"Okusana"da: Samanyolunda Ziyafet, Böyleydi Osmanlı’nın Ramazan’ı ve Ramazanname

​Samanyolunda Ziyafet - Sezai Karakoç
​Samanyolunda Ziyafet - Sezai Karakoç

Sezai Karakoç’un 1964’te Yeni İstanbul gazetesinde yazdığı yazının başlığı Samanyolunda Ziyafet. Yıllar sonra kitabına verdiği isim de bu aynı zamanda. Orucu insanın yılda bir ay katıldığı bir ruh şöleni olarak değerlendiren Karakoç, oruç – insan ve hakikat ekseninde, orucun insanı neye yönlendirdiği, neyi temsil ettiği ve orucun insana ne söylediğini bulmaya çalışıyor ve şöyle diyor: “Ruh, oruç ülkesinde büyümenin sırrını keşfeder.”

Böyleydi Osmanlı’nın Ramazan’ı - Tolga Uslubaş

Tolga Uslubaş’ın kaleme aldığı ve Yağmur Yayınları’ndan çıkan “Böyleydi Osmanlı’nın Ramazan’ı” kitabı günümüzde de sorduğumuz o meşhur, o klişe soruyu, yani “nerede eski Ramazanlar” sorusunu soruyor; ama bu sorunun gitmek istediği yön, bulmak istediği cevap, bir özlem ya da bir eleştirinin yanına yanaşmıyor. Kitap boyunca Ramazan’ın toplumsal hayatı ne denli düzenlediği üzerine tespitler ve analizler yapılıyor. Tırnak içinde söyleyecek olursak eğlence hayatına dönen Ramazanların kültürden medet ummayı bırakmasına yönelik ince eleştirilere de yer veren kitap, Ramazan ve Toplum ilişkisini merak edenlere tavsiyemizdir.

Ramazanname - Fatma Barbarosoğlu

Ramazan’ın ortak bir vakti temsil ettiğini ve insanların zamanını bir kıldığını söyleyen ve bunun üzerinde duran Fatma Barbarosoğlu’nun Ramazanname’si, benliğin orucun içinde eridiğini, insanları birbirinden ayrı tutmadığını, hakikatin kapısına şu dünya yorgunu kalbimizle ulaştığımızı anlatıyor ve şöyle diyor: “Vaktimiz kutsal. Bütün pişmanlıklardan azade olsun istiyoruz düşüncemiz. Her şey ardımızda kalacak.”