeği alın, gerisini hallolmuş bilin. Diğerleriniz de araya deneye bulacaksınız en güzel mercimeği artık. Şimdi 2 su bardağı mercimeği yıkayın. Birer patates, havuç, soğan ve 3-4 diş sarımsağı rendeleyin. 2 kaşık tereyağını tencereye koyun, ocağın altını açın ve bırakın yağ erisin. Sonra rendelediğiniz patates, soğan, havuç ve sarımsağı; 3 dk sonra yarımşar çay kaşığı kimyon ve zerdeçalı; en son da yıkadığınız mercimeği ekleyin. Üzerine yaklaşık 8-10 bardak sıcak suyu da (su miktarını çorbanın kıvamını istediğiniz tercihe göre artırıp eksiltebilirsiniz)eklediniz mi 1 saat sonra kısık ateşte kaynattığnız mercimek çorbanız hazır. Mercimek için Üsküdar’a geldiyseniz Ünal Turşucusu’ndan turşunuzu almayı da zinhar ihmal etmeyin. Tabii evde yapılmış daha güzel bir turşu yoksa. Şahane üçlü sizi bekliyor mercimek çorbası, turşu ve ekmek. E yalnız başına gitmez bu sofra çağırın en yakında kim varsa hep birlikte çalakaşık çorbaya.

Bu arada gözleme, maallebi, makarna tariflerini denediğinizi duyuyorum, paylaşın da bizde görelim. #cinsdergi @mutfakdeneyleri