Metafizik

Eğer felsefenin gerçek anlamda kurucusunun, yani bekçisinin ve babasının Platon olduğu doğruysa, Aristoteles de bilimin kurucu öncüsü, onun bekçisi ve babasıdır.
Eğer felsefenin gerçek anlamda kurucusunun, yani bekçisinin ve babasının Platon olduğu doğruysa, Aristoteles de bilimin kurucu öncüsü, onun bekçisi ve babasıdır.

Metafizik’te Aristoteles, ilk nedenin, “varlık” olarak varlığın, dünyadaki bütün hareket ve her türlü formun nedeni olan “başsız, sonsuz, gayrimaddi ve hareketsiz olan”ın araştırılmasını amaçlar. O nedenle de ona göre, “metafizik” bütün bilimlerin en değerli olanı ve en kapsamlısıdır. Nedenlerin saf bilgisi olarak “metafizik” bir medeniyetin en son ve en yüce ürünüdür, çünkü daha sonraki pratik amaçlarla ilgilenmek yerine, bilgiyi bizzat kendisi için arar. Bir anlamda “metafizik”, Aristoteles için en mükemmel şekliyle bilgeliktir.

En gözde tilmiz ve öğrencilerinden biri olduğu hocası Platon’la birlikte Antik Çağın iki önemli dehasından biri kabul edilir Aristoteles. Organon adlı eseriyle mantık biliminin, Poetika ile şiir sanatının, Retorik ile ikna etme tarzlarının temel ilkelerini vaz eden Aristoteles’i, gerek İslami Doğu gerekse Hıristiyani Batı’da düşünce dünyasının vazgeçilmezi kılan ise Metafizik adlı eseridir.

Retorik ile ikna etme tarzlarının temel ilkelerini vaz eden Aristoteles’i, gerek İslami Doğu gerekse Hıristiyani Batı’da düşünce dünyasının vazgeçilmezi kılan ise Metafizik adlı eseridir.


Eğer felsefenin gerçek anlamda kurucusunun, yani bekçisi ve babasının Platon olduğu doğruysa, Aristoteles de bilimin kurucu öncüsü, onun bekçisi ve babasıdır. Platon’un öğretisini “Kendisi bir din olmaksızın dine en yakın olan felsefe” olarak niteleyen Etienne Gilson’a uyarak Aristoteles’in öğretisini de “Kendisi bir bilim olmaksızın bilime en yakın olan felsefe” olarak adlandırmak mümkündür. Belki de Platon-Aristoteles ikilisinin birlikte düşünülmesiyle birlikte “felsefe-bilim”in de mümkün olduğu söylenmelidir.

Milattan önce birinci yüzyılda Rodoslu Andronikos adlı bir takipçisinin, Aristoteles’in öğrencilerine verdiği dersleri belli bir tertiple bir araya getirerek oluşturduğu külliyatta doğa bilgisi derslerinden sonra gelen on dört kitabına Yunanca “Meta ta phusika” demesi dolayısıyla, “Metafizik” ismi verilen bu metinler toplamı, “ilk felsefe”yi soruşturur hep. Platon’un Diyaloglar’ı gibi kamuya açık, edebî eserlere nazaran akromatik, öğrencilere, bağlılara, tilmizlere yönelik bir metin olan ve bu niteliğiyle edebî bakımdan değil de kavramsal bakımdan düşünülmeyi gerektiren Metafizik, -öğrenci notlarından ve Aristoteles’in dersler sonrası oluşturduğu metinlerden bir araya getirildiği için belki- tamamen işlenmemiş, müphem bırakılmış, ya da yarım kalmış kısımlar da içerir. Bu on dört kitabın kendi içindeki sıralanış biçimi de üzerinde durulmayı hak eden bir öneme sahiptir. Günümüzdeki doktora tezlerinin biçimlenişine kadar uzanan bir sıralama hâkimdir esere. Ele alacağı konunun belirtilmesi, bu konuda önceki görüşlerin özetlenmesi, kaynak eleştirisi ve tezde peşi sürülecek görüşün tebellür etmesi bu sıralamanın ana çatısıdır.

  • Eserinde “varlığın bilimi”ni soruşturur Aristoteles ve bu bilim için aralarında herhangi bir ayrım yapmaksızın “bilgelik”, “felsefe”, “ilk felsefe”, “ontoloji”, “teoloji” terimlerini kullanır. Görülebilen, dokunulabilen doğanın gerisinde bir de görünmeyen ve dokunulamayan bir doğa vardır, Aristoteles’e göre.

İşte, “ilk felsefe” ya da daha sonraki adıyla “metafizik”, bu sonraki doğayla ilgilenir ve nihai nedeni bulgulamaya çalışır. Yine de bu bilime ad olarak seçilmiş “metafizik” deyişinin 12. yüzyıldan beri kullanılmaya başlandığını da zikretmeliyiz. Metafizik’te Aristoteles, ilk nedenin, “varlık” olarak varlığın, dünyadaki bütün hareket ve her türlü formun nedeni olan “başsız, sonsuz, gayrimaddi ve hareketsiz olan”ın araştırılmasını amaçlar. O nedenle de ona göre, “metafizik” bütün bilimlerin en değerli olanı ve en kapsamlısıdır. Nedenlerin saf bilgisi olarak “metafizik” bir medeniyetin en son ve en yüce ürünüdür, çünkü daha sonraki pratik amaçlarla ilgilenmek yerine, bilgiyi bizzat kendisi için arar. Bir anlamda “metafizik”, Aristoteles için en mükemmel şekliyle bilgeliktir.

Aristoteles’in ve Aristotelesçiliğin Antik Çağ boyunca, Platon ve Platonculuk kadar önemli addedilmediğini söyleyebiliriz. Bilhassa Platonculuğun ve Neo- Platonculuğun erken dönem Hıristiyan düşüncesindeki yeri ve önemiyle kıyaslanamaz bir konumdadır Aristoteles ve okulu. Ahmet Arslan hocanın deyişiyle “Aristoteles’in yeniden keşfedilmesi ve felsefe tarihinde hak ettiği yeri kazanmasında başta İbni Rüşd olmak üzere, Orta Çağ Müslüman filozoflarının ona karşı gösterdikleri ilgi büyük rol oynamıştır. Orta Çağ’da İslam dünyasında gelişen ve belli başlı temsilcilerini Farabi, İbni Sina, İbni Rüşd’ün meydana getirdiği Yunan tarzı felsefe hareketi, esas itibariyle Yeni- Platoncu unsurla da beslenen bir Aristotelesçilik olmuştur. İslam dünyası aracılığıyla Aristoteles’i keşfeden veya yeniden keşfeden geç Ortaçağ Hıristiyan felsefesi Batı’da, Aziz Thomas ve onun Hıristiyanlıkla Aristoteles’i birleştirmesi sayesinde, Aristoteles’i o zamandan bu yana gitgide artan bir ilginin konusu kılmıştır.”

Metafizik’te Aristoteles, ilk nedenin, “varlık” olarak varlığın, dünyadaki bütün hareket ve her türlü formun nedeni olan “başsız, sonsuz, gayrimaddi ve hareketsiz olan”ın araştırılmasını amaçlar.
Metafizik’te Aristoteles, ilk nedenin, “varlık” olarak varlığın, dünyadaki bütün hareket ve her türlü formun nedeni olan “başsız, sonsuz, gayrimaddi ve hareketsiz olan”ın araştırılmasını amaçlar.

İbn Sina’nın biyografisini yazan el-Cüzcani’nin aktardığına göre, Şeyh’ur- Reis hemen birçok ilimde üstatlık seviyesine geldikten sonra, 40 kez okumasına, hatta ezberlemesine rağmen metni bir türlü kavrayamadığını, ancak Farabi’nin bu eser üzerine yazdığı bir risaleyi okuyunca, esere nüfuz ettiğini anlatır.

Klasik İslam düşüncesinin “Muallim-i Evvel (İlk Öğretmen)” olarak gördüğü Aristoteles’e kıyasla, Farabi’nin “Muallim-i Sani (İkinci Öğretmen)” addedilmesinin sebebi, Aristoteles’in eserlerine ilişkin bu yorum gücüdür.

En önemli Metafizik şarihlerinden biri addettiğimiz İbn Rüşd, mantık, fizik ve metafizik hakkında Aristoteles’ten önce yazılmış eserler hakkında söz açılmasının gereksiz olduğunu düşünmektedir, çünkü bütün bu eserler Aristoteles’in eserlerinin gölgesinde kalırlar.

Metafizik, Aristoteles, çev. Ahmet Arslan, Divan Kitap
Metafizik, Aristoteles, çev. Ahmet Arslan, Divan Kitap

Kant’tan beri “metafizik” olarak tabir olunan duyular, görüler üstü ve fizik ötesi alemi elimine etmeye çabalayan modern düşüncenin ve modern bilimin temellerinde yine de Aristoteles’in öne sürdüğü şekliyle metafizik bir bakışın, tercihin ya da “kuvve”nin arta kaldığı söylenebilir.

(Metafizik, Aristoteles, çev. Ahmet Arslan, Divan Kitap)

Kebikeç

Metafizik'in büyük şarihi İbn Rüşd

Metafizik Büyük Şerhi, İbn Rüşd, çev. Muhittin Macit, 2 cilt, Litera, 2017
Metafizik Büyük Şerhi, İbn Rüşd, çev. Muhittin Macit, 2 cilt, Litera, 2017

İbn Rüşd, kendi telifi olan eserlerinin yanında Aristoteles külliyatına yazmış olduğu şerhler sebebiyle “Aristoteles şarihi” olarak tanınmaktadır. Değişik düzeylerdeki şerhlerinin en analitik ve geniş kapsamlı olanları, özellikle hayatının son dönemlerinde kaleme almış olduğu “Büyük Şerh”lerdir. Metafizik Büyük Şerhi de bu kapsamdadır. Aristoteles’in metafiziğinin on bir makalesini ihtiva etmekte olan şerhinde İbn Rüşd, büyük çoğunluğu Arapçaya literal bir şekilde çevrilmiş ve farklı mütercimler tarafından tekrar tekrar incelenmiş olan makalelerini ele almaktadır.

Aristoteles'in Modern Felsefedeki yeri

Aristoteles, David Ross, çev. Ahmet Arslan, Kabalcı, 2011
Aristoteles, David Ross, çev. Ahmet Arslan, Kabalcı, 2011

Hayatını Aristoteles ve ahlak felsefesine adayan, Aristoteles’in bütün eserlerinin İngilizceye çevrilmesi projesinde baş editör olarak görev alan, ayrıca Metafizik ve Nikomakhos’a Etik adlı eserlerini İngilizce’ye çeviren Sir William David Ross, Aristoteles’in felsefe sistemini temel bileşenlerine ayırarak inceler ve günümüz felsefesi açısından neden vazgeçilmez olduğunu göstermeye çalışır. Aristoteles çalışmaları açısından handiyse bir klasiğe dönüşmüş eseri ile Sir William David Ross, Aristoteles’in düşünce sistematiğini anlama yolunda ilk başvurulabilecek isimdir.

Aristoteles felsefesinin sistematiği

İlkçağ Felsefesi Tarihi, Ahmet Arslan, 3. cilt, Bilgi Üniversitesi, 2007
İlkçağ Felsefesi Tarihi, Ahmet Arslan, 3. cilt, Bilgi Üniversitesi, 2007

Yazdığı İlkçağ Felsefesi Tarihi’nin üçüncü cildini tamamen Aristoteles’e ayıran Ahmet Arslan, Aristoteles’in metafizik felsefesini, psikolojisini, yani ruh teorisini, ahlak felsefesini, siyasete ilişkin görüşlerini, retorik ve poetikle ilgili düşüncelerini, bu konuda yazmış olduğu eserleri birebir izleyerek, mümkün olduğu kadar geniş bir biçimde açıklamaya çalışır. Yer yer Aristoteles’in Platon’a ve Platonculuğa yönelttiği eleştirilere de değinen Arslan, böylelikle onun felsefesinin ana hatlarını baştan sona, eserleri ile okuru yüzleştirerek ele alır.

A’dan Z'ye Aristoteles'in temel konuları

Özne, Aristoteles özel sayısı, Çizgi Kitabevi, 2009
Özne, Aristoteles özel sayısı, Çizgi Kitabevi, 2009

Altı aylık Felsefe, bilim ve sanat yazıları derlemesi olan Özne’nin Prof. Dr. Hatice Nur Beyaz Erkızan’ın editörlüğünden çıkan “Aristoteles özel sayısı”, Aristoteles’in düşüncesinde merkezi bir öneme sahip tözsel konuları içeren çalışmalara yer veriyor. Türkiye’de bir derginin Aristoteles’e ayırdığı ilk özel sayı olması hasebiyle de ilgi çekici olan dergide, Aristoteles’in varlık kavrayışından doğa, politika, sanat ve estetik kavramları hakkındaki görüşlerine ve çağdaş düşünce üzerindeki etkilerine kadar pek çok konuyu ele alan telif yazılara yer veriliyor.