Nazif Tunç ile ''18 Soruda Nasılsın?''

Nazif Tunç: İnsan insanın kanadıdır.
Nazif Tunç: İnsan insanın kanadıdır.

Osmanlı’nın Rumeli’nde banisi olduğu ilk kasaba olan Uzunköprü’nün dillere destan taş köprüsü. Çocukluğum gâhi yüzerek, gâhi kitap okuyarak ayaklarının ve kemerlerinin altında geçti.

1- Çocukluğunuzdan hatırladığınız ilk şey nedir?

İki yaşında babamı askere yolcu etmek... Bayramtepe ve harman yeri, koca karaağaç altından babamın tahta bir bavulla uzaklaşması gözümün önündedir.

Ayrıldığım yerde de kalır gönlüm. “Ne var bu yolculukta/Her sefer ağlatır beni”

Bir ayrılık ve hüzün resmi. Bir de yine o yaşta bahar zamanı köyün deresinde çamaşır kazanları kaynatılırken çocuk ellerimle dere kovuklarında yakaladığım balığı unutamam... Balık kerpiç evin kirişine babam askerden dönüp ona gösterene kadar saklandı. Bir kedi kapmış balığı tabi. Başardığım büyük işi babam askerden gelince gösteremeyeceğim için çok üzülmüştüm.

2- Müfredat dışında okuduğunuz ve “çok iyiymiş” dediğiniz ilk kitap neydi?

Sabahattin Ali’den Kuyucaklı Yusuf.

3- Doğa mı şehir mi? Şehirse neden, doğaysa neden?

Doğa. Toprağa, fıtrata, hakikate yakınlık. Düzmece olandan uzaklık.

4- En beğendiğiniz mimari eser. Neden?

Osmanlı’nın Rumeli’de banisi olduğu ilk kasaba olan Uzunköprü’nün dillere destan taş köprüsü. Çocukluğum gâhi yüzerek, gâhi kitap okuyarak ayaklarının ve kemerlerinin altında geçti. Ergene nehrini, ovası hatta bütün Balkanları baştanbaşa geçerek Kızılelma'ya uzanıp giden dünyanın en uzun taş köprüsüdür.

Osmanlı’nın Rumeli’de banisi olduğu ilk kasaba olan Uzunköprü’nün dillere destan taş köprüsü.
Osmanlı’nın Rumeli’de banisi olduğu ilk kasaba olan Uzunköprü’nün dillere destan taş köprüsü.

5- Neydi o şarkının adı?

“Vara vara vardım ol kara taşa/ Hasret kodun beni kavim kardaşa/ Sebep gözden akan o kanlı yaşa/ Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm”

6- Biri vardı değil mi “bu insan” olmanızı sağlayan, kimdi o?

Tarık Buğra... 1986’dan sonra. Her hafta Perşembe günleri Kadıköy Baylan Pastanesi’nde Pazar gazetenin 2. sayfa yazısını almak için buluştuğumuzda var ettikleriyle...

7- “Şimdi onsuz olmuyor” dediğiniz en iyi arkadaşınız vardır, kimdir o? Niçin dostunuzdur?

Cem Köse... Sanat ve edebiyat yolunda benzeşiğim...

Hüdayi nabitler gibi kıyama kalktığımız dağ başlarında cılız dallarımızda ilk meyvelerimizi tatlandıran güneş ışığı...

8- Koleksiyon yaptığınız bir şey var mı?

Yok. Dünyada kalacaklarla işim olmaz.

9- Şunu görmeden/yapmadan ölmek istemem dediğiniz şey nedir?

Suyun akıp taşması gibi Anadolu irfanının bütün güzel sanatlarda aydınlık çığırlarla kendini göstermesi...

10- Bize şimdi bir şiir adı vermeniz gerekse…

“Tekfurun Kızı”

11- Hangi film? Niçin?

Üç Arkadaş. 58 yapımı olan. Çünkü, İstanbul’un ve insanımızın en güzel hâlleri…

Üç Arkadaş filminden bir kare.
Üç Arkadaş filminden bir kare.

12- Batı’yı ve Doğu’yu nasıl tanımlarsınız?

Batı dönme dolap. Doğu gölgeli ağaç.

13- Yol mu, menzil mi?

Ayrıldığım yerde de kalır gönlüm. “Ne var bu yolculukta/Her sefer ağlatır beni”

  • 14- İnsan, insanın nesidir?
  • İnsan insanın kanadıdır. İnsansız insan, kırık kanatlı bir kuştur.

15- Dergide bir duvarımız var. Orası için bir cümle söyler misiniz?

Mumu yakan ateş, mumu eritendir de.

16- Siz şimdi gittiğiniz o şehri çok sevmişsinizdir. Biraz anlatsanıza?

Saraybosna. Çağıl çağıl sular… Büyük aydınlıklar… Talan edilmiş sınırlar…

Mostar, Bosna Hersek.
Mostar, Bosna Hersek.

17- Bize bir nasihat vermenizi istesek…

“Hepsinden iyisi bir gönüle girmektir”

18- Son olarak, nasılsınız?

Her şey yerli yerinde; hiç bir şey düzenli değil.